Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Dini ve cemaatleri kontrol mekanizması

Dini ve cemaatleri kontrol mekanizması

Dinî cemaat, gönüllülük esası üzerine kurulan, esas hedefi dine hizmet olan hasbî bir müessesedir. “Resmî” kanallardan asla emir almayan, yaptığı işleri “Doğru mu, değil mi?” diye devlete sormayan, hatta onların hatalarını bile rahatlıkla eleştirebilen güzide bir topluluktur.

Ne var ki, toplumun iç dinamiklerinden çıkan cemaatler, ‘resmen’ kontrol edilip tesirsiz hâle getirilmeye çalışıldı. Bu mekanizmalardan birisi Diyanet’tir.
Zihinlere pranga vuruldu. Türkiye’deki sivil zihniyetin en büyük engeli, bürokrasiye çöreklenen kendilerini “sol, Kemalist, laikçi” diye isimlendiren kesimdir. Bu zihniyet, kendisini; müstebit rejimin, sistemin bekçisi, hâmisi mevkiinde görmektedir! Ve bütün kararları almakta kendilerini haklı bulmaktadır. Halkı ise, bir ‘sürü’ olarak kabul etmektedir! Tabiî ki, bunun yansıması olarak, halkın iç dinamiklerinden kaynaklanan dinî cemaatlere de cephe almaktadır.
İlke ve inkılâpları topluma zorla kabul ettirmek için devletin bütün kurum ve kuruluşlarını resmen halkın üzerine gönderen bu zihniyettir. Adalet mekanizması (mahkemeler), emniyet ve güvenlik güçleri, üniversiteler, okullar, hatta iktisadî kuruluşlar halkı dönüştürmek, dinî duygularını yok etmek, törpülemek ve sindirmek için seferber edildiler.
Herkes susturuldu. Kimi insanlar inzivaya, kimisi hicret ederek ülkeyi terk etmeye mecbur edildi.
***
Bütün baskı, inkıraz, darbe ve engelleme; hapis, nezaret, mahkeme ve sürgünlere rağmen imân, ahlâk, ilim, teknik, eğitim, insan hakları kendini topluma mal etmiştir. Bütün işkence, korkutma ve mahrumiyetlere rağmen sarsılmaz, hakperest, cesur bir sivil toplum hareketi olarak ‘cemaat ruhu ve şuuru’ ihya olmuştur.
Bediüzzaman Said Nursî ve talebeleri de, Kemalist resmî ideolojiye karşı verdiği mücadelesiyle dini, imanı Müslümanların gündemine oturtanların başında gelmiştir. Vatanına ve milletine zararlı şeylere karşı bir tesanüd taşıyan Risâle-i Nur şakirtleri; insanî ve İslâmî vazifelerin îfasına mani olan maddî-manevî sebeplerin hücumlarına karşı bir dayanak ve tesellî noktası olan ‘dostluk, kardeşâne cemaat ve toplanmak, samîmane uhrevî cemiyet ve uhuvvet/kardeşlik’ tesis etmişlerdir. (Şuâlar, s. 257.)
Meselenin bu boyutunu H. Basri Çantay şöyle ifade eder:
“Üstad [Bediüzzaman] sayesinde müfessir olduk. Ne yazabiliyorduk, ne de anlatabiliyorduk.”
Rus gazeteci Nadejda Kevorkova ise, Rusya’da yayınlanan, liberal eğilimiyle bilinen Gazeta gazetesinde Bediüzzaman’ın hayat hikâyesini şöyle özetlemiştir:
“Şahsî hiçbir şeyi, ailesi, mal varlığı, başını sokacağı bir evi, hatta mezarı bile olmayan, bütün hayatını imana adayan bir âlim olan Bediüzzaman Said Nursî; cezalandırıcı yönetime karşı çıkma cesaretini göstermiş, inananlara aman vermeyen rejime ölümüne muhalefet etmiş.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi