Kanuni ve Hizbullah

Kanuni ve Hizbullah

Türkiye’de yargı sistemi çökmüş vaziyette, haklarında ağır ithamlardan dolayı kesinleşmemiş hüküm olan insanlar sokaklarda geziyor.

Buna öfke yok...

Yunanistan Başbakanı’nı Erzurum’a davet ediyorsun, adamın geleceği gün Türkiye jetleri Yunan adaları üzerinde fink atıyor, umursamıyorsun.

Kanuni dizisine atıp tutuyor, bu da yetmiyor, sokağa dökülüp protesto gösterisi yapıyorsun.

Bu arada, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bir soru:

Bu gösteri için izin alınmış mıydı, yoksa gösteri ve yürüyüş yasağı sadece öğrencilere mi özgü?

Bir komplo teorisi de ben yapayım bari, bu göstericiler modern Türkiye’yi İran gibi göstermek isteyen kesimlerin işidir.

Yarın gösteri fotoğraflarını gösterip “Bak, Türkiye’nin ekseni kaydı. Osmanlı’ya dönüyor” diyeceklerdir.

Komplo teorisi üretmek serbest nasılsa.

Ya, dün öldürülmüş yurttaşına sahip çıkamayan bir toplum, yüzyıl öncesine nasıl sahip çıkar diye soran yok.

Ölçümüz öyle kaçmış durumda.

“Adamın adı Kanuni idi kanunsuz gibi gösteriyorlar” diyorlar ama günümüzün kanunsuzluklarına sessiz kalıyorlar.

Kanuni dizisini 70 küsur bin kişi RTÜK’e şikayet etmiş.

Adalet Bakanlığı’na veya Yargıtay’a son tahliyelerin ardından bin kişi telefon etmiş midir acaba, merak ediyorum.

Niye yargı için yürümezsiniz ki, tam yasal olmayan durum zaman zaman işinize yaradığından mıdır?

Bir de içki meselesi var.

Muhafazakarlarda içki takıntı haline geldi, kendilerine ezberletilen tarih üzerinden sanki bugüne yasak getirmek istiyorlar.

Padişah içmezdi diye tutturuyorlar.

Konunun uzmanı tarihçiler çıkıyor, “İçerlerdi hem de en iyi şarabı içerlerdi” diyor, Saray’ın alım belgelerini gösteriyor yine ikna olmuyorlar.

Tahammülü öğrenmeniz gerek.

Şimdi Kemalistler kalksa, Hür Adam filmini protesto için yürüse, “Ergenekon devrede mi?” diyeceğiz yani.

Bırakın isteyen istediğini seyretsin, Ahmet Kekeç’in dediği gibi, beğenmiyorsan sen seyretme...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi