Serdar Arseven

Serdar Arseven

Kriz var, herkes ayağını denk alsın!..

Kriz var, herkes ayağını denk alsın!..


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Bu kez kriz teğet bile geçmeyecek.” diyor.

Evet; Türkiye iflaslara sahne olmayacak, yabancı sermaye girişi artarak devam edecek, cari açık başa çıkılması güç tehditler oluşturmayacak...

Hükümet, “ihracatın ithalata bağımlılığını” azaltacak tedbir alıyor.

“Bakanlardan” dinleyince sevindim; ithalat üzerindeki “yük” kademeli olarak arttırılacak.

Konjonktür Türkiye’ye gülmekte, “Ortadoğu’daki bulanık hava”nın dağılması en iyimser uzmanların tahminiyle 15 yıl alacak.

Türkiye, “kilit ülke” olmaya en az 15 yıl boyunca devam edecek demektir.

Ufukta siyasi istikrarsızlık da görünmüyor.

Ekonomi çevrelerine, Başbakan’ın “teğet bile geçmeyecek” değerlendirmesine destek vermek kalıyor bu durumda.

Kalıyor da...

Her gittiğim yerde, her konuştuğum vatandaşta, özellikle “esnaf”ta gördüğüm bir sıkıntı var ki beni ciddi biçimde endişelendiriyor.

Tam bir “kriz” durumu!..

Çok yakın geleceğimizi emanet edeceğimiz nesilde, belki ağır olacak ama varsın olsun; “ruh” yok.

“Hedef” yok.

“Gayret” yok.

Bunların sonucu olarak da “Meslek edinme” arzusu yok!..

Meslek yok!..

Gideceği limanı bilmeyen gemiye de hiçbir rüzgar yardım edemiyor haliyle.
¥
Rüzgârdan bahsettik...

“Meslek edinme” imkânlarının alabildiğine açık olduğu, meslek edindirme projelerinin peşi sıra hayata geçirildiği bir dönemdeyiz.

Önceki gün makamlarında ziyaret ettiğim Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile bu meseleler üzerine sohbet imkânı bulduk.

Hızımızı alamadık; Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile Başkanı olduğu TOBB’un öncülüğünde sürdürülen Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezi (UMEM) Beceri 10 Projesi’ni konuştuk...

Her “meslek edindirme”, “girişimciliği teşvik” projesinin sunduğu fevkalade cazip imkanlar var.

UMEM projesiyle mesela; meslek edinmek isteyen kursiyerlere günlük 15 TL cep harçlığı, elemanlarını bu kurslara gönderen firmalara da 4,5 yıl teşvik desteği sağlanmakta.

İmkanlar cazip... Gelgelelim bu imkanlardan faydalanmak isteyen kim!..
¥
Projeye destek veren Bakanlar ve TOBB Başkanı’nın ortak şikayeti, herkesin gözünü devlete dikmiş olması.

“Abi, mesai saatlerimi bileyim, haftada iki gün iznim olsun... Hanım da çalışırsa... Yarın bunun emekliliği var...”

Devlete kapak atmak öncelikli hedef, olmazsa rahat bir iş!.. Geliş gidiş saatim belli olsun, iznim belli olsun, iyi bir gelir, cümle ev halkını mutlu edecek bir hayat standardı... Ha unutmadan, bir de iş garantisi!..
¥
Bu “Sovyet kafasını” değiştirmek gerekiyor. Daha doğrusu değiştirmekten başka çare yok. Türkiye’nin açılımları buna mecbur ediyor insanımızı, daha da edecek. “Rekabet şartlarına” ayak uydurabilenler ayakta kalacak, diğerleri maalesef “kötü yola” düşecek!..

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün dikkat çektiği nokta: “Türkiye’nin artık bambaşka bir Türkiye olduğunu CHP bile kabul etti... Öylesine etti ki, seçim vaatlerini bile büyütmek zorunda kaldı. Birkaç yıl önce hükümetimizin ortaya koyduğu hedefleri hayalci bulan CHP, bugün iyice yükselmiş olan çıtayı esas alarak belirliyor vaatlerini. Türkiye, hedefine mutlaka varacak. Bunu görmek için 2023’ü beklemeye gerek yok. Herkes kendini büyüyen, hızla büyüyen Türkiye’ye göre ayarlamaya baksın.”
¥
“Para” Türkiye’ye akmak zorunda.

Bölge ülkeleri, köhne teknolojilerini geliştirmek için Türkiye’ye muhtaç. Bölgenin tatilcileri, yatırımcıları Türkiye’ye muhtaç.

Savaş yıkıntılarını Türkiye kaldıracak ve modern şehirleri Türkiye kuracak. Bölgenin “kaliteli, sağlıklı ve dini açıdan güvenilir dondurma ihtiyacını” bile İnşallah biz karşılayacağız.

Bunların hepsine tamam da... Bu büyük ihtiyaca cevap verebilecek “nitelikli” insana nasıl ulaşacağız, o belirsiz.
¥
Biz bu duygu düşünceler içindeyken, “iş arayan” arkadaşlardan biri geldi... Birkaç yere telefon ettik; sağolsun iş sahibi dostlarımızdan biri “Kendisiyle bir görüşelim. Uygun pozisyonda istihdam edelim” dedi.

Bizimki gitmiş abi oraya; gitmiş de randevu saatinden bir saat sonra!.. Neyse, “Dostumuzun dostudur” demiş işadamı... Yüzüne vurmamış... Uygun bir pozisyonda ve iyi sayılabilecek bir maaşla iş de teklif etmiş... “Her akşam saat 6-7 arası çıkarsın” diyerek el sıkışmaya hazırlanmış ki adamcağız... Bizimki, “Tam olarak kaçta, 6’da mı çıkacağım 7’de mi?” demez mi!..
¥
Bizimki için bir saat çok önemli ya...

Ne güzel, şimdi yirmi dört “boş” saati var!..

“Al hepsini tepe tepe kullan” dedim...

“Borçlanmaya devam et zamandan!..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi