Osman Tanburacı

Osman Tanburacı

Koyun can derdinde kasap et

Koyun can derdinde kasap et

Galatasaray'da gün geçmiyor ki fikir ayrılığı olmasın! Çarşamba günü de Divan Kurulu toplantısında iktidar-muhalefet düellosu yaşandı. Namık Kemal'in 'Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar sözü ruh buldu.

Fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğacak mı bilemem ama gidişat can sıkıcı.

Bir tarafta Adnan Polat Yönetimi öte tarafta bu yönetimi şiddetle eleştiren muhalefet var.

Fikirler ve sözler giderek sivriliyor.

'Seçim kararı almazsanız mali kongrede ibra etmeyiz' tehdidine Polat'tan gelen cevap;

'Elinizden geleni ardınıza koymayın!' oldu...

Galatasaray bir asrı aşan süreçte böyle bir ortam yaşamadı.

Divan Kurulu, akil insanların toplandığı ve yol gösterici rol üstlenen, tavsiye kararları alıp yönetime bildiren fakat yaptırım gücü olmayan bir kurul.

Galatasaray camiasında ise; yazılı olan tüzükten, yazılı olmayan Anayasa daha geçerlidir.

Bu Anayasa Galatasaray Lisesi'nden başlayan sportif kültürün hayata damgasını vuruştur. Meğer ki algılanabilsin!

Faruk Süren'den Polat'a net bir mesaj var;

Topla ekibini yap seçimini!

Yani 'bu iş böyle gitmez, mutlaka kan değişimi gerektir' diyor bir zamanlar gadre uğramış sayın eski Başkan.

Süren bu sözünde haklı olabilir. Ayrıca üslubu ve açıklamaları nazik bir başkanın yaşadığı zorluklardan bilgi dağarcığına aktardığı birikimler olarak da kayda değerdir. Nitekim, kendisi de aynı yollardan geçtiğini ve iki kez olağanüstü seçim kararı aldığını vurguluyor. Bunu da 'konuşan Galatasaray' başlığı altında tavsiye niteliğinde yapıyor.

Faruk Süren'in Galatasaray camiasında yeri bir başkadır. Futbolda büyük başarılara imza atmış bir cesur isimdir Süren. Parlak fikirleri, vizyon sahibi oluşu, geleceği görebilmesi ve başkanlığı döneminde ticari hamlelerindeki yenilikler Galatasaray'da çok tartışıldı. Hatta bir kısım girişimlerinin sonradan şekil değiştirerek devam etmesiyle Süren'i haklı da çıkardı. Ancak Süren de elde edilen bu büyük sportif başarıdan sonra yarattığı markanın paraya dönüşünü ve Galatasaray'ın kurtuluşunu göremeden kısır döngünün içinde ne yazık ki öğütüldü. Bunu bütün detaylarıyla Galatasaraylı zaten biliyor.

O gün Süren'e yazık edilmişti. Eğer köstek olunacağına destek olunsaydı, Galatasaray bugün Real Madrid'i bile geçmiş olabilirdi.

Faruk Süren can derdindeyken, muhalefet et derdinde olunca Galatasaray on senedir dertlerden kurtulamadı.

Bugün Adnan Polat yönetimi Galatasaray'ı biraz olsun su yüzüne çıkartabilmişse başına iş alıyor demektir. Koltuk artık cazip hale gelmiştir. Birkaç yıl önce başkanlığa kimse talip olmazken bugün Genel Kurul'un görevlendirdiği Polat yönetimine 'hadi artık in oradan' demek de Galatasaraylılıkla pek bağdaşmaz!

Adnan Polat'ı devamlı savunma halinde bırakmak Galatasaray'a fayda sağlamaz.

Yönetim'e ne kadar destek olunursa zorluklar o kadar kolay aşılır. Geçmişte 'destek olamamanın' azabı yaşandı zaten...

Ancak su yüzüne çıkış da doğrudan Polat ve yönetiminin başarısı değildir. Nasıl ki futbol takımının başarısı bir ekibin başarısıysa, Galatasaray'ın su yüzüne çıkışı da bütün Galatasaray yönetimlerinin ortak başarısıdır. Temeli kimin attığı, istinat duvarını kimin yaptığı, tuğlaları üst üste kimin koyduğu, çatıyı kimin kapattığı önemli değil. Önemli olan Galatasaray'ın sağlam temellere oturuşudur, kurtuluşudur. Bu evrede her kimin payı varsa onu zaten tarih açık ve net bir şekilde yazacaktır. Kısır çekişmelere bu aşamada gerek yoktur. Ayıba girer!

Sadece futboldaki başarısızlık dile dolanırsa o zaman UEFA Kupası almış Süren'in hiç başkanlıktan ayrılmaması gerekti.

Polat döneminin transfer başarısızlıkları addedilirse, o zaman Almaguer, Saar, Felipe dönemindeki sokağa atılan paralar da telaffuz edilmeli.

Elano, Lincoln gidiyorsa, Ribery'den de bahsedilmeli.

Galatasaraylı her şeyi bilmekte ama çoğu muhterem zevat susmaktadır.

Ya da bir önceki dönemde Galatasaray Liseli başkanlarına ses çıkartamayanlar bugün Polat'ı eleştiriyorsa ve bu eleştiriyi Süren'e bırakıyorsa anlaması da anlatılması da zordur.


Belarus'tan beteriz!


Akşam Gazetesi çok güzel bir konu işlemiş. Avrupa Kupaları Grup maçlarının bitişinden sonra Türk futbolu ile Avrupa'yı kıyaslamış. Sonuç; Belarus'tan bile beteriz olarak çıkmış!

İsrail, Belarus, Avusturya, Belçika, İsviçre, Yunanistan'dan da geriyiz.

17. Sıradaki Türkiye'nin puanı 4.200, değeri 784 milyon euro

İlk üç sırada ise İngiltere, Almanya ve İspanya var.

Durum budur.

Elano'lar, Q7'ler, Niang'lar Alexlerle durumumuz vahim!


Ceza yasası


Bakan Faruk Özak şiddetin durması için önce eğitim diyor.

Çok da doğru söylüyor.

Ancak eğitim bir süreçtir. En az 15 yıl sürer...

En az da dört nesil gerektir ki netice alınsın. Eder 60 yıl.

Bugün evlatlar peş peşe dökülürken altmış yıl beklenmez.

Çocuk böbrek hastası. Yatmış hastaneye böbrek bekliyor. Önce böbreği bul, sonra okut!

Ceza Yasası tez elden çıkmalı.


Ocak transferinde kimler var?


Merak edilen konu; Hagi'nin raporuna göre kimlerin transfer edileceğidir. Başkan Polat dört mevki diyor. Kaleci, ortanın solu, sol kanat ve bir golcü...

Yurt dışından bir veya iki transferin olacağı kesin. İsim verilmiyor zira bu fiyatı etkiliyor. Medyada adı geçenler hayal mahsulü, gerçeklik payı da tabii ki olası ama henüz net bir isim yok.

Yurt içinden, geçen transfer döneminden beri Bursasporlu Volkan ve Sercan'ın adları geçiyor. Sanırım Bursaspor da bunları elden çıkartmaya razı. Ancak astronomik rakamları Galatasaray vermez. İkincisi Volkan ve Sercan Galatasaray'a yarar mı?

Volkan, Allah vergisi yetenekleriyle çağdaş futbolun Türkiye temsilcisi. Ancak kendi kendini baltalıyor. Gelişimini tamamlamazsa ziyan olur gider. Ehil ellerde değerine değer katar. Bence riskli ama değerli bir futbolcu.

Sercan 20 yaşında bir cevher. Onun da futbol bilgisini geliştirmesi gerek. Sercan bun başarabilir. Tutulmaz da olabilir. Meziyetleri çok ama o da riskli. Galatasaray'ın da artık yanlışa tahammülü yok.

Bu günün şartlarında uzun süredir Galatasaray'la görüşen Baptista ve iyi bir kaleci de Galatasaray'a cuk oturur. Bunlar sadece benim tahminim. Gerisini Hagi'yle yönetim bilir.


Yen'e elveda...


Nice başarıların yaşandığı, Neuchatel Xamax'ların hezimete uğradığı, Manchester United'in ufalandığı, Barcelona, Milan'ın dize geldiği Ali Sami Yen Stadı, yarın Galatasaray-Gençlerbirliği maçı ile görevini tamamlıyor.

Bu son maçta Arda'nın da hocası Hagi'den bir dileği var; 'Uygun görürseniz, oynamak istiyorum Hocam.'

Ne dersiniz Kaptan bu maçta tarihe imza atar mı.

Kadroda oluşla değil, futboluyla.

Yeni başarılara Seyrantepe'de imza atmak umuduyla.

Elveda Ali Sami Yen...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Tanburacı Arşivi