Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Meclis’in pantolonu ekranların dizileri

Meclis’in pantolonu ekranların dizileri

GİMSA yerel televizyonunda her Çarşamba saat 19.15’de Dr. Alattin Fırat’ın yönettiği “Bakış Açısı” programına Abdullah Sertkaya ile birlikte katılıyoruz...
Geçen Çarşamba, dizilerin toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini konuşurken ne görelim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in önerdiği hanım milletvekillerine pantolon giyme serbestisi Anayasa Komisyonundan jet hızı ile geçmiş...
CHP İstanbul milletvekili Şafak Pavey pantolon giyince Bakan Şahin de dayanamamış, Salih Kapusuz’un da yardımları ile tüzükte değişiklik çalışmalarını hızlandırmışlar. Tüzük meclisten geçerse bayan kelimesi kadın olarak değişecek, pantolon da muhteremlerin himmetleri sayesinde serbestleşecek...
Ama tesettüre hâlâ geçit yok...

Demek oluyor ki bu kez de bir başka açıdan Dallas dizileri geliyor ekranlara. Bundan sonra hanım milletvekillerini (kimileri daracık, kimileri dökük) pantolonlu seyredeceğiz.
Eskiden CHP vardı kızıyorduk, şimdi ise halktan % 49 oy alarak başa geçen bizimkiler var, haydi söyleyin bakalım kime kızalım?..

Bu ne hal yahu, bu ne dalalet?
Sokaklar, dar pantolon giyen kadın popoları ile iğrenç bir manzara sergilerken benzer manzaraları meclis çatısı altına taşımanın ne işe yarayacağını bu millete anlattınız mı?
Bu yapılan milli irade mi, yoksa, uydum Cumhuriyet Halk Partili Şafak Pavey’in vagonuna mı? Daha dün, başörtülü gazeteciyi içeriye almayan meclis, bugün bayan milletvekillerine pantolon giydirmeye kalkıyor.
Hiç olmazsa “üzerine de etek” sözcüğünü ilave edin...

Tabii ki olay bu kadar basit değil... Birileri içten iğneyi sokarak bu halkın ahlak yapısını bir yerlere doğru dokuyor. Çanakkale’yi geçemeyen düşman savaşın rengini değiştirdi desem yeridir. Zamane silahı top tüfekten daha etkilisi aile yapısını yıkan diziler...
RTÜK karışmaz, mütedeyyin aileler çaresiz, devlet laik... Hoşgörü paranoyası kapsamında her türlü melanet aldı başını gidiyor...
Bir asırdır yapmak isteyip de yapamadıkları işte burasıdır...

Kapıdan girdiler olmadı, şimdi de damardan giriyorlar. Materyalist düzende nasıl ki paranın dini imanı yoksa, laik düzende de devletin dini yoktur...
Sosyal çözülmenin bu denlisi...

Dizilerin amacı kültür veya görgü artırmak olsa hadi neyse, aksine psikologlara göre bu diziler başta çocukları, arkasından büyükleri ya sinir hastası veya manyak yapıyor.
Utanma, arlanma, çekinme kalmadı, yüz kızarıklığı da tarihe karıştı.
Hırsızlık yapmak niyetiniz varsa bu diziler size en alasını öğretir, yoldan çıkmak istiyorsanız o da var, kaçamak, aldatmak ama hepsi ...
Hatta adam öldürmek için bir başka yerden kurs almanıza gerek yok.
Ne yok ki, bir tek ahlak ve maneviyat yok, Allah(c.c) korkusu yok...

Kim kotarıyor bütün bunları?
Hadi dışarıdaki şer odaklarını anladık da muhafazakar veya cemaat televizyonlarına ne oluyor? Halk cemaat televizyonu diyor, itimat ediyor, arakasından zehir...
O televizyonların bir saatinde ölçüsüz diziler, diğer saatlerinde ayet ve hadisler çelişkisi... Erotik sahnelere taş çıkaracak cinsinden reklamlar...
Yani birileri demek istiyor ki, böyle de Müslümanlık olur...

Olur mu? Oluyor ki bazı büyüklerimiz bu kepazeliğe ses çıkarmadıkları gibi İslam’a mugayir yaşantısı olanların ayaklarına kadar giderek adeta kutsuyorlar veya Baykal gibi kameralı nikahlı kadınla enselenenlere “geçmiş olsun” dileklerini sunuyorlar...
Bir tek “gazan mübarek olsun” demedikleri kaldı, korkarım o da yakında vizyona girecek. Küfür birileri eliyle sinsice aklanıyor...
Eskiden dayatma vardı, şimdi de yatak odasına kadar giren diziler...

Arap Baharı diyorlar ya, bakıyorsunuz ki bizdeki diziler oralara da ihraç edilmiş.
Öyle ya, Osmanlı’nın mirası bu dizilere ses çıkarmıyorsa işgal gören topraklar neden ses çıkarsın. Hani laikliği tavsiye ettik ya...
Batı bu sayede bizi kendi sömürüsüne model olarak kullanıyor.
Üzerimizden İslam alemine laiklik ihracı...

Arap Baharı deseler de inanmayın, yarın da onların meclislerinde çarşaf kalkacak, cinsel teşhirin birinci maddesi olan pantolon giyilecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın...
Ne diyelim, bütün bunlar yapanın edenin, omuz verenin ameli olsun.
Her yapan, mahşer günü eserleri ile haşr olunur...

NOT: Nusret Çiçek’in yazısını baskıya girdiği saatlerde, Genel Kurul’da görüşülmesi beklenen Pantolon teklifi geri çekildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi