Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Tuzaklara fırsat tanımayalım

Tuzaklara fırsat tanımayalım

Ne yazayım, bilemiyorum. Anaların, babaların yürek yangınına hangi kelimeler, hangi cümleler teselli olabilir ki? El Hakk, o evlatlarımız Rabbimin katında bütün müminlerin imreneceği yerdeler. Ama tabii dile kolay. Canından can koparılan ana ve babaların yaraları yine ancak Allah’ın rahmeti ve merhametiyle sarıp sarmalanır. Rabbim sabırlar versin, ebedî âlemde makamları yavrularının yanı başında olsun.

Kürt konusunda duyarlılıklarını esirgemeyenlerin yürekleri inşallah artık bu ailelerin acısı için de titrer. Otuz yıldır şehit verdiğimiz evlatlarımızın hemen hepsi, dar gelirleriyle gösterişsiz bir hayat yaşayan ailelerin çocukları. Ama onların hikâyelerine dönüp bakan olmadı. Onların çileleri içimizi acıtmadı. Çünkü o hikâyeleri gündeme taşımanın medyatik itibarımıza katkısı yoktu. Aksine, dışarıdan dikte kelimelerle suçlanmamız ihtimali de vardı. Gündeme ne tür düşünmemiz ve bakmamız gerektiği oturtuluyorsa koro halinde o makama eşlik ediyoruz. Keşke toplumsal meselelerde düşüncelerimizi yazıya dökmeden önce günahını sevabını tartıya vurabilsek. Her akla geleni ortaya saçmasak.


Görülen o ki, PKK içeriden çökertme yoluyla dış ülkelerin politikalarına ayarlanarak çok başlı ve çok amaçlı olarak kullanılıyor. Tarihimizin sıçrama dönemlerinde devletin soluğunu kesmeye yönelik oyunlar hep ola gelmiş. Ama ders alma konusunda da bir o kadar ağırdan almışız. Garip bir tezatla demokrasi yolumuz barışı sağlamak yerine düşmanlıkları körükleyen bir çizgiyi takip etti. İşimize yarayan düşünceler karşısında demokratız, karşı bir şey söyleniyorsa düşmanız. Yani ne kadar çok bilsek de, hâlâ demokrasiyi içselleştiren bir düşünce yapısının eğitiminden mahrumuz.


İfratla tefrit arasında dalgalanıyoruz. Meselâ devlet kavramıyla tarihsel bağımızı kopardık ve oluşturulan gündemlere bağlı olarak darbelerle özdeşleştirdik, bir türlü de yerine oturtamıyoruz. Tariflerimiz çok, ama ne istediğimiz belli değil. Peygamber Efendimiz, “bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emir (başkan) seçin” diye buyuruyor. Barış için düzen lazım. İnsan fıtratına aykırı olan bütün sistemler çalışmaz olur ve anarşiye yol açar. Halkı yok sayan katı bir devletçilik anlayışının başımıza ne belalar açtığını tecrübesini ağır bedeller karşılığında edindik, ki o bedelleri hâlâ ödüyoruz. Ama bunu bahane edip devleti küçümseyen, yok sayan söylemler bizi de yok eder. Devlet anlayışı da tıpkı demokrasi gibi insanların eğitim ve görgüsüne bağlı olarak şekilleniyor. Geleneğimizdeki kerim devlet tabiri hak ve adaleti önceleyen hukuk devletinin tarifidir. Devleti küçümsemek yerine hukuk devletinin savunuculuğu yapalım.


Cuma günkü İstanbul’un betonlaştırılmasına karşı başlattığımız kampanya bir yanıyla da halkla dertleşme toplantısına dönüştü. Herkes mahzundu. Şehitlerimizin acısı gerçek anlamda yüreklere oturmuştu. İnsanlarımızla, PKK gibi oyunlara geçit vermemek için memleket meselelerimizin bütününe karşı duyarlı olmanın gerekliliğini paylaştık. Duygusallığın taşkınlığa dökülmesinin tuzak kuranların işine yarayacağını söyledik.


Hangi görüşe sahip olursak olalım yanlışlara karşı ortak vicdanın sesini duyurmanın insanlık ve vatandaşlık görevi olduğu hususunda kanaatler aynıydı. Canla başla koşup gelen dostların hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Ayrıntılara inşallah bir başka yazıda yer vereceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi