Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Operasyon kazası” ve PKK’nın oyunu!..

“Operasyon kazası” ve PKK’nın oyunu!..

Hayır olmuyor!..

Al bir sıkıntı daha; bu sefer de “Operasyon kazası!..”

Terör örgütünün eline “geçti” mi bir malzeme daha!..

Uğraş artık!..

¥

TSK’nın iyice yenilenmesi lazım!..

“Eğitim” sisteminden başlayarak...

Her şeyi ile...

Bakar mısınız:

Çobanı terörist zannetmişlerdi...

Şimdi de en iyi ihtimalle, “Kaçakçıyı terörist” zannetmiş oluyorlar!..

Siviller bu sefer de “kazayla” bombalandı; 35 sivil gitti!..

PKK ile BDP fırsatı kaçırmadı...

Her iki cenahtan provokatif çağrılar yükseldi:

“Gün oturma günü değildir!”

¥

Genelkurmay Başkanlığı’nın “Sınırötesi operasyon” açıklamasının hiç kimseyi tatmin etmediği ortada.

Nitekim, AK Parti MYK toplantısından sonra “değerlendirmede” bulunan Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de, olayı “Operasyon Kazası!” olarak nitelendirdi!..

Bu nasıl kaza?!.

Ve kaçıncı “kaza?”

Evet “kasıt” yok ama...

Fatura yine vatandaşa!..

¥

“Sıkıntıyı” bu şekilde dile getirdikten sonra bu yazının “esas maksadına” geleyim...

Terör örgütü PKK kanadından yükselen “provokatif çağrılar”, her fırsatın “Türkiye katliam yapıyor!” iddia (ve iftirasını) güçlendirmek için kullanılacağını gösteriyor...

Tam da bu aşamada...

İki noktanın altını çizmek isterim:

1-DSP, MHP, ANAVATAN koalisyonu döneminde Türkiye’nin BM ikiz sözleşmelerine imza atması taahhüt edilmiş ve bu taahhüdün gereği sonradan yerine getirilmişti. Bu “ikiz sözleşmelerin” en önemli bölümü, “Halkların kendi kaderini tayin hakkı!” Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kabulü, İsrail hamisi, adaletsizliğin kalesi BM’nin eline müthiş bir koz veriyor. PKK’nın dış dünyadaki uzantılarının, “Türkler katliam yapıyor!” iddiasından hareketle, “Böyle bir ortamda yaşamamız mümkün değil. Kendi kaderimizi tayin hakkı talep ediyoruz!”un hazırlıklarında olduğu bilinmekte. “Kendi kaderini tayin hakkı”, “bölgede referandum” taleplerini beraberinde getirdiğinde, Türkiye iyice sıkışır! Aman bu noktaya dikkat!..

2- Türkiye, Ceza Kanunu’nda “Soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” tanımını “istismara açık bir şekilde” çok geniş tuttu.

Türk Ceza Kanunu’nun “Soykırım” başlıklı 76. Maddesine bir bakalım:

“Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.

c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.

d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.

“İnsanlığa karşı suçlar” da 76. Madde’de düzenleniyor...

Aynen şöyle:

“Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kasten yaralama.

c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.

d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.

¥

Bu maddeler “istismara” son derece açık.

Devlet, elbette vatandaşlarından bir bölümüne karşı sistemli bir hareket içinde değil.

Bazı kamu görevlilerinin, bilhassa da “Ergenekoncuların”, birtakım olumsuz hareketleri oldu.

Ama, bunların “Sistemli bir devlet operasyonu” olmadığı da ortada.

Türkiye, devlet olarak, “hukuksuzluktan” yana olmadığını “darbecileri” yargılamak suretiyle ortaya koymuş durumda.

Ancak, dedik ya...

“İsrail hamisi” BM’den adalet beklemek de hâyâl!..

PKK tezlerinin, uygun konjonktürde BM tarafından dikkate alınmamasının ne gibi bir garantisi var ki?!.

¥

PKK çevrelerinin “Sokağa dökülün” anlamına gelen provokatif çıkışlarına dikkat!..

Oyunda bir “başka sahne” uygulamaya konuluyor...

Teröristlerle, “yasal” (!!!) uzantılarının sözde Fransız Parlamentosu’na gelen “Ermeni Soykırım” teklifine kimi zaman açıktan, kimi zaman kapalı destek vermelerinin sebebi üzerine kafa yormakta yarar var!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi