Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“AK Parti, PKK ile değil TSK ile mücadele ediyor”

“AK Parti, PKK ile değil TSK ile mücadele ediyor”

Ortadoğu Gazetesi 9.8.2010 tarihinde bu başlığı attı.
Zehir zemberek gibi başlık, tabii ki MHP Genel Başkanı sayın Bahçeli’ye ait.
Bahçeli, Kırıkkale’deki meydan konuşmasında öyle söylüyordu:
“AK Parti, PKK ile değil, TSK ile mücadele ediyor.”
En azından bu söyleminde iktidarı döneminde sakladığı urganı bu sefer kürsüden aşağıya atarak “O kadar istiyorsan al sen as...” demedi...
Bu kadar sivriltilmiş hırçınlık neden?
Askeri şahısların askeri suçlar dışında bundan sonra sivil mahkemelerde yargılanması, HSYK’nın şimdikinden daha demokratik bir yapıya kavuşturulması, YAŞ kararları ile HSYK kararlarının yargı yoluna açılması gibi değişiklikler, anlaşılan Bahçeli’nin canını çok sıkmışa benziyor. Niçin sıkmış?
Edirne’de okurken Ülkü Ocağı başkanı olması sebebiyle 12 Eylül darbesinde içeri alınan Sıttık Demir’e soruyorum.
Nedir bu hal?
Demir diyor ki:
“12 Eylül öncesi ülkücüler olarak bugünkü MHP yönetiminin CHP, BDP paralelindeki tutumuna karşı mücadele veriyorduk... Ter döktük, kan verdik, can verdik... Benim gibi yüzlerce ülkücü hapishane çilesi çekerken kimileri de bu camianın sırtından istikbal elde ederek şu anda hayatını yaşıyor. Koltukları rahat elde ettiler. MHP yönetimi, tabanına rağmen CHP ve BDP ile aynı safta yer almakla ülkücü camiayı karşısına aldı. O halde, bu referandumda ‘evet’ oyu vermek ülkücüler olarak boynumuzun borcu olsun...”
Bu arenada ülkücülerin onlarcası konuşsa aynı şeyleri söyler.
MHP, Kılıçdaroğlu’nun vagonuna takılalı, tabanı ile ters düşüyor...
Güneş balçıkla sıvanmaz...
Kimin ne yaptığını, hangi ipte oynadığını köy kahvesinde pişti oynayana sorsanız bilir.
Bu referandumda CHP, MHP, BDP ne kadar silkelense de, halk her üçü bir yerdeki partilerin hayırlarını hıyara çevirip cacık yapacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Meydanlardaki eksilen kalabalıklar aynı sinyalleri vermiyor mu?
Kılıçdaroğlu, Ordu’da beklediği kalabalığı bulamayınca kısadan kesmek zorunda kaldı.
Halk bu üçlüye “kısa kes, aydın havası olsun” diyor ama, üçlü anlamıyor.
Muhalefetin sandıkta dersi verilecek.
Verilecek de roller tersine çevrilip Başbakan’ı PKK ile yandaş olarak göstermeye çalışıyorlar. Başbakan, sözde ordu düşmanı, PKK yandaşı imiş...
Öyle mi görülüyor ekranlarda?
Bakıyoruz ki hayır cephesinin silahlı destekçileri heronların çekmekte olduğu görüntüleri ekranlardan seyrettikleri halde kılları bile kımıldamıyor.
Sanki bu kafalar bir yerlerden ısmarlanmış gibi, “Ellemeyin. PKK halkın çocuklarını bitirsin de, biz de geride kalanları bitiririz” der gibi bir hava estiriliyor...
Esrar, silah kaçakçılığı ile bürokrasi işbirliği PKK kamplarında iş bitiriyor.
Bu karanlık kuyu biraz daha deşilse kimin eli kimin cebinde göreceğiz.
Çukurca’da 6 asker ilgisizlikten şehit olurken, öncesindeki şehitlerin hikayeleri de pek farklı sayılmaz. O olayların dibacesinde de ihmal mi hıyanet mi bilemem de bir aksaklık görüldüğü halde, soruşturma adına şu ana kadar kimselerden ses çıkmadı.
Gidenler gidiyor, hem de hep aynı renktekiler gidiyor...
Deşince altından çıkan kozmik odaların gizli sırları hadi neyse, bazen ıslak imzalar bazen de o imzalar kağıt parçası olup tutuştuğunda halkımızın da yürekleri tutuşuyor.
İhanetler iç içe...
İşte o yapıyı çözmenin tek bir yolu gündeme geldiğinde, darbe anayasaları çıkıyor karşımıza.
O anayasada kim vermişse, halkın cumhuriyetindeki egemenliği askerin kollaması ile kayırmasına vermiş, adına da canı istediğinde darbe yapar denmiş.
İşte bu havaları dağıtmak isteyen siyasi irade TSK düşmanı, PKK yanlısı olmakla suçlanıyor...
Aslında gittiği yoldan dönsün diye korkutuluyor...
Doğrusu, bu PKK kimin adamı?
Kürtlere özerklik adına yola çıkmış görünse de, öldürülen binlerce günahsız Kürt ailesinin gözyaşları öyle demiyor... Kürtler özerklik istemiyor, beladan kurtulmak istiyor... Yangınla körük, benzinle ateş...
Bu iki tehlikeyi Müslüman halkların başından sandık uzaklaştıracak.
O bakımdan, sakın yanılıp da “hayır” demeyin...
Derseniz bile kader İbrahim Hakkı hazretlerinin Tefvizname’sine havale edilir:
“Hak şerleri hayr eyler. Zannetme ki gayr eyler. Ârif anı seyreyler. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler.”
Tüm Vakit okurlarının ramazan ayı mübarek olsun, arızalılara da şifa olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi