Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Belkıs İbrahimhakkıoğlu

Medyatik merhamet

Medyatik merhamet

Hikâyeyi babamdan dinlemiştim. Yüzyılın başlarında Erzurum’da bir gece yangın çıkmış. Bir iş hanını alevler sarmış. İsmini yanlış hatırlamıyorsam meczup görünümlü velilerden olan Namık Baba yangın yerine koşmuş, ellerini dizlerine vurup dövünmeye başlamış. Hâlini görenler şaşırmışlar. Onu parasız pulsuz garibandan bildikleri için, “Allah, Allah! Malı mülkü vardı da bizlerden mi gizliyordu” diye düşünmüşler ve sormuşlar, “hayırdır sana ne oldu, niye dövünüyorsun, senin burada dükkânın mı vardı?” Namık Baba, siz ne biçim insanlarsınız der gibi yüzlerine bakmış, “Ümmet-i Muhammed’in malı yanıyor daha ne olsun” demiş.

Günümüz dünyasında merhameti, bire bir yaşadığımız hayatın içerisinden değil de ekranlara yansıyan hadiseler üzerinden konuşturduğumuz için vicdanımızdaki Namık Babaların sesi giderek bizden uzaklaşıyor. Toplumsal hayatımızda görmezden geldiğimiz sıkıntılar, medyanın alanına dâhil olunca, duygusallığı pompalayan bütün uyarıcılar eşzamanlı olarak devreye giriyor. Medya artık bizim yerimize düşünüyor, muhakeme ediyor, hüküm veriyor.

Son günlerin en önemli iki hadisesi; N.Ç. ve Van’daki deprem olayları da yine medyaya bağlı olarak hayatımızda yer tuttu. Her iki hadise de pek çok yönüyle ciğer dağlayıcı. Her iki hadisede de kalpleri mühürlenmemiş olanların alacağı çok dersler var.

N.Ç. meselesinde medyanın dikkati yargının kararında odaklandı. Oysa yargının muhakemesi tek kişinin değil, bizlerin aynasıydı. N.Ç.’lerin yolunu kim açıyor? Bu sorunun cevabını mertçe vermek lazım. Yılmaz Özdil 5 Kasım tarihli köşesinde meseleyi dizi filmler üzerinden ele alan çok güzel bir yazı yazmıştı. Dizi filmler işin bir yönü. Yoksulluğun açtığı yaralar ise en önemli sebeplerden, hatta belki temel sebep diyebiliriz. Bu ülkede sokaktan çalı çırpı toplayarak çoluk çocuğunu ısıtmaya çalışan ailelerin sayısı hiç de az değil. Bir gözlü in gibi odalara gücünün üzerinde kira ödeyen pek çok aileler var. Hayatın o yüzünü görmek isteyenler yoksul mahallelerde dolaşmayı adet edinsinler.

Bir anne kızını neden satışa çıkarır? Soruna kolayından bakınca ahlâksızlığından diye kestirmeden suçlayabiliriz. Bu insanlardan bahsedince suçlamaya hazır insanların sayısı da az değil çünkü. Allah kimseyi yoksullukla imtihan etmesin. Bizler yardımlarımızı çoğu zaman bizden olursan hesaplarıyla yapıyoruz. Mahalle hayatının yaşandığı yerlerde insanları yakından tanımak mümkün. Yardımda kendimizce tercih yapabiliriz. Ama kalabalık şehirlerde ancak hüsnü zanla düşünmek zorundayız. Kaldı ki, maddi yardımlar yaraları bütünüyle sarmıyor.

Çok zamandan beri yardım severlik ve merhamete dünyevi itibar sağlayan göstermelik değerler arasında yer vermeye başladık. Merhamet Allah’ın bütün insanlara lûtfettiği fıtrî bir özellik. İşte Van’a yardıma için gelen Japon, bu uğurda canından oldu. Merhamet için özel gayret sarf etmeye gerek yok, az ya da çok her insanda var olan bir vasıf. Asıl mesele N.Ç.’lere çözüm bulmak. Gencecik bir kız, diyelim ki kendi rızası ile yapıyor, bütün geleceğini karartacak bir hayattan onu çekip çıkarmak bizlerin sorumluluğunda değil mi? Ya müsait durumları kaçırmayan insanlara ne demeli?

Ne yazık ki günümüzde erdemli davranışlara fazla örnek bulamıyoruz. O yüzden yine bizim oralarda yaşanmış bir olayı anlatarak yazıyı bitireyim. Bayburt’ta eşraftan bir zatın oğlu ve arkadaşları komşu köylerden genç bir kızı işret âlemi için kırlık bir alana götürmüşler. Bayburtlu eşrafın kulağına gitmiş. Atına atladığı gibi delikanlıların yanına varmış. Meclisi dağıtmış. Kızı da terkisine alıp evine getirmiş. Kendi kızının odasında misafir etmiş. Ertesi gün, kıza nasihatler etmiş, bir miktar para vermiş. Köyün muhtarına mektup yazmış. Genç kızın yanlış yollara sapmaması için onu kollamalarını tenbihlemiş. Oğluna kızı köyüne götürmesini söylemiş.

Bu hadiseyi o genç adamın anlattığı kişiden dinlemiştim. Diyormuş ki, “babam bizi öylesine utandırmıştı ki, kızı terkime aldım, köyüne varana kadar da rahat mı, değil mi diye bile dönüp bakmaya cesaret edemedim”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Belkıs İbrahimhakkıoğlu Arşivi