Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Evlilikte mutluluk

Evlilikte mutluluk

Belma hanım, eşiyle ilgili sorunları yüzünden terapiye başvurmuştu.


Belma hanım 35 yaşında 8 yıllık evli bir bayandı. Oğlu bu sene ilkokula başlamıştı. Sorunlarını şöyle anlattı; “Ben ve eşim severek evlendik ama kayınvalidem beni en başından beri istemedi. O eşimi kendi köyünden biriyle evlendirmek istemişti. Eşim şu an aile şirketinde çok yoğun olarak çalışıyor. Eşimle artık özel paylaşıcak zamanımız bile olmuyor. Eşim ailesinde en büyük oğlan olduğu için annesinin en küçük işlerine bile hep eşim koşuyor. Ben tabiî ki eşimin, annesine yardım etmesine ve işlerini görmesine karşı değilim ama yeter ki bizi ihmal etmesin. Annesine gösterdiği ilgiyi, bana ve oğluma göstermiyor. Oğlum bu sene ilkokula başladı ve tabii ki zor bir dönemden geçiyor. Ev ödevleri var ve düzenli ders çalışması gerek. Bir de iki yaşında bir kızımız var ve kızım da şu an benden ve babasından ilgi bekliyor. Unuttum bir de söylemesini, bizim oturduğumuz ev kayınvalidemin evi. Apartman üç katlı. Bir katında kayınvalidem, diğerinde biz, en son katta da kaynım ve eltim oturuyor. Kayınvalidem veya eltimle bazen aramızda tartışmalar oluyor. Bu da tabii ki eşime farklı tarzda yansıtılıyor. Bu sefer de eşim bana; “Böyle olacağını bilsem seninle evlenmezdim yeter artık bıktım sizin tartışmalarınızdan. Sorunlarınızı bana yansıtmayın kendi aranızda çözün. Annemle iyi geçinmek zorundasın yoksa annenin evine gidebilirsin diyor.” Ben de bu ağır sözleri kaldıramıyorum gururum kırılıyor. Eşim en ufak bir olumsuzlukta hemen olayı büyütüyor ve sinirleniyor bana hakaret ediyor. Sonra da benden kendisine karşı hiçbir şey olmamış gibi sıcak ve ilgili davranmamı bekliyor. Bir de en önemlisi işleri çok yoğun ve bize zaman ayırmıyor. En son ne zaman baş başa yemeğe gittik veya beraber özel zaman geçirdik hatırlamıyorum bile. Yani anlıyacağınız kendimi değerli ve eşi tarafından sevilen bir bayan gibi görmüyorum” diyerek sözlerini bitirdi.



Belma hanım daha sonraki terapilerde eşini de terapilere gelmeye ikna etti ve eşiyle kendini tek tek terapiye aldık. Belma hanıma ve eşine ayrı ayrı kişilik testleri, depresyon ölçümü ve bilinçaltını ortaya çıkarıcı testler uyguladık. Belma hanımın eşi Rıfat beyde depresyona ve aşırı strese rastladık. Yani Rıfat beyin üzerinde o kadar ağır sorumluluk vardı ki artık kendini yorgun ve bitkin hissediyordu. Rıfat bey babası öldüğünden beri annesine sanki onun eşiymiş gibi sahip çıkmıştı. Erkek kardeşinin ve annesinin en ufak sorunlarında bile aşırı sorumluluk alıyordu. Çevresine hayır diyemeyen aşırı fedakar ve sorumluluk alan biriydi. Bunun üstüne bir de işteki sorumlulukları eklenince artık Rıfat beyde, kendine ve ailesine ayıracak zaman, ilgi, sabır kalmıyordu. Terapilerde tüm bu süreçlerin farkına vardı ve kendinde olumlu değişiklikler oldu. Kendisinin de ayrı ve özel bir aile yaşamı olduğunun farkına vardı. Eşine ve çocuklarına karşı ihmalkar davrandığının farkına vardı. İş yerine iyi bir yardımcı eleman aldılar ve böylece Rıfat beyin biraz olsun işleri azaldı. Kendine ve ailesine daha fazla zaman ayırmaya başladı.



Değerli okuyucular bazen maalesef kendimizi o kadar çok işlerimize ve başkalarının sorunlarına kaptırıyoruz ki, yanımızda bizi seven ilgi bekleyen eşimizi, çocuğumuzu unutuyoruz. Anlattığım vaka örneğinde de Rıfat beyde depresyon, hayır diyememe, aşırı fedakar olma, stres gibi faktörler de vardı. Yani kendi hayatında pek çok olumsuz etkenler vardı. Kendi benliğinde mutlu, rahat değildi ki eşini veya çocuklarını mutlu edebilsin. Hep savunduğum önemli bir nokta da şu değerli okurlar; bir kişi kendi mutluysa, kendine güveniyorsa, hayatta olmak istediği yerdeyse, işinden maddi ve manevi anlamda doyum elde ediyorsa ve en önemlisi de sağlıklıysa işte o zaman etrafındaki sevdiklerini de mutlu edebilir, onlara pozitif enerji verebilir. Bu yüzden kişi evlenmeden önce aslında tâ başından kendini sorgulamalı; ‘Ben evliliği kendi sorunlarımdan, yalnızlığımdan kurtulmak için mi istiyorum, yoksa gerçekten sevdiğim kişiyle mutlu olabilmek için mi istiyorum.’ Bazı genç kızlardan maalesef şu sözleri çok duyuyorum; ‘Ailem beni çok sıkıyor, evde rahat değilim evlensem de istediğimi yapsam yaşasam.’



Değerli okuyucular, evlilikte mutlu olmak için bir-iki pratik önerilerle bu haftaki yazımı bitireyim: Birbirinizle düzenli olarak konuşmayı, sohbet etmeyi alışkanlık haline getirin. Aşağıdaki benzer soruları birbirinize ve kendinize sormaktan çekinmeyin; ‘Benim yaptığım bazı şeyler seni rahatsız ediyor mu? Kendimiz ve birbirimiz için daha fazla neler yapabiliriz? Birlikte en son ne zaman gülüp eğlendik? Farklılıklarımızı birbirimiz rahatsız etmeden nasıl yaşayabiliriz? Nasıl birbirimizi kırmadan tartışabiliriz?’



Evliliğinizde mutlu huzurlu olmanız duasıyla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi