Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

Pencere domatesleri kovboyculuk oynuyor

Pencere domatesleri kovboyculuk oynuyor

Bir tarla domatesinin umarsız ve pervasız kırmızılığı kadar hasbi olamayanların, pencere önünde sonradan kızartılmış görgüsüz züppeliği ve temelsiz, arsız özgüveniyle en alımlı domatesin kendileri olduğunu haykırıp durdukları bir ahir zaman kesitindeyiz. Devir, pencere önünde kızaranların devri.

Bu kesitin iradi değil de zorunlu ve adi bir kendiliğindenci devridaim neticesinde vuku bulduğunu düşünürsek, en azından bütün hakiki tarla domateslerinin hakkını teslim etmiş oluruz.

Bu bakımdan çeşitli planlar yapmak, değişik tertip ve terkipler içine girip kurnazca numaralar çevirmek, hem hasbi domateslere yakışmaz hem de kepazelik potansiyelini içinde besleyip de bunu orta yere sermeye can atan kimselere işbu rezaletlerini önleyerek iyilikte bulunmak, saflık ve aptallık olur.

O bakımdan çok eski fıkıh metinlerinde zikredildiği gibi bu tür devirlerde “en sabit duranın en temiz kalacağı; oturanın ayaktakinden, yürüyenin koşandan daha hayırlı olacağı” bir davranış ve düşünüş tarzı, en azından şu durumda geçer bir ölçü olacaktır.

Zira daha beş on yıl önceye kadar “devrim” ve “devrimci” kelimelerini yoldan çıkmakla/zındıklara karışmakla eş görenlerin “Arap Baharı” adındaki Sorosyen rüzgarlar başlayınca birden bire “devrimci” olup tereciye tere satma noktasına gelmiş olmaları çok mühim bir veridir.

Hatta bunların pek çoğu kardeş kardeşi kırmasın diye akıl, izan ve sükunet telkini yapan efsanevi devrimci Carlos’a (Ilich Ramirez Sanchez/Salim Muhammed) bile akıl verme makamını kendilerine layık görebilmektedirler.

Yine tadını ve kokusunu bile bilmedikleri, kendileri için sadece “uykudan önce” işlevi gören fiyakalı bir roman sahnesi demek olan “işkence”nin sanki tanığı veya mağduruymuşçasına paralı cenaze ağlayıcıları gibi çağırtkanlık yapanlar, yıllardır ne burunlarının ucundaki cezaevlerinde en sofistike işkence yöntemlerine maruz bırakılan mütefekkir için kıllarını kıpırdatmışlar, ne de henüz 14 yaşında katillerle aynı koğuşta işkencenin binbir çeşidine muhatap edilen çocuk yaştaki bıçak gibi gençler için seslerini yükseltebilmişlerdir.

Ya siyasi hizip, cemaat ve çeşitli grup aidiyetlerinin kısıtlayıcılığı ve sansürü dolayısıyla, ya da -ve daha çok- fıtri melekelerini bütünüyle teslim almış korkaklığın telafisi imkansız çaresizliği ve ezikliği ile kıvrananlar, böyle müstesna zamanlarda adeta bir linç fırsatçılığı ile son derece ucuz, vandal diklenme tarzlarını delikanlılık sanıyorlar.

Taraf gazetesi okuyup entellik sağlaması yaparak, Roni Margulies’e, Sevan Nişanyan’a “devrimci muhafazakarlık” ispatında bulunan, kırkından sonra Karl Marks’ı müspet yerinden keşfedip, üstelik ispatta bulunduklarının terk-i fikr ettiğinden de habersiz bir kara cehaletle etni-siteci, eşcinselci kimlik siyasetlerini ve güler yüzlü kapitalizmin (Amerikan liberalizmi) çoktan bayatlamış “bir arada yaşama” tezlerini sosyalizm veya devrimcilik zannederek ha bire gâvura sırnaşıp, izzeti nefislerini ayakaltı edenler, Obama baharına erince pek heveskar besili küçük burjuva çocukları gibi tespihli birer Che tişörtü giyiverdiler.
Sanırız eski inşaatlar halen kovboyculuk oynamaya elverişlidir baylar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi