AK Parti’nin sırrı: Halk muhalefeti yetersiz buluyor

AK Parti’nin sırrı: Halk muhalefeti yetersiz buluyor

Kadir Has Üniversitesi “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması”nın yenisini tamamladı.

Üniversite Rektörü Mustafa Aydın dün bin kişi üzerinden yapılan araştırmanın sonuçlarını açıkladı.

Telefonla görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmanın tekniğine elbette itirazlar yöneltilebilir.

Ancak, araştırma sonuçlarının saha çalışmalarıyla yapılan araştırmalara benzer sonuçlar verdiği bir gerçek.

Çalışma, Türkiye’de yükselen Amerikan ve İsrail karşıtlığı, toplumun muhafazakarlaşması üzerine çeşitli ipuçları veriyor.

Ancak benim en çarpıcı bulduğum nokta, seçmenin muhalefete ve özellikle muhalefet liderlerinin yönetim kabiliyetine yönelik güven eksikliği oldu.

Deneklere, “Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP ülkeyi başarı ile yönetebilir mi?” sorusu yöneltilmiş.

Bin deneğin yüzde 65.2’si bu soruya “hayır” demiş.

Aynı soru Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP için de yöneltilmiş.

Bu kez “hayır”lar yüzde 85.6’ya kadar yükselmiş.

Muhalefetin ülke yönetme kabiliyetine bu kadar güvensizlik olduğu bir ortamda önümüzdeki seçimi uzak ara AK Parti’nin kazanmasından daha doğal bir durum olabilir mi?

Hep altını çizdik, Türkiye’nin bugünkü temel sorunu muhalefet sorunu.

Bugün bırakın seçmeni, şirket sahiplerine “şirketinizin yönetimini kime emanet edersiniz?” sorusu yöneltilse, muhalefet liderlerinin adını sadece fanatik partililer verir herhalde.

İktidarın kendisine çeki düzen verme ihtiyacı hissetmesi, mağrurluk duygusuna kapılmamasını sağlayacak olan güçlü bir muhalefetin varlığıdır.

Yakın geçmişte, güçlü ama hırçın muhalefetten dolayı bu ülke çok çekti.

Ancak bugün de muhalefetsizlikten büyük sıkıntı yaşıyor.

Kılıçdaroğlu varlığını bir medya grubunun desteğine bağlamış “Kim olursan ol, Doğan’dan geliyorsan gel” deyip durumu idare ediyor.

Yine bu araştırmaya göre, halkın bugün ve yarın için en temel sorun gördüğü işsizlikle mücadele konusunda “Benim adım Kemal” formülüne bel bağlamış durumda.

Devlete eleman alarak sorunu çözeceğine inanıyor.

Yani tam 1970’lerde yaşıyor.

O ve Devlet Bahçeli, seçmenin ikinci önemli sorun olarak gördüğü Kürt meselesini görmezden geliyor.

Seçmenin yüzde 37’si Kürtçe eğitime evet derken, iki lider 1930’ların paradigmasında diretiyor.

Bu tabloda seçmen aslında AK Parti’den de çok mutlu görünmüyor.

Ancak bu tabloda AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’dan vazgeçmenin risklerle dolu olduğunu da görüyor.

Sonuç itibariyle AK Parti yüzde 45’ler, CHP yüzde 25’ler, MHP de 10’lar seviyesinde dolaşıyor.

Bu rakamlar kimseye sürpriz gelmiyor.



Önce yüksek yargı özür dilemeli

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yüksek yargıya yönelik eleştirileri nedeniyle özür dilemesini istemiş.

Bence de gerekiyorsa dilemeli ama bir şartla.

Önce yüksek yargı,

n En tepesindeki isimlerinin çete liderleriyle içli dışlı ilişkileri,

n Kimi yüksek rütbeli asker eşlerinin “Şu mahkemeler bizden” yorumlarına sessiz kalmak,

n Hrant Dink’in yazdığı “zehirli kan” yazısını anlamamak veya anlamak istememekten,

n En kritik davaların özenle zamanaşımına uğratılmasından,

n Kimi davaları aciliyetini görmesine rağmen ele almazken, Mehmet Haberal ve Cihaner davalarını yıldırım hızıyla görmekten,

n Siyasi bir parti gibi davranmaktan, dolayı halktan özür dilemeli.





Hizbullah Davası

Yargıtay’ın önünde bir samimiyet sınavı var.

Hizbullah sanıklarının tebligat nedeniyle salıverildiğini iddia ediyorlar.

Herhalde tebligat sorunu artık aşılmıştır.

Bu davayla ilgili kararını ay tamamlamadan vermesini bekliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi