Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Generaller neredesiniz?

Generaller neredesiniz?

25 Ağustos 2003... Bu tarihi bir yere yazalım önce. Bu tarihten tam 8 yıl sonra, tesadüfe bakın, müstafi Genelkurmay Başkanı’na ait olduğu iddia edilen ses kayıtları basına yansıdı...

Neler söylemiyordu ki, eski Genelkurmay Başkanı...
“Kayıt Işık Koşaner’e isnad ediliyor ama gerçekten onun mu?” diye düşünmeden edemedim. Önceki gün eski Genelkurmay Başkanı sözlerin kendisine ait olduğunu beyan edince tereddüt kalmadı.
Sekiz yıl önce, yani 25 Ağustos 2003’te “Onbaşı bile olmamayacakların general olduğu ülke” yazısı yayınlanmıştı.
O yazıda ifade edilenler, eski Genelkurmay Başkanı’nın söyledikleri yanında çok müeddep, yunmuş yıkanmış kalıyor.
Hukuk tarihimize “312 General Davası” olarak geçen dava, TSK’nin Genelkurmay Başkanı dışında bütün generallerinin açtığı bir dâvadır. Tek istisnası, zamanın Genelkurmay Başkanı. Sadece o, bu davanın açılmasını gereksiz görmüştür. (Rütbesini hak ettiğine inanan da, sadece o olsa gerek!)
Davacılarımızın ilk sırasında, anlı şanlı Tahir Aytaç Yalman var; zamanın Kara Kuvvetler Kumandanı...
Arkasından Şener Eruygur geliyor. Jandarma Genel Kumandanı. Sonra Oramiral Özden Örnek, sonra İbrahim Fırtına... Yani bütün kuvvet kumandanları. Sonra da, rütbe ve hiyerarşi sırasına göre diğerleri...
17. sırada “Korgeneral S. Işık Koşaner” var...
(Listeye fazla bakamadım, ikinci sıradan itibaren önemli bir kısmı, şu sıralar ya tutuklu, ya tutuksuz yargının pençesinde. Maalesef.)
Bakın 312 general yazının hangi satırlarından rahatsız olmuşlar:
“Adam meğerse generalmiş. Resmî kıyafetinde omzuna takılmış yıldızlardan başka hiçbir belirtisi hissedilmiyor halbuki.”
“Tepetaklak ehram’ın sonucu bir general.”
“Bir ülkede asıl general olacaklar YAŞ yerlere yatırılıyor.”
“Onbaşı bile olamayacaklar general yapılıyor.”
“Ülkenin tarihi konumunu, stratejik mevkini asla doğru okuyamıyor bunlar. Milletin değerlerinden, kültür kodlarından asla ve kat’a haberdar değiller.”
“Türkiye’de vatan kavramını doğru bilmeyen, tarih şurundan yoksun ne kadar general var?”
“Generaller önce bunlardan sorumlu tutulmalı: Millet nedir, vatan nedir-neresidir? Milletin değerleri nedir? Vatan nasıl ayakta tutulur? Manevî vatan ne demektir?”
“Bunları bilmeyenler resmî rütbesi ne olursa olsun derhal tard edilmeli.”
“Hele Yemen’i bilmeyen, Yemen türküsünü makamıyla hatasız okuyamayan üniformalılar... Onların değil orduda, bu yurtta yerleri yok.”
“Böyle generaller, düşmanı içeride aramanın, yani ‘tepeteklak ehram’ın sonucudur.”
“Bu marka generallerinin bir iç mücadele generali olduğundan şüple yok.”
“Türkiye’de birileri halka karşı mücadele ederek yıllarca omuzlarını doldurdular.”
“Onların gerçek düşman karşısında hiçbir güçleri olmaz, esamileri bile okunmaz.”
“Esas yapılması gereken, iç düşmana karşı subay yetiştiren Harbiye’nin programını gerçek rayına oturtmak olmalıdır.”
Tabii bitmedi. Yazının bütününü aktarmamak için bu kadarı ile yetiniyorum.
Birinci hitap, Işık Koşaner’e: Bu yazıda ifade edilenden daha fazlasını düşündüğün halde neden dava açanlar arasında yer aldın?
İkinci hitap, eski ve yeni generallere: Işık Koşaner’i ne zaman toptan dâva edeceksiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi