Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

And tartışmasında susması gerekenler!

And tartışmasında susması gerekenler!

İlköğretim okullarında okutulan “and”a tepki gösteren BDP'nin gizli şehir yapılanması KCK'nın “Kürdistan yemini” olduğu ortaya çıktı.

Haber böyleydi.
İlk Habervaktim’de yayınlandı.
Sonra tüm internet haber sitelerine yayıldı.

And tartışması yeniden BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın açıklamaları ile gündeme geldi.

Sakık, Meclis kürsüsünden "Benim varlığım neden Türk varlığına armağan olsun. Ben Türk değilim ki" diyebiliyordu.

Ardından konu Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya soruldu.

Milli Eğitim Şurası’nda BDP’li Sakık’ın iddia ettiği gibi alınan bir karar yoktu.
İlköğretim okullarında andımızın okutulması zorunluluğuna son verilmesini içeren bir önerge sözkonusuydu ve bu önerge reddedilmişti.

Bakan Çubukçu bu hususu hatırlattıktan şunları söyleme gereği duydu:

“Andımız, 1937’de dönemin milli eğitim bakanı tarafından kaleme alınmış, 12 Eylül’de ekleme yapılmıştır. Özellikle ilköğretim olmak üzere, bir ant ile okula başlama gibi çok örneği yok dünyada. Bunların hepsi demokratik bir ülkede tartışılabilir. Bunlar öneri olarak sunulabilir. Öneriler kabul edilir veya edilmez.”

Milli Eğitim Bakanı’na şu manada hak vermemek mümkün değil.
Tartışılabilmeli elbette…
Ve öncelikle “ırkçı” görülen ifadelerden arındırılması konuşulabilmeli.

Lakin Milli Eğitim Bakanı’nın “evet tartışılabilir” açıklaması, konunun BDP’liler tarafından gündeme getirilmiş olmasıyla birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo insanın ağırına gidiyor doğrusu.

O BDP’liler ki…
Daha dün, "Vicdanı, ruhu olan her Kürt PKK sempatisi duyar" diye açıklama yaptı.
Bu sözlerin sahibi BDP'li Özdal Üçer.
PKK ile bu derece iç içeler.
Ve o BDP’liler ki, “ırkçı yemin”de atbaşı gidiyor.

Yazının başında değindiğim yemin olayı…

Polis operasyonunda KCK'lı Hasan Üner'in Gaziantep'teki evinde bulunan flash diskten "Demokratik Kent Meclisi İşleyiş Yasası” başlığıyla kayıtlı bir belge çıktı.

Belgenin “YEMİN TÖRENİ” kısmında her türlü meclise seçileceklerin yapması zorunlu olan “örgüte bağlılık yemini” yer alıyor.

BDP'nin de gizli yönetim kadrosunu oluşturan KCK'da her meclis üyesi, meclisin ilk oturumunda bu yemin metnini kürsüden okuyarak görevine başlıyor.

Emniyet’in değerlendirmesine göre BDP’li milletvekilleri de seçildiklerinde bu yemin metnini okuyarak, görevlerine başladılar.

İşte Sırrı Sakık, bugün “and tartışması” başlattığı Meclis’e bu yeminle girdi.
Öyle sıradan örgüt propagandası değil.

“Konfederal bir Kürdistan'ın inşası için çalışacağıma” diye başlıyor…

“Önderliğe, tüm devrim şehitlerine, demokratik ulusal değerlere, halklara ve Sözleşmeye bağlı kalacağıma dair tarih, insanlık ve halkların huzurunda tüm kutsal değerlerim ve şerefim üzerine ant içerim” diye bitiyor.
Sorgulamamak ne mümkün:

Görevlerine bu “yemin”le başlayan BDP’liler, ilköğretim okullarında okutulan “and”ı ne hakla dillerine dolayabiliyorlar?

Ve Milli Eğitim Bakanı’nın “evet tartışılabilir” açıklamasıyla bu kötü niyete alet olmuş olmuyor muyuz?

Haftaya görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi