Sandıklara giderken MHP’nin başına gelenlere “mağduriyet” deniyor; ama bu bir “saksı düşme” olayı değildir. İnancı nedeniyle işten atılma da değildir...
Yoldan geçerken başınıza saksı düşse, sorumlusunu sorgulayabilirsiniz.
Bu saksıyı balkon demirliklerine kim koydu?..
Veya kibriti kim çaktı?
Kamera işi öyle değil...
Hadi diyelim şahısların kameralarını kınadık, ilahi kameralara ne diyeceğiz?
Onlar 24 saatin her salisesinde zerreleri bile kaydediyor.
Hira dağı kadar Müslüman olduğunu söyle, bir başkasının eşi ile görüntülen...
Mağduriyet bunun neresinde?
“Yıktın perdeyi eyledin viran...”
Veya şöyle mi diyelim: “Özel hayata (!) uzanan eller kırılsın!”
Ne var ki olaylar bireysel olarak görülse de laik çağdaş sistem o tip bir yaşantıya cevaz veriyor. Bir asırdır laikçilik, çağdaşçılık diye tutturanlar boşuna mı kürek çektiler?!.
Benim asıl bakış açım değişik...
Bireyden tüme varmak yerine tümden bireye inmek en doğrusu. Yaban eller ülkeyi karıştırmak hesabına zaaflardan işe başlıyorlar...
Zayıf bünyeler delinir, sağlam bünyeler direnir...
Tarihe bakın, hangi devlet adamı uçkur düşkünü ise o dönem yıkıldık.
Uçkur düşkünü...
İçki düşkünü...
Para düşkünü...
Düşkünler emperyalist güçlerin maşasıdır...
Konu Ortadoğu denklemi ile bağlantılı.
Adamların ellerinde “Ilımlı İslam” adına 50 yıllık, 100 yıllık projeler var.
İslam yerine Ilımlı İslam...
Baktılar ki CHP’nın duruşu ile bir yere varılamıyor, hemen zaafları konuşturdular.
Baykal gitti, Dersimli Kemal geldi...
MHP’nin de başına bir başka Kemal’in gelmeyeceği ne malum...
Kemaller gelirse Kemalimiz gider...
Hikmeti o dur ki Allah bize kimlerin peşine takıldığımızı göstermiş oluyor.
Her kimse, sonuçta onlarla haşır neşir olacağız.
Allah korusun, bir iffetsizle haşrolmayı istemem...
Şüphesiz MHP’nin kasete takılan on er kişisi, çağdaş laik sistemin içerisinde kaybettiğimiz Müslüman ailelerin çocuklarından birkaçı...
Kimileri sistemin haram akçesine dayanamadığı gibi bunlar da uçkurlarına dayanamadılar. Savundukları Türkçü sistemin kurbanları oldular...
MHP yöneticilerini kınadığımız kadar Kemalist sistemi sorgulasak...
Sivrisineklerin ürediği bataklığı...
Gelecekte çocuklarımızı bekleyen akıbetleri.
Dünyaya bakın...
Komünizm’den başlamak üzere tüm ideolojiler iflas etti.
Diri kalan tek evrensel sistem İslamiyet’tir.
Batı alemi, rakip tehlike olarak İslamiyet’i görüyor.
O yüzden, dejenere aileden başlatıldı.
“Sevgililer Günü” dedikleri olay herhalde peygamber sevgisi veya ana baba, eş çocuklar sevgisi değildir. Helali yerdiler, zinaya/fuhşa sevgili dediler.
Diyanet Teşkilatı da “Sevgililer Günü” diyor...
İki tehlike gün gibi kapımızda; birisi nikahsızlık, diğeri de ırkçılık.
Kürt ile Türk’ü çarpıştırmadan sistem yerine oturamıyor...
Damardan giriyorlar; dilerim Saddam gibi rögarlardan çıkarlar...