Erdoğan’a ihtiyacımız var

Erdoğan’a ihtiyacımız var

Başbakan Erdoğan önemli bir ameliyat geçirmiş, kendisine acil şifa diler, geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz.

Önemli veya önemsiz, ameliyata girmek sıkıntılı bir iştir.

Ne kadar seveniniz olursa olsun, bu sıkıntılı süreci yalnız geçirmek zorundasınızdır.

Ancak sevgi elbette önemlidir, çünkü sonrasını kolay atlatmasına yardımcı olur.

Sayın Erdoğan’ın durumunun iyi olduğuna ilişkin haberleri okudum ve memnun oldum.

Çünkü, ister sevsin, ister kızsın Türkiye’de yaşayan herkes ülke için ne kadar önemli olduğunu biliyor.

Evet, toplumun kaderini bireyler yapmaz ama gidişatını belirler.

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin gidişatını en olumlu biçimde etkilemiş bir liderdir.

Ve şu anda ülke ona en çok ihtiyaç duyduğu bir noktadadır.

Gözümüzün önünde tarih yazılıyor.

1789 Fransız Devrimi ile başlayan dönemin kapanışına tanıklık ediyoruz.

Bu kıta Avrupası’nda yönetim arayışları, Arap coğrafyasında halk ayaklanmaları şeklinde tezahür ediyor.

Bu dönüşüm tamamlandığında, dünyanın eski bildiğimiz dünya olmayacağı açık.

Böylesine kaotik dönemler güçlü lider ve kadrolara ihtiyacı daha fazla açığa çıkarır.

Dünya krizinin uzaması

2. Dünya Savaşı ve sonrası kadroların ortada olmayışından kaynaklanıyor biraz açıkçası.

Suriye’den İran’a uzanan bir fay hattı üzerinde gidişatını tek başına belirleyemeyeceğimiz olaylar zinciriyle karşı karşıyayız.

Ekonomik krizin sonuçlarının nereye varacağı henüz belirsiz.

Böyle bir ortamda Türkiye’nin şansı, ne istediğini bilen ve bunu hayata geçirebilen bir lider kadrosu ve iktidar partisine sahip olmasından geçiyor.

1990’lı yılları böylesi kadro ve liderlerden yoksun geçirdik, sonuç ortada.

Hala bir korku filmi gibi hatırlıyoruz o dönemi.

Onun için bir yandan Erdoğan’a acil şifa diliyor, diğer yandan da “liderinizin kıymetini bilin” diyorum.

Washington uçağı

Washington

Yıllar önce Amerika’ya KLM veya Lufthansa ile uçmak zorundaydık.

Hem Amsterdam, hem da Frankfurt havaalanları Birleşmiş Milletler toplantı salonu gibi olurdu. Her milletten insan terminallerde bir yandan bir yana koşturup dururdu.

THY, New York uçuşlarını başlattığında da direk uçuş yapacak kapasitede uçağı yoktu, o yüzden yanılmıyorsam Brüksel’de durulur, yakıt ikmali yapılırdı.

Bugün THY Los Angeles’tan Chicago’ya, New York’tan Washington’a direk uçuyor.

Tıklım tıklım dolu uçaklarla...

Washington’a böyle bir uçakla geldik.

TUSCON’un Center For American Progress isimli düşünce kuruluşuyla birlikte düzenlediği ‘’Türki-Amerikan İttifakı’’nın yıllık toplantısı için Amerika’nın başkentindeyiz.

Dediğim gibi uçak tıka-basa doluydu.

Üstelik yolcuların sadece bir kısmı Türkiyeli.

Geri kalanı Hintli, Türkmen, Iraklı, İranlı, Amerikalı, Arap...

Anlayacağınız İstanbul, Atlantik ötesi uçuşlar için önemli bir merkez haline geldi.

Bunu yapmak için ekonomik olarak gelişmesi, İstanbul’un bölgenin önemli bir merkez haline gelmesi ve hepsinden önemlisi vizyon gerekliydi.

Gerek hükümet, gerek THY yönetimi 10 yıldan az bir sürede bunu başardı.

Şapka çıkarmak lazım.

Şikeciler, KCK’lılar, gazeteciler

Mustafa Balbay, bin gündür cezaevindeymiş, Ahmet Şık ve Nedim Şener de 300 güne doğru gidiyorlar.

Şike zanlılarının 5 aydır cezaevinde olması Ankara’daki zevatın vicdanını yaralamış olsa gerek elbirliğiyle tahliyenin yolunu açtılar.

Seçilmiş milletvekilleri tahliye olamıyor ama şike suçunu karıştığı iddia edilen kulüp yöneticileri için özel bir af yasası çıkarılabiliyor.

Ergenekon’u dert edinmiş CHP, KCK’dan yakınan BDP, dönüp de “Bari şu yasaya tutukluluk süresiyle ilgili bir madde ekleyelim” demiyor.

Şike koalisyonu rahatsız edici.

Elbette kimse tutuklu kalmasın ama yargılama sürerken kişiye özel af da çıkarılmasın, af olacaksa herkese olsun

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi