Kürt meselesi seçimle birlikte bitmeyecek

Kürt meselesi seçimle birlikte bitmeyecek

Güneydoğu’da PKK militanlarına karşı düzenlenen operasyonlarla, PKK’nın gerçekleştirdiği eylemleri sadece seçim sonucuna endekslemek yanlış bence.

Aynı şekilde, Hakkari’deki Kürt anasının da, Kastamonu’daki Türk anasının da ölen evlatlarının arkasından Arapça Yasin okuyor olması Kürt milliyetçiliği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Aynı gerçeklik, Suriye’de de, Irak’ta da var ama onlar ‘’Aynı dilde dua ediyoruz, tek devlet olalım’’ demiyor çünkü milliyetçilik diye yaratılmış bir gerçek var.

Peki eylemleri nasıl açıklamak lazım? Belki sadece şöyle açıklanabilir; BDP/PKK çizgisi bölgede halkın tek temsilcisi olmak istiyor.

Batı’daki algısı ne olursa olsun Abdullah Öcalan ve PKK bölgede meşru bir güç olarak görülüyor.

PKK da bölgede tek ses olma çabasını sürdürüyor. PKK’nın tehdit ve zor kullanma yöntemlerine başvurduğu bir gerçek ama bundan bağımsız olarak güçlü bir halk desteğine sahip olduğu da bir başka gerçek.

Ve bu örgüt bugün anadilde eğitim ve yerinden yönetim talep ediyor. Başta AK Parti olmak üzere tüm siyasi partiler ve devlet aktörleri bu talepleri kabul etmek bir yana konuşmaya bile yaklaşmadığı için sorun büyüyor. PKK, AK Parti’nin bazı önde gelen liberal isimleri listelerine aldığı gibi, listelerinde muhafazakar ve liberal adaylara yer vererek toplumsal tabanını genişletiyor.

Kürtler, ‘’Kürt Sorunu”nun boyutu üzerinde tartışmayı genişlettiği ölçüde, hükümet Kürt Sorunu’nun bittiğini ilan ediyor.

Eylemlerin seçimlerle doğrudan veya dolaylı bir ilişkisi olabilir.

BDP/PKK ittifakı kritik yerleşim merkezlerinde yüzde 70 civarında oy alarak ‘’Halkın tek gerçek temsilcisi benim’’demeyi amaçlıyor olabilir. Aynı zamanda Derin Devlet’in kimi unsurları, ‘’Eylemsizlik AK Parti’ye yarar, kan dökülsün, şiddet artsın iktidar oy kaybetsin’’ arayışında olabilir. Hatta, Balyoz yargılamasını çürütmek için ‘’Generalleri hapse attınız, terör Kastamonu’ya dayandı’’ propagandası için çalışıyor da olabilir.

Bütün bunlar temel gerçeği değiştirmez; Kürtler’in Türkiye’nin Batısı’nın karışmadığı, görmezden geldiği temel talepleri var ve bu talepler karşılanmadıkça ülkeye huzur gelmeyecek. Kürt Sorunu ve Kürtlerin talepleri her türlü komplo teorisinden bağımsız olarak var. Derin Devleti etkisiz hale getirseniz bile olmaya devam edecek. Ankara’nın önünde iki yol var, İspanya veya Suriye modeli. Ya demokratik yolu ya da geçmişte olduğu gibi imha yolunu seçeceksiniz ancak ikincinin bu topraklara refah, huzur ve mutluluk getireceğini kimse söyleyemez. Daha da tehlikelisi, sivil bir faşizm getirme riski çok yüksektir



Yeni anayasa önemli adım

Yükselen Kürt milliyetçiliğinin önünü kesmek için Meclis’te MHP’ye ihtiyaç olduğunu düşünenler var. Veya Meclise giremeyen bir MHP’nın sokakları etkili denetleyemeyeceği iddiası...

Bunlar boş laflar. Eğer tepeden bir örgütleme modeli yoksa gençlerin sokağa dökülme ihtimali sıfırdır. Ülkücülerin 12 Eylül öncesi sokağa dökülmesi solun önünü kesme amaçlı Derin Devlet organizasyonuydu.

Onun için yeni anayasanın yapımını kolaylaştıracaksa MHP’nin Meclis’te olması şart değil. AK Parti ve CHP de Kürt meselesinde yeterince milliyetçi. Yine de CHP’de Sezgin Tanrıkulu gibi bir ismin varlığı, Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasa ısrarı Kürt meselesinde yeni anayasa ile umut verici adımlar atılabileceğinin bir göstergesi. Oluşacak Meclis’in demokratik asgari müşterekler üzerinde anlaşıp yepyeni bir anayasa yapma kabiliyetine sahip olması her şeyden önemli. Sayılarının 30’u geçeceği anlaşılan BDP’lilerin Meclis’teki varlığı bölge halkının sesinin daha güçlü duyulmasını sağlayacaktır. Bekleyip göreceğiz ama bırakırlarsa...



Yine KCK davası

Adamlar aylardır tutuklu bizim candaş medyada tık yok. Kürtlere gelince bağımsız yargı, Ergenekonculara gelince yönlendirilen yargı. Böylesine bir çifte standart sorunun çözümünü olanaksız hale getirmekten başka bir işlev görmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi