Serdar Arseven

Serdar Arseven

Hindistan’dan davet var!..

Hindistan’dan davet var!..

Motloob Alam, Hindistanlı bir işadamı.
Hindistan’da Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra yüksek öğrenim için Türkiye’yi tercih etmiş,
ODTÜ’de İşletme ve Sosyoloji eğitimi görmüş.
Türkiye’de double yapmış.
Bir Türk hanımefendiyle evli.
Türkiye ile Hindistan arasında mekik dokuyor.
Bir MÜSİAD etkinliğinde tanıştığımız Alam, önceki gün misafirimizdi.
Kendisiyle, iş dünyamızın ve medyamızın Türkiye’ye tek başına istihdam problemimizi önemli ölçüde çözecek fırsatlar sunan Hindistan piyasasına ne kadar uzak kaldığını düşündüren bir sohbet gerçekleştirdik.
Motloob Alam’ı dinleyelim:
“Hindistan şu anda dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında. (En hızlı büyüyen Türkiye!)
Bu ülkenin 2020’den sonra dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olacağı tahmin ediliyor.
Hindistan’da 300 milyon civarında Müslüman yaşıyor.
En önemli sektörlerde Müslümanlar söz sahibi.
Mesela, değerli taşlar; elmas, yakut, zümrüt, lapislazuli...
Madencilik; bakır, tunç işlemeleri, mermer sanayi...
Bilgisayar; yazılım sektörü....
Türkiye, bu 1.2 milyarlık büyük pazardan maalesef yeterince pay alamıyor.”
Niçin alamıyor?..
Motloob Alam’ın gözlemi:
“Buradaki heyetler bazen Hindistan’a gidiyor. Bu gidenler, sadece belli başlı bir iki şirketle görüşüp dönüyor. Oradan ucuz mal bulup geliyor. Oraya pek mal satan yok; ağırlıklı olarak Türkiye’de satacakları malları almaya çalışıyorlar. Bu da Türkiye’nin işsizlik probleminin azalmasına pek katkı sağlamıyor. Türk işadamları, Hindistan’ın KOBİ’lerine inebilirse, oradan sadece ucuz mal almayla yetinmez, büyük oranda satış gerçekleştirebilir.”
Ne satılabilir oraya?..
“Mesela, mobilya... Orada büyük ihtiyaç var. Kimyasal ürünler, maden cevherleri, çimento, demir... Her şey... Hammadde ve ara mamul... Bu alanda Türkiye zengin...”
¥
Ve Turizm...
Diyor ki Matloob Alam:
“Türkiye, günümüzün en fazla gündeme gelen ülkelerinden... Hindistan’ın varsılları, ciddi olarak Türkiye’de tatil yapmayı düşünüyor. Bunlar, öyle bir kısım batılı turistler gibi, sabahtan akşama kadar otelde kalacak, orada açık büfe takılacak, suya girip çıkmakla yetinecek tipten adamlar değil. Hindistanlı turist, otelde fazla vakit geçirmez. Dışarı çıkar, yer, içer, alışveriş yapar. Bol da bahşiş bırakır. Türkiye yıllarca sadece batıdan gelene turist dedi. Onların da çoğunlukla parasız olanları geldi. Evet, turist sayınız arttı ama bundan yeterince istifade edemediniz. Batıdan turlarla gelen turistler pek para bırakmıyor. Onların, ülkelerine giderken eşe, dosta, akrabaya hediye götürme gibi bir alışkanlıkları pek yok. Şunu anlamıyorum; Türk turizmciler niçin Hindistan pazarına yeterince ilgi göstermez... Ve siz Türk gazeteciler niçin, Türkiye’nin iç politikasına dair birkaç konuya saplanıp kalırsınız!..”
¥
Doğru mu doğru!...
¥
Hindistan Türkiye arasında mekik dokumakla geçen 25 yıl boyunca Türkiye’yi bir Hindistanlı aydın gözüyle takip eden Matloob Alam’ın tespitleri ilginç:
“Ben buraya 1986 yılında geldim. Rahmetli Özal’ın döneminde... Merhum Özal, dünya siyaset tarihinin en büyük adamlarından biriydi. Çok ileri görüşlü bir liderdi. Bugün o dönemin icraatları ve bugünkü yönetimin doğru politikaları sayesinde gerçekten de çağ atlayan bir Türkiye var. Arada bir kötü dönem yaşandı; bu ülkeye büyük katkılarda bulunmuş olan Merhum Erbakan Hoca ve arkadaşlarının önleri kesildi. Bugünkü iktidar ise, her türlü olumsuzlukla karşı karşıya kalmış, süreç içinde büyük tecrübeler edinmiş, Özal misyonu ve vizyonuna sahip bir kadronun elinde. Bu kadro, birçok gelişmiş devletin ekonomik krizin pençesinde olduğu süreçte, gemiyi sağ salim ilerletiyor. Erdoğan ve arkadaşlarının bir on yıl daha sürükleyeceği Türkiye’yi kimse tutamaz!.. Ben de Türkiye’yi çok seven bir Hindistanlı olarak, bu ülkeye yatırım çekmeyi bir borç olarak görüyorum. Bu ülkede okuduysam, sizlere borcum var demektir!..”
¥
Dedi ki kalkarken Sayın Alam:
“Biz Türkiye’ye geldik, görevimizi yaptık. Şimdi sıra sizde. Hindistan’a geliyorsunuz... Söz mü?..”
“İnşallah” diyerek uğurladık misafirimizi.
Biraz gayret edersek Türkiye’nin işsizlik problemi çözülür...
Terörü besleyen faktörler arasında işsizlik de önemli bir yer tutmakta, malûm.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi