Serdar Arseven

Serdar Arseven

Bir “Odun” hikâyesi

Bir “Odun” hikâyesi

Madem söz verdik,
Bugünü de o meseleye ayıracağız…
Malum:
CHP’nin ağır toplarından Onur öymen, ABD medyasında “Türban faşist gömleği” başlığıyla boy göstermişti.
Malum tıynetinden dolayı bu habere atlayan Hürriyet, Onur öymen’i arayıp, “Sahiden de böyle bir ifade kullandınız mı?” sorusunu yöneltmeye ihtiyaç hissetmeksizin;
“Türban faşist gömleği” başlığıyla çıkmıştı.
Sonrasını biliyorsunuz.
Muhabirimiz Aslan Değirmenci, CHP’li öymen’i aradı.
öymen, “Böyle bir ifadeyi asla ve kata kullanmadığını, kullanmayacağını” filan söylemekle kalmadı.
Hürriyet’i, “ahlaki davranmamakla” suçladı.
Israrla,
VAKİT’in tutumuna dikkat çekti.
Bizim gazetenin dünyaya bakışını paylaşmadığının altını çizmekle birlikte, Hürriyet gibi “ilkesiz yayıncılık” yapmıyor olmasından dolayı da takdir ettiğini belirtti.
Bu sözlerin olduğu gibi gazetemizde yer alması, Hürriyet’in ağırına gitti hâliyle.
“Bir CHP’li nasıl olur da, Hürriyet gibi laikçi bir gazeteye Vakit gibi ‘Şeriat taraftarı’ bir gazete aracılığıyla vurur” hassasiyetiyle öymen’i aradı.
Yalvardı, yakardı.
Vakit’i yalanlatmaya çalıştı.
Lakin öymen, VAKİT’i yalanlamakla kendisini sıkıntıya sokacaktı.
Birincisi, Vakit’in bu işlerde “tongaya düşmeyeceğini” ve “tedbirli davranacağını” biliyordu.
İkincisi,
Yalanlaması hâlinde,
“Türban faşist gömleği” lafını da kabullenmesi anlamına gelecekti.
öymen bunu yapmadı.
Biraz ikili oynamaya çalışsa da, Vakit’i yalanlamaya yanaşmadı.
Lakin ne fark eder,
Bu Hürriyet’in “milyon bir”inci yalanı olacaktı.
Tuttu, öymen’in Vakit’i yalanladığını yazdı.
Yine görüştük öymen’le.
Bu kez daha kızgındı.
Hürriyet’in kendisine bir kez daha “yanlış yaptığını” söyledi.
Ve bu gazeteyi daha da güçlü bir vurguyla, “ahlaki davranmaya” davet etti.
Evet, öymen’le üç adet görüşme…
Bunların ikisini dün “Hürriyet’e kapak olsun: İşte öymen’in ses kaydı!” başlığı altında yansıtmıştık.
Bugün de üçüncüsünü verelim,
Yine kapak olsun!
Efendim…
Bu da, “Hürriyet’in son yalan haberi”ne ilişkin…
Hani, Onur öymen’in “Vakit’i yalanladığına” ilişkin haberi var ya,
Muhabirimiz Aslan Değirmenci oradan başlıyor:
—Sayın öymen, Bugün Hürriyet sizin ağzınızdan bizi yalanlamaya kalkışmış. Siz, bizi yalanladınız mı?
—Hürriyet yine yanlış yapmış.
—Sizi aradılar mı?
—Ben basın toplantısında söyledim.
—Hürriyet, kendileriyle görüştüğünüzü ve Vakit’i yalanladığınızı söylüyor…
—Basının arasındaki polemiğe girmek istemiyorum.
—Bu bizim aramızdaki polemik değil. Siz ve Hürriyet varsınız ortada… Bizim üzerinde durduğumuz, siz Hürriyet’e konuşurken, Vakit’i yalanladınız mı? Bizim, sizin söylediklerinizi saptırdığımızı söylediniz mi?
—Hayır, siz haklısınız. Siz doğru yaptınız. Ve bana açıp sordunuz. Bana inanıp inanmadığınızdan çok, beni arayıp sormanız önemli.
—Siz Vakit’i yalanladınız mı?
—Ben hiçbir gazeteyle ilgili konuşmadım. İşte gazetecilik (!) yapmışlar!..

Evet, efendim…
Bu üçüncüsünü de verdik.
Her şey açık seçik ortada, değil mi?
Aşırı laikçi Hürriyet ile Aşırı Dinci Onur öymen birbirine düşmüş,
Her ikisi de durumu kurtarmaya çalışıyor.
Onur öymen, boyundan büyük laflar etmiş, kıvırmaya çalışıyor.
Hürriyet, Onur öymen’in ABD basınında yer alan bir beyanını, araştırma ihtiyacı hissetmeksizin tesettüre saldırının malzemesi hâline getirmiş.
öymen, şahsına yönelen tepkileri, Hürriyet’in gazetecilik kusurunu da kullanarak o tarafa kanalize etmeye çalışmış.
Biz ne yapmışız bu arada?
Evet, “gazetecilik…”
Aslan Değirmenci arkadaşımızı tebrik etmeyi unutmaksızın, Vakit’in bu işlerdeki hassasiyetinin altını çizelim.
Bu gerçekten de zor bir gazete.
Kılı kırk yarıyor, bir haber din karşıtlığının simgesi hâline gelen Baykal ve ekibine zarar verecek de olsa inceden inceye araştırıyor.
Haberden zarar görme ihtimali bulunanlara özellikle ulaşmaya gayret ediyor.
Baksanıza,
Hürriyet kendi adamına bile sorgusuz sualsiz çakarken,
Biz Hürriyet’in adamına nasıl söz hakkı vermişiz...
Biliyorum,
Hürriyet gibi yalancılığı tescillenmiş bir kâğıt yığını ile
Şer odaklarının boğmak için fırsat kolladığı lakin Allah’ın izniyle bir türlü bulamadığı VAKİT’i kıyaslamak bile abesle iştigal…
Biz de kıyaslama olsun diye yazmıyoruz zaten,
“Kapak olsun” diye yazıyoruz…
Hürriyet’e ve CHP’ye SON KAPAK!..

Efendim…
Müsaadenizle yazımı şöyle bitireyim:
Ben, “Onur öymen dedi demedi” derdinde değilim.
üzerinde durduğum:
Laikçi bir gazete, en laikçi politikacılardan biri olan öymen’i nasıl olur da, bir kez arama ihtiyacı bile hissetmeksizin hedef hâline getirmeye çalışır!..
Hani, kesilirken demiş ki ağaç:
“Hiçbir şeye değil de, beni kesen baltanın sapının benden olmasına yanarım!..”
Bu da böyle bir “odun” hikâyesi!..
HADİ BİR KAPAK DAHA…
Pek zevkli, bitiremiyorum:
öymen’in ses kaydına www.habervaktim.com adresinden ulaşabileceğinizi bir kez daha hatırlatayım.
Dinleyin, benim gibi zevklenirsiniz!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi