Bir grup eşkıya bozuntusu, Başbakan’ı katletmek kastıyla otobüse taş yağdırıyor.

Taşın isabet ettiği koruma otobüsten düşüyor... Zavallı koruma yoğun bakımda hayata tutunmaya çalışırken...
CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu, “Rüzgâr eken fırtına biçer!” diyor!.
“Saldırıya devam fetvası” mıdır nedir bu?..
¥
Bugün baktım;
“Sağ Kemalist” Yeniçağ ile “Sol Kemalist” Cumhuriyet ağız birliği yapmışçasına...
Saldırganları değil de saldırıya uğrayanları suçlamakta!..
Ne ilginç; kullandıkları fotoğraflar bile aynı...
Al Yeniçağ’ı vur Cumhuriyet’e...
Sağ ve Sol Kemalistler!..
Ülkemin baş ağrıları!..
¥
Hatırlayın; 27 Mayıs darbesi ve sonrasında da benzer bir işbirliği vardı...
Menderes ve dava arkadaşlarına kan kusturan darbecilerden sadır olan açıklamalara bakın...
Dedikleri bir:
“Rüzgâr eken fırtına biçer!..”
Bunların “Ata”sı İsmet İnönü’yü hatırlayın...
O iğrenç lafını:
“Şartlar tamam olursa ihtilal (darbe) meşru olur!..”
Kafa bu kafa:
“Menderes Tahkikat Komisyonu kurmasaydı darbe olmazdı.
“Basını baskı altına almasaydı, darbe olmazdı!..”
“Rüzgâr ekmeseydi fırtına biçmezdi!..”
Kafa aynı kafa!..
Ruh aynı ruh!..
Gen aynı gen!..
MAYDANOZ VE HIYAR!..
Malûm; Harp Akademileri Komutanı Muhterem General Bilgin Balanlı, Eskişehir’deki bir çiftliği bombalamak için üstlerine yazılı başvuruda bulunduğu yönündeki iddialardan dolayı “tutuklandı”.
“Tarikat faaliyeti” icra edildiği tespit olunan Bilvanis Çiftliği’ni yakın takibe almış ekibi...
Büyük bir ciddiyetle, hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmamacasına...
“Tarikatçılar” kaç sap maydanoz üretmiş, hangi amaçlarla kullanmak üzere kaç adet hıyar elde etmiş, bunları tespit etmişler...
Ve bir de izin talebinde bulunmuşlar:
Abi şu çiftliğe şöyle birkaç bomba sallasak diyom!..
Emekli Korgeneral Altay Tokat, MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi olduğu günlerde “Güneydoğu’da görev yaparken bölgeye yeni gelen hâkim ve memurlar işlerini ciddiye alıp hizaya girsinler diye lojmanlarının oraya şöööle bikaç bomba attırdım” demişti ya...
Mevzu aynı mevzu!..
Altay Tokat Paşa’nın “itirafa” dair açıklamalarına baktım...
“Şemdinli tezgahını” adeta savunuyor, ülkeyi birbirine katmak, bir kardeş kavgası çıkarmak için kirli tezgahlara başvuranları sadece “Beceriksizce yakalandıkları” için suçluyor!.. Paşa’nın bu yöndeki beyanlarına tepkiler genellikle “Bu adam aklını yitirmiş olmalı” kıvamındaymış o günlerde.
Hayır, aklını yitirmiş filan değil.
“Korku yoksa ben de yokum ruh hâli!..”
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden ne “muvazzaf kayıtları” çıkmıştı hatırlayın:
“Filanca tarikat mensubu, filanca profesörün evine saat 13.02’de geldi. Ayakkabısını dışarıda çıkarttı. İçeride 13.28’e kadar kaldı. Dışarıya filanca tarikat mensubu ile beraber çıktı. 13.43’te genellikle dincilerin rağbet ettiği falanca pastaneye ulaştılar. Burada, doçent feşmanca ile buluştular. İki salep, bir çay söylediler...”
Benimle ilgili de bir “fiş” vardı oralarda: “Serdar Arseven birçok yazısında ‘ihtilal yapmanın’, ‘muhtıra’ vermenin yanlış olduğunu savunmuştur. Notu olumsuzdur!..”
Darbeye karşı çıkmakla rüzgâr ekmiş bulunuyormuşuz... Darbe olduğunda da -e haliyle- fırtına biçecekmişiz!..
Kafa aynı kafa!.. Ruh aynı ruh!.. Gen aynı gen!..
¥
Geçen gün Beyaz TV’deki Yüksek Gerilim’e “Tanrıkulu” soyadlı bir BDP-PKK sempatizanından mesaj yağmıştı...
Her mesajda o laf:
“Rüzgâr eken fırtına biçer!..”
¥
Yazının başından buraya kadar üzerinde durduklarımızı şöyle bir hatırlatayım:
“Sağ Kemalist” Yeniçağ ve “Sol Kemalist” Cumhuriyet gazeteleri...
“Sağ Kemalist” MHP yönetimi ile “Sol Kemalist” CHP.
Tokatlı ve Balanlı.
BDP ve Tanrıkulu.
¥
Kafa aynı kafa!.. Ruh aynı ruh!..
Gen aynı gen!..