Serdar Arseven

Serdar Arseven

Deprem... Kurban derisi!..

Deprem... Kurban derisi!..

Bölgeden döner dönmez kaleme aldığımız yazıda, Van ve bilhassa Erciş’teki depremzede kardeşlerimizin ne halde olduklarını aktarmaya çalışmıştık...

Ne var ki, deprem bölgesinde 24 saat 1 yıldan uzun, çile katlanıyor...

Kar yağışı, yaman soğuk, arama, kurtarma çalışmalarına katılan kahramanlarımızı ve çadırlarını su basan depremzedelerimizi iyice köşeye sıkıştırmış durumda.

Orada edindiğimiz dostlar, “girilmesi sakıncalı” binalara sığınmak mecburiyetinde kaldıklarını belirtmekte...

Ve bu arada iyi haberler; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik depremzedelere iş vereceklerini açıkladı.

Kızılay, deprem bölgesine sevk ettiği “kışlık çadır” sayısını ihtiyacı karşılayacak kadar artırdı.

Bir iyi haber daha...

Dün, Türk Hava Kurumu’ndaydım...

Orada görüştüğüm yetkililer, “Bu yıl vatandaşın başka yerlere bağışladığı deriler” için “ihbar” gibi bir durumun söz konusu olmayacağını belirttiler...

Genelge duruyor; “bağırarak toplama” yetkisi yine THK da ama bu yıl özellikle deprem bölgesine yardım için deri bağışlayacak vatandaşlarımız için yol tamamen açık.

Kurban derilerimizi aman ha, “depremzedeler” için çalışan “hayır kurumlarına” bağışlayalım...

Oradaki yıkımın, ekonomi üzerindeki artçı sarsıntıları uzun yıllar devam edecek...

Bölgede iş hayatı durma noktasında, esnafın toparlanması zaman alacak...

Hükümet kaynaklarından aldığımız bilgi, esnafa 5 yıl vadeli, 2 yıl geri ödemesiz “0” faizle kredi sağlanması yönünde bir çalışmayı işaret ediyor...

Bu toparlanmayı bir ölçüde sağlar ama kısıtlı varlıklarını bir anda kaybeden vatandaşlarımızın derlenip toparlanmaları için de “sıcak” kaynaklara ihtiyaç var...

Elde çok sağlıklı rakamlar yok ama kurban derisinden 50 milyon liralık (alışık olduğumuz hesapla 50 trilyon liralık) bir hasılat elde edildiği varsayılıyor.

Bu paranın önemli bir bölümü depremzedelere yönlendirilebilir...

Dedik ya THK verileni reddetmeyecek ama verilmeyen üzerinde hak iddia etmek gibi bir durumu da olmayacak...

Bu arada, Kurum’un “artık” yeni bir vizyona doğru hızla ilerlediğine dair bilgiler edindik...

Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nin genç, dinamik Rektörü Prof.Dr. Ünsal Ban, bir zamanlar “sosyete çocuklarına” bizim sırtımızdan “bedava eğitim” vermesinden dolayı tepki gösterdiğimiz yapının “yeni yüzü”nü ortaya koyan çok güzel bir çalışma başlatmış...

Üniversite şimdi “genç mahkûmlara” havacılık eğitimi veriyor; çocukların öz güven kazanması ve topluma adaptasyonun kolaylaşması yolunda önemli bir çalışma...

Türk Hava Kurumu’nun bile değişmeye daha doğrusu gelişmeye başladığını gösteren bir atılım...

Kurum, alanında iyice uzmanlaşır ve derilerimize değil de havacılık sektörünün dev pazarına göz dikerse gerilim alanlarından birini daha yok etmiş oluruz.

Maksat bağcı dövmek değil üzüm yemek...

İlk üzümü depremzedelerimiz yesin...

Cemaatlerimiz, sivil toplum örgütlerimiz, gazetelerimiz, radyolarımız, televizyonlarımız...

Deri gelirinden en büyük payı depremzedelerimizin alması için seferber olsun.

Hadi!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi