M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Kurbağa ve Toplumsal Değişimde Türkiye’nin Durumu

Kurbağa ve Toplumsal Değişimde Türkiye’nin Durumu

Şu deney meşhurdur:
Bir kurbağa ve içi sıcak su dolu bir kap.
Eğer kurbağayı direkt olarak bu sıcak suyun içine koyarsanız tepki verir.
Suyun içinde zıplar ve kendini dışarı atar.
Bu gayet mantıklı ve normaldir.
Çünkü kurbağanın canı yanmıştır.
Eğer aynı kurbağayı soğuk suya koyarsanız, öylece kalır.
Tepki vermez, orada beklemeye başlar.
Isıyı yavaş yavaş artırmaya başlarsanız, ağır seyreden bu ısı artışını kurbağa fark etmez.
Ne tepki verip zıplar, ne kendini dışarı atar.
Sonuçta, su kaynayana kadar kurbağa çoktan ölmüş olur.
Birinde zamansız değişimin ani tepki refleksi var.
Diğerinde zamana yayılan tepkisiz intibak süreci..
***
Modern toplumlarda da, sıcak su içerisindeki kurbağa gibi insanlar benzer tepki verirler.
Bir şeyi yavaş yavaş değiştirirseniz, çoğu kimse bunu fark etmez, uyar gider.
Ama ani değişiklikler, kaos, karışıklık ve hatta kan dökülmesine kadar gider.
Dini, ahlaki ve vicdani denetim mekanizmaları, modern toplumlarda pek revaçta değil!
Bu da, günümüz toplumunu farklı arayışlara yöneltiyor.
Bu ihtiyacı karşılamak adına, sosyal denetim mekanizmaları giderek çoğalıyor.
Örgütlü sivil toplumun gücü artıyor, ülke çapında giderek yaygınlaşıyor.
Buna paralel olarak da medya, gerçek anlamda toplumun dili, gözü ve kulağı oluyor.
Kişi ve kurumlar, kendini gözetlenmiş hissettiğinde, gözetlenmeyen birilerine göre daha farklı davranmaya başlıyorlar.
***
Modern hayatta, örgütlü olmayan topluluklar haklarını kullanmakta kendilerini özgür hissedemedikleri için zorluk çekiyorlar.
Böylece, insanın en temel haklarından olan mesela fikir özgürlüklerini büyük ölçüde engellemiş oluyorlar.
Bu durum, düşünce özgürlüğü için de geçerlidir.
Göze batmamak için insanlar, giderek –hukuk dışı bile olsa- önlerine konan kurallara uymaya başlıyorlar.
Böylece, kendine özgü farklı düşünenlerin sayısı günden güne azalıyor.
Bu tür tek tip toplumlar, bu sebeple kendilerini zihnen veya sosyal olarak yenileyemiyorlar.
Bunun sonucu olarak da, hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük artarken, aynı zamanda toplumun değişim, yenilenme ve ilerleme imkânları da engellenmiş oluyor.
***
Türkiye, uzun yıllar bu problemi yaşayan ülkelerin başında geliyor.
İnanç ve iradesi dışında dönüştürülmeye ve değiştirilmeye çalışılan halk, sivil örgütlenme bilinci, medya ve yayın kuruluşlarının duyarlılığı sayesinde, son yıllarda içinde bulunduğu zemini test etme imkanına kavuştu.
Toplumların yok olması kurbağa kadar hızlı olmadığı için buna şükretmek gerek.
Ama yine de, arada bir termometreye bakıp suyumuz ne kadar ısınmış, bunu görmemiz gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi