Serdar Arseven

Serdar Arseven

Çocuğu “Cemaat”e verdim!..

Çocuğu “Cemaat”e verdim!..

Dünya Sağlık Örgütü 2010 verilerine göre, her yüz cinayetten yüzde 87’si... Aile içi şiddetin yüzde 75’i, boşanmaların yüzde 80’i alkolden kaynaklanıyor... Alkol kullanım yaşı düşüyor. Yeşilay, bir araştırma yapmış... Alkolle tanışma yaşı 12’ye kadar düşmüş, ne facia!.. Çılgın bir rakam; rapora göre ilköğretim öğrencileri arasında alkol kullanım oranı da %15’e yükselmiş. Alkole başlamanın en önemli sebebi, “arkadaş baskısı”ymış.
¥

Bunları bir kenara yazdıktan sonra gelelim, “cemaat” meselesine...

Malum; bugünlerde ilk ve orta dereceli okullarla üniversitelerde kayıt telaşı var.

Arkadaşlarımızdan biri, Karadeniz’de Mühendislik kazanmış... Bizden ricacı; “Başvurdum yurt çıkmadı, Kredi Yurtlarda bir tanıdık varsa görüşür müsünüz...” Önce “olur” dedim... Sonra vazgeçtim.

En iyisi “cemaat.” Sağolsunlar; cemaatten arkadaşlara rica edince hemen bir ayarlama yapıverdiler...

Çocuğu arayıp, “Senin iş tamam” dedim.

“Yalnız Kredi Yurtlar değil, cemaat evi.”

Çocuk dedi ki, “Babam belki buna izin vermez.”

“Hallederiz Kadir!..”

¥

Gittim babasına. Dedi ki; “Kredi Yurtlar’a yerleştirebilseydik daha iyiydi.”

“Beybaba” dedim: “Cemaat çok daha iyidir...”

Bunu söyledim ve cemaat evinin hangi sebeplerden dolayı “çok daha iyi” olduğunu etraflıca anlattım.

“Tamam” dedi Beybaba...

“Problem olursa seni bulurum, ona göre!!!”

¥

Cemaat evi; “İslam’ın temel ilkelerine riayet edilen bir yer ise” –Böyle olmayanlar da var diye söylemiyorum, ihtiyati tedbir benimki- çok daha sağlam.

Şöyle ki... Geçtiğimiz günlerde, “Bu ilin en iyi devlet okulu hangisi” araştırmasına giriştim...

“Bir Lise”nin üniversite kazandırmada hep başı çektiğinden bahsettiler...

Müdürüne gittim...

Dedi ki; “Doğrudur... Biz hep başarılı oluyoruz...”

Bu başarısından dolayı kutladığım Müdür Bey, “Bu benim marifetim değil aslında” karşılığını verdi, gayet mütevazı bir edayla...

Çok yakında bir “cemaat yurdu” varmış... Öğrencilerinin çoğu buradan geliyormuş... Ve o öğrenciler de mutlaka iyi bölümleri kazanıyormuş...

“Günde altı, yedi saat etüt yapıyorlar. Büyükler küçükleri ders çalıştırıyor. E tabii, içki yok, sigara pek yok. Televizyon kısıtlı, bilgisayar kullanımı amaca uygun. Bu durumda derse hazır öğrenciler buluyoruz karşımızda. Bizim yaptığımız sağlam zeminin üzerine bina çıkmak!..”

¥

Herhangi bir cemaati adres göstermiyorum; farklı yollardan aynı hedefe yürüyen pek çok oluşum var. Çoğunun çalışmalarını inceledim; gerçekten de ülkesine milletine faydalı bireyler yetiştirmeye çalışıyorlar. Ve çoğu siyasi bilinç de veriyor çocuklara...

Mesela... “Filanca marka ‘kola’ya para verirseniz, bir Müslümanı katledecek İsrail askerine kurşun göndermiş olursunuz”u öğretmişler bizim komşu çocuğuna...

Bunu öğretiyorlarsa iş tamamdır İnşallah.

x

Müslüman uyanık olmak zorunda; “hayırlı hizmet” için gecesini gündüzüne katan ve bilhassa dar gelirli ailelerin çocuklarına kol kanat geren cemaatlerin mensuplarına yönelik hücumların nerelerden geldiğine ve bu hücumlarla neyin hedeflediğine dikkat edelim.

“Sahipsiz çocukları cemaatler kapıyor” propagandasının amacı ne?..

Bu cemaatlerin faaliyetlerinden rahatsızlık duyanların, “her türlü tezgahı” kurduğunu “Ergenekon”, “Balyoz” dava süreçleri ayan beyan ortaya koydu.

Bir zamanlar, “Kurumdan atma” dosyası hazırlayanların ilk dikkat ettikleri “personelin bir cemaatle bağlantısının olup olmadığı”ydı...” Süreç gösterdi ki, zamanında “Cemaat mensubu asker” avına çıkanlar, “sütü bozuk örgüt” ile işbirliği yapmış...

“Yıllardır hukuk, kural tanımadık, şimdilerde bunun bedelini ödüyoruz!..” yollu itiraflara bakar mısınız!..

Ergenekon-Balyoz çerçevesinin “cemaatlerden” niçin rahatsızlık duyduğunu bilmeyen kalmadı herhalde.

Ülke ne kadar huzursuz, ne kadar gergin olursa, “kirli savaşlar”ın ömrü ne kadar uzun ve şiddeti ne kadar büyük olursa, bunlar da o kadar etkin olacaklar...

Cemaatler şuur veriyor, huzur veriyor, rekabeti teşvik ederken, “ihtirası” frenliyor...

İyi öğrenci, iyi öğretmen, iyi patron, iyi çalışan...

“İyi insanlar.”

¥

Çocuklarınızı mümkünse, “Hayırlı ürünler yetiştirdiğine ikna olduğunuz” bir cemaate teslim edin.

Yoksa... Abi, yoksa çok zor.

Çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarını tamamen göz ardı eden; çocuğu önce üniversiteye ve daha önemlisi sonrasında “hayata” hazırlama noktasında aşağı yukarı “hiçbir şey üretmeyen” sistem, daha çoook nesil harcar.

Evlâdına ya sahip çık ya da sahip çıkmak isteyenlerden yardım al!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi