Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Abdullah Öcalan’ın yolu açılır!..”

“Abdullah Öcalan’ın yolu açılır!..”

PKK’nın, pardon, BDP’nin ağır toplarından Ahmet Türk ile “Din-Diyanet” meseleleri üzerine bir söyleşimiz olmuştu.
Oradan iki cümle:
“Taaa 1400 yıl evvel bazı hükümler konmuş!.. Bu hükümlerle bugün icraat yapamazsınız. Ülkeyi geriye götürmeye çalışmanın anlamı yok.”
Kur’an-ı Kerim’e cepheden taarruz!..

Ahmet Türk, “Küçük çocuklara Kur’an öğretmenin sakıncalarından (!!!), İmam Hatip öğrencilerinin mutlaka cami görevlisi olmalarının, başka işlere yönelmemelerinin öneminden (!!!)” filan bahsedince...
“İlginç” dedik;
“Laiklik meselesine bakışta CHP ile aranızda hiçbir fark yok!..”
Gerçekten de yok!..

Kemalizm’in beş kırık oku var; dimdik ayakta olan laiklik
Dolayısı ile ben bir adamın, “Statükocu olup olmadığını” anlamak için “Laiklik” meselesine nasıl baktığına dikkat kesilirim.
CHP ile BDP arasında özellikle bu alanda yüzde yüz mutabakat varsa diğer meselelerde de anlaşırlar.
Ve nitekim anlaştılar!..

CHP, “yemin krizi”ni boşuna çıkartmadı.
Bu “kriz”in başını “Kemalist Rejimi” kuran CHP’nin çekmesi, CHP’ye yaramıyor.
İşçiye, köylüye, esnafa, işsize, öğretmene, öğrenciye, sokaktaki vatandaşa da yaramıyor...
Kime, kimlere yarıyor?..
“Eksik olmasın” Ahmet Türk, meslektaşımız Burcu Bulut’un sorularını cevaplandırırken bu sorunun cevabını vermiş:
“Bu süreç sonunda Hatip Dicle dışarı çıkarsa, İmralı’nın-Abdullah Öcalan’ın önü açılır!..”
Müthiş değil mi?..
Hatırlatmış olayım:
Hatip Dicle, “Ordu, operasyonlarını durdurmadığı takdirde onlar da (PKK’lılar da) meşru müdafaa haklarını kullanırlar” dediği için mahkûm olmuştu.
PKK’nın bütün cinayetlerine “meşruiyet” atfeden, dahası PKK’yı “Bir devletle savaşan başka bir devlet” olarak öne sürme cüretini içinde barındıran bu sözler “ifade hürriyeti” çerçevesinde değerlendirilecek olursa...
Ve Ahmet Türk’ün dediği üzere “Dicle dışarı çıkarsa”...
“İmralı’nın da önü açılır!..”
CHP’nin büyük desteği ile “cesaret ve cür’etini” iyice tırmandırmış bulunan ekibin ağır toplarından Ahmet Türk’ün hükümete çağrısı da gayet net:
“Ne PKK ne de halk, gücünden bir şey kaybetti. Bugün Kürt sorununu diyalogla çözmenin ötesinde başka bir formül yok. AKP’nin bunu doğru kullanması ve hükümetin gerekirse ÖCALAN’LA DİREKT OLARAK görüşmesi gerekir!.. ‘Memurlarımı göndereyim, ben farklı bir yerde durayım’ anlayışı artık iflâs etmiştir. Hükümet artık bu cesareti göstermeli!..”

Çok açık bir şekilde görülüyor ki; bu ekip her tavizi yeni bir adım olarak değerlendiriyor.
Her “boşluğu” kullanıyor.
Hedefleri açık:
“Ya Öcalan’ı Başbakan yapmak ya da Öcalan’ın Başbakan olacağı bir devleti kurmak!..”

CHP’nin “Ergenekon’u, Balyoz’u himaye anlamına gelen yemin krizi”ne önderlik etmesi, BDP’nin cür’etini arttırmış durumda.
Şimdilerde rahatlıkla “Ergenekon ve Balyozcular da Anayasal düzeni silah zoruyla ortadan kaldırmaya teşebbüsten yargılanıyor... Onların adamları Meclis’e gelecekse, bizimkiler de gelecek” diyebiliyorlar!..
Bizimkilerden kastın “Hatip Dicle” olmadığını da Ahmet Türk söylüyor:
“Dicle çıkarsa İmralı’nın da yolu açılır!..”

Ben onu bilir onu söylerim;
iki partinin laiklik politikaları örtüşüyorsa, gerisi önemli değil!..
Bir sloganda buluşurlar ne olacak:
Türkiye laiktir laik kalacak!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi