Mehmet Talu

Mehmet Talu

Umre'ye ait zaman dilimini iyi değerlendirmek gerekir

Umre'ye ait zaman dilimini iyi değerlendirmek gerekir

Umre, kişinin maddi ve manevi hayatını gözden geçirmesi, günahlardan arınması, manevî dünyasını geliştirmesi ve ruhî bir yenilenme gerçekleştirebilmesi için çok büyük, çok önemli bir fırsattır. Tüm dünyevî kayıtları ve kaygıları bir kenara bırakıp her şeyi arkasına atarak kefen misali bir giysi içerisinde Yüce Rabbimizin huzurunda olmanın zevkine erebilmektir. Cenab-ı Hakk'a ve O'nun gösterdiği dosdoğru yola yönelmektir, manevî hayatın azığı takvayı kuşanmaktır.

İşte bu manevi iklimi yaşamak, mukaddes mekânları ziyaret etmek ve İslam tarihini yeniden okumak, kişinin kendini, yolunu, hayat yolculuğundaki yerini ve sonuçta Rabbini tanıması için bu fırsat ve umre ziyaretine ayrılan zaman dilimini çok iyi değerlendirmek gerekir.

Bu nedenle, daha işin başında iken kendimizi, niyetimizi ve kalbi-mizi başka işlerle meşgul etmeden, "sadece umre ve ibadet yapma" ni-yet ve arzusuyla hazırlamamız, başından sonuna kadar bu yolculukta iba-det bilincini muhafaza etmemiz gerekir. Sadece ve sadece umre ibadetine yoğunlaşmalıyız.

Çünkü manevî dünyasında yeni bir pencere açmak, hayatında olum-lu bir gelişme meydana getirmek amacıyla çıktığı bu kutsal yolculukta kişinin gayesine ulaşabilmesi için, zihnen, kalben, fikren yoğunlaşarak umre yapması gerekir. Böylece yanlış yöneliş, duygu, düşünce ve günah-lardan arınacak, temizlenecek ve hayatında yepyeni tertemiz bir sayfa açmış olarak bu yolculuktan dönecektir.

Fakat bu bilinç kaybedilirse yapılan yolculuk anlamını yitirir ve manevî açıdan içi boşaltılmış bir seyahate dönüşür. Umre yolculuğuna çıkanlar bağlamında düşünüldüğünde, şeytanın en çok uğraştığı hususlardan biri, bu mübarek yolculuğu sıradan bir yolculuk hâline dönüştürmek ve bu kutsal yolculuğun içini boşaltmaktır. İçi boşaltılmış bir tür umre yolculuğundan ALLAH Teâlâ'ya sığınmak gerekir. Bu bakımdan umre yolculuğunun, tertemiz bir milada dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Basit birtakım meselelere takılıp kalıp umre yolculuğunu anlamsız hâle getirmemeye özen göstermelidir. İbadeti anlamsızlaştıran bu tür bir yolculuğun umrenin işlevini yansıtması düşünülemez.

Tıpkı namaz kıldığı hâlde namazından gafil olanlar ve kıldığı namazı, kendilerini kötülüklerden alıkoyamayanlar gibi. İşte bu sebeple, umre yolculuğumuzun içi boşaltılmış kuru, kupkuru bir seyahat olarak kalmaması ve yalnızca kutsal topraklarda karşılaşılan birtakım olaylarla anılan ve yaşanan hatıraları anlatılan kuru bir seyahate dönüşmemesi için, bu randevumuzun hayatımızda yeni ve temiz bir sayfa açma sözleşmesine dönüşmesi gerekir.

Harem iklimi, tövbelerin kabul edildiği bir iklimdir. Tövbe esasen dönüş demektir. Bu dönüşü gerçekleştirmek için umre bize en güzel fırsa-tı sunmaktadır. Hayatımızdaki yanlışları anlamak, kendimizi kontrol et-mek, nefis muhasebesi yapmak için önemli bir fırsattır bu. Kendimizi ye-nilemek, eksikliklerimizi gidermek, iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabilmek için bir mîlad'tır.

İnsan olarak, kul olarak herkesin geçmişte birtakım eksiklikleri, ha-taları ve yanlış yönelişleri olabilir. Muhakkak ki bunları işlememiş olmayı çok arzu ederiz. Ancak kutsal iklimde içinde bulunulan atmosfer, geçmişte içine düştüğümüz yanlışların ve günahların ağır yükünü atabilmek, geleceğe yönelik olarak da hayatımızda tertemiz bir sayfa açabilmek için büyük bir imkân sunmaktadır. Çünkü ALLAH Teâlâ'nın insanları affettiği ve duaları, tövbeleri geri çevirmediği mübarek mekânlarda bulunmak, bunun için önemli bir fırsattır.

İçtenlikle yapılacak duaların asla geri çevrilmeyeceği bu atmosferi iyi değerlendirebilmek ve bundan sonraki hayatımız için tertemiz bir sayfa açabilmek için umre yolculuğumuzun, hayatımızın geri kalan süresi açısından bir sözleşmeye dönüşmesi gerekir. Bu, geçmişte işlediğimiz ve İslâmî bir şuurla bağdaşmayan her şeyi silip süpürüp atmak ve hayatımızda yeni bir sayfa açmak üzere yapılacak bir sözleşmedir. Tıpkı Mina'da Akabe biatleriyle, temel insanî ve ahlâkî değerlere bağlı kalacaklarına dair Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle sözleşme yapan Medine-i Münevvereli sahabiler gibi.

Bu sözleşmede kişi, bundan böyle hiç kimseye haksızlık yapmaya-cağına, kul hakkı yemeyeceğine, kendisine emanet edilmiş olan diğer mahlûkat ile ilişkilerini ALLAH Teâlâ'nın koyduğu sınırlar içerisinde sürdüreceğine, tabiatı ve sosyal çevreyi tahrip etmeyeceğine, yeryüzünü imar edeceğine ve orada bozgunculuk yapmayacağına, ALLAH Teâlâ'nın elçisinin çizdiği yoldan sapmayacağına, yoldan sapmış insanları kılavuz edinmeyeceğine, İslâm'ın ortaya koyduğu güzellikleri insanlara ulaştırmak için çalışacağına, haksızlıklara arka çıkmayacağına, ALLAH Teâlâ'nın çizdiği sınırları koruyacağına ve onları ihlal etmeyeceğine, iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olacağına söz verecektir. Umre yolculuğu böyle bir sözleşmeye dönüştürülebildiği takdirde anlam kazanır ve kişinin kendini yenilemesine ve gönül dünyasını arındırmasına vesile olur. Umre yolculuğunu, böyle bir misakın randevusu hâline getirebilenler, umre yolculuğunun içini doldurmuş olurlar.

Umreye niyetlenmek, samimiyeti kuşanmaktır. Samimiyeti kuşanmadan umre yapılmaz. Bu yolculuğa çıkmak, takva eğitimine girmektir. Kardeşlik bilincine ermek, insanı insan yapan değerlerin şuuruna varmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi