Serdar Arseven

Serdar Arseven

CHP’de “adam” olmak!..

CHP’de “adam” olmak!..

Başlığın işaret ettiği meseleye geliriz de...
Öncesinde bir müjde:
Geçen hafta yakında MTA’ya bağlı bir müze açılacağını, bunu memnuniyetle karşıladığını ancak koca tesiste bir “mescid”e yer verilmemesine üzüldüğünü belirten okuyucumuzu öne çıkartmıştık.
İlgililer sağolsunlar, gerekli adımı atmış bulunuyorlar!.. Mesele çözülecek!..
Bu müjdeyi verdikten sonra gelelim esas meselemize...
Şöyle girelim: Olmayacak duaya “amin” demedik hiç!..
Beyaz TV’de her pazartesi akşamı 9-11 saatleri arasında Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ile tartışıyoruz.
Son üç haftanın ağırlıklı konusu, “CHP ve başörtüsü açılımı”...
Ben, içeriden aldığım bilgilerin de yardımıyla sürekli olarak “Kemal Kılıçdaroğlu’nun oynadığını”, başörtüsüne özgürlük konusunda asla samimi olmadığını, seçimlerde üç beş oy fazla alabilmek için bir küçük adım atmaya niyetlense bile “Önder Sav” zihniyetini aşamayacağını savunurken...
Özcan Hoca, “CHP’nin bu sefer gerekli adımı atacağını, bu partinin samimiyetine inandığını” öne sürdü.
Ne yazık ki, gelinen noktada yine ben haklı çıkmış oluyorum!..
CHP tam da bizim işaret ettiğimiz gibi işi yokuşa sürdü:
“Hele bir dokunulmazlık meselesini halledin...
Yetmez, barajı indirin...
Yetmez, okullardaki din derslerini zorunlu olmaktan çıkartın...
Yetmez, serbestiyi üniversitede eğitim görenler dışına taşırmayacağınıza dair garanti verin...
Yetmez, yetmez yetmez!..”
Bütün bunların üzerine, CHP’nin de aralarında bulunduğu Meclis partilerine “muhtıra vermeye” cüret eden Başsavcı’ya açıktan destek verme utanmazlığı eklenince...
Öyle sanıyorum ki...
Muhterem Özcan Yeniçeri Hocamızın da savunacak hali kalmadı CHP’yi...
Bu Pazartesi akşamı göreceğiz; savunulacak taraf kalmış mı?..

Devlet Bahçeli’nin dünya görüşünü benimsemiş olan Özcan Yeniçeri Hocamız bir yana... Esas sıkıntı, “adamlığını” muhafaza eden CHP’lilerde...
Onlar bir yandan CHP’de siyaset yapıyor olmalarından dolayı halktan dışlanıyorlar, diğer yandan da “aykırı” görüşler ileri sürüyor olmalarından dolayı CHP’den!..
Mesela... Kıymetli dost Haluk Koç Hoca...
CHP camiasının önde gelenlerindendir; sağduyulu bir solcudur.
Adam gibi adamdır, özgürlükçüdür.
Olabildiğince objektif yorumlar yapar, haklı ise eğer bir AK Partiliyi savunmaktan imtina etmez.
Yıllardır, “CHP halktan koptu. Böyle giderse hayatta iktidar olamayız. Halkla barışmak, halkın değerlerine saygı duymak, kurumlara değil, halka yakın olmak için çaba göstermeliyiz. Halkın değerleriyle çatışarak siyaset yapılmaz” der durur...
Ve dediği için de içerideki çilesi büyüdükçe büyür.
CHP bir bütün olarak “hak ve özgürlüklere” cephe almışsa da özellikle referandumdan çıkan sonuç sayesinde “iç tartışması” hızlandı.
Özeleştiri rüzgarının etkisi gittikçe artıyor.
Haluk Koç Hoca, CHP’yi hiç olmazsa “gölge etmeyecek” konuma taşıyacak isimlerden.
Aynı çizgide olan başka isimler de var.
Bilhassa televizyoncu arkadaşların dikkatlerini çekeyim dedim:
“Adam” gibi CHP’lileri, yani özgürlükçü CHP’lileri öne çıkartmakta büyük fayda var.
Onların “olumlu” mesajları, CHP’deki “özeleştiri” dalgasını iyice kabartacaktır.
Bu da Türkiye’ye yarayacaktır.

Haluk Koç Hoca’nın ve onun gibi düşünen CHP’lilerin işleri zor...
Ve tabiî, “lider”lik iddiası olan, zorluklara göğüs germek, cesaret göstermek durumunda...
Sayın Koç da “değiştik, değişiyoruz” diyebilir!..
Ve galiba şu aşamada bir o diyebilir!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi