Ersoy Dede

Ersoy Dede

Aydın Erel’i hatırlıyor musunuz?

Aydın Erel’i hatırlıyor musunuz?

Darülaceze’nin kapısına gelip Prof. Dr. Aydın Erel ile görüşmek istiyorum deyince, “Haa Süleyman Amca’ya mı geldiniz?” demişlerdi bir öğrencisine..
O öğrenci bunu kendi blogunda yazdığında, zaten çok geçti..
Süleyman Amca artık öldü..
Süleyman Aydın Erel’i anlatacağım size bugün..
Hepimiz onunla, 22 Temmuz 2004’te, hızlandırılmış tren kazası olduğunda tanıştık..
İlk mülakat verdiğinde dikkat çekmemişti ama, kaza olduktan sonra, tozlu raflardan hızlandırılmış tren ile ilgili söylediği sözler indirildi..
“Ben binmem, ailemi de bindirmem o trene” demiş meğerse..
İşin erbabı, üstadı kabul edildiği için sözlerine özel bir önem atfedildi..
Sonuçta tren kaza yaptı.. Sözün bittiği gündü.. Ülke gözyaşlarına boğulmuştu. Oysa birileri mal bulmuş mağribi gibi atlamıştı kazanın üzerine.. Zira bu kaza, Erdoğan ve ekibini yaralamak için bulunmaz fırsattı.. Fakat bir sorun vardı.. Tren kazası meselesi teknik bir meseleydi ve her konuya hakim medya, bu konuda biraz zayıftı.. Ve imdada, Aydın Erel’in analizleri yetişti.. TCDD Genel Müdürü’nü vuralım, Ulaştırma Bakanı’nı vuralım, Başbakan’ı vuralım.. Vuralım da, tren ve raylı sistemler konusunda bir şey bilmiyoruz ki? İşte o anda devreye Aydın Hoca giriyor, malum çevrelerin beklentilerini karşılayacak yorumlarla meselenin köpürmesini sağlayabiliyordu.. Bazı programlarda öfkeleniyor, bazı programlarda hüngür hüngür ağlıyordu.. Her sözü, hükümeti yaralamak için manşete çekiliyordu..
Hikmet Çetinkaya mesela, Aydın Erel’in sözlerini, yazısına; “Hükümet İstifa” başlığıyla taşımıştı..
Fakat aynı çevreler, hızlandırılmış tren projesine böylesine sert eleştirilerde bulunan Prof. Dr. Erel’in, hükümet tarafından çalışma komisyonuna davet edildiğini yazmadılar hiçbir zaman.. Bizzat başbakan davet göndermiş ancak ikna edememişti Hoca’yı.. Bu bilgiyi de basından öğrenmek hiç kolay değildi o günün koşulları içinde..
¥
Peki sonra? Sonra gündem değişti. Başka şeyler geldi.. Rejim tehdidi, sivil dikta, başörtüsü maşörtüsü derken 6 sene göz açıp kapayana kadar geçti.. Bu zamana kadar hükümeti eleştirmek için televizyon televizyon gezdirilen, birinci sayfadan görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Aydın Erel’in artık yüzüne bakılmaz oldu..
Siyaset Bilimciler, sosyologlar falan gözde hale geldi...
Bu arada da Aydın Hoca önce eşinden, sonra da okulundan ayrıldı..
Çok zor günler geçirdi.. (Geride bıraktıklarını da düşünerek detayına girmeyeceğim) Netice itibariyle Hoca’nın şöhreti bir reality yarışmasından gelmiyordu.. Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu çok saygın bir bilim insanıydı.. Ama sosyal ve ekonomik şartlar onu başka taraflara doğru sürüklüyordu.. 2004’te yaşanan kaza ile birlikte karşı karşıya getirmeye çalıştıkları kim varsa, bu defa Hoca’nın yanında onlar vardı. Darülaceze’den cenazesi kalktı, sevenlerini Zincirlikuyu’ya İETT’nin otobüsü taşıdı.. Ne Cumhuriyet gazetesine bir satır haber oldu, ne üzerinden rating kazandığı televizyonlar fark etti Hoca’nın yokluğunu..
Kalın Sağlıcakla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi