Mehmet Talu

Mehmet Talu

Hacı ziyareti 2

Hacı ziyareti 2

Müslümanların, damlaları birbirinden ayrılmayan bir okyanus gibi olmaları gerektiğini düşünerek, kendisini bu okyanusun bir damlası olarak görmeye devam etmelidir. Bu okyanusun içinde birtakım olumsuzluklara şahid olmuşsa, okyanusun bir parçası olarak bu olumsuzlukların nasıl bertaraf edilebileceği üzerinde kafa yormalıdır.

Hacı, ALLAH Resûlü (S.A.V.) efendimizin 23 yıl boyunca canını dişine takarak İslam'ın aydınlığını insanlara nasıl ulaştırdığını gözü önüne getirip bu kutlu hizmetin, onun aydınlattığı yolda yeniden geliştirilmesinde hizmet alabilme azmi ve gayreti içinde olmalıdır.

Hacı, zaman zaman zihnen ve ruhen İslam tarihine gider ve önce Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatının Mekke-i Mükerreme dönemini yaşar. Gizlilik, endişe, davet, baskı ve işkence, abluka yılları, önce Habeşistan'a, sonra Medine-i Münevvereye hicret... Kırk yıl risalet öncesi, on üç yıl da Mekke-i Mükerreme dönemi olmak üzere tam elli üç yıllık bir hayat mücadelesi bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden. Mekke-i Mükerremenin sarp kayaları kadar keskin ve katı kalpli müstekbirlere karşı tek başına çıktığı yolda ALLAH Resûlü'nün ortaya koyduğu çabaları düşünür. Çok sevdiği Mekke-i Mükerremeden ayrıldıktan tam on sene sonra orayı kan dökmeden nasıl ele geçirdiğini tahayyül eder. İnancın, azmin, sabrın yirmi üç sene gibi çok da uzun sayılmayacak bir sürede nasıl bir zafere dönüştüğünü ve bu değişim ve dönüşümün mimarı olan önderi ve rehberi daha iyi tanımaya, onun örnek mücadelesini yerinde anlamaya çalışır ve inancını, bilincini güçlendirerek hacdan döner.

Hacının eda edip döndükten sonra her gün beş vakit Kabe'ye dönüp, Rabbine yönelirken kişi Kabe'ye manevî bir yolculuk yapabilme bilinci kazanmış olarak dönmelidir. Bunun için kulluk şuuruna ermek gerekmektedir. Kabe'ye varış bu şuura ermenin fırsatını sunmaktadır. Önemli olan bu fırsatı iyi değerlendirebilmektir. Bunun yolu ise Kabe'de kişinin, kendini ALLAH Teâlâ'dan uzaklaştıran tüm unsurlardan arınma kararlılığına ermesi ve bu kararlılığın önünde engel teşkil edebilecek tüm nefsi eğilimlerden sıyrılıp çıkmasıdır.

Hacdan önce veya sonra ziyafet vermek

Hacdan önce veya sonra ziyafet vermek dini bir görev değildir. Bu, bazı yörelerde adet haline getirilmiştir. Gösterişe kaçılmadığı, kendisine ağır gelecek bir takım külfetlere girilmediği, özellikle fakirlerin de davet edilmesine itina gösterildiği takdirde böyle bir ziyafetin dinen bir sakıncasının olmayacağı hatta komşuları, dostları ve tanıdıklarıyla helalleşmeye de vesile olacağından güzel bir davranış olduğu açıktır.

Hacının, kendisini ziyarete gelenlere imkânları ölçüsünde ikramda bulunması da güzel bir gelenektir.

Ancak bazı insanların imkânları yeterli olmamasına ve kendileri için ağır bir külfet teşkil etmesine rağmen mutlaka böyle bir ziyafet vermeye kalkışmaları ise dinen doğru değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi