Heron düşüremeyenler köylüleri bombalattı

Heron düşüremeyenler köylüleri bombalattı

Sigara kaçakçılığı yapan 35 köylünün bombardıman sonucu öldürülmesi büyük infial yaratacak, sınır güvenliğinin korunmasına insansız hava araçlarının kullanımını sorguya açacaktır kaçınılmaz olarak.

Büyük ihtimalle bütün amaç da budur.

Hatırlanırsa, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde Heronların PKK’ya büyük zayiat verdiğinden bahisle bu uçakların koordinatlarının değiştirilmesini veya düşürülmesini isteyen bir ekip vardı.

Bu konuşmayı yapanlara ne oldu, kamuoyu hiçbir zaman öğrenemedi.

Bugün 35 masum köylünün ölümünde bu konuşmanın gerçek yüzünün aydınlatılamamasının payı büyüktür.

Çünkü koordinatları değiştiremeyenler, bu operasyonları durma noktasına getirecek bir sonuç elde etmiştir.

Gelinen noktada, devlet içindeki bir grubun PKK’nın etkisiz hale gelmesini istemediği, bu örgütün silahlı eylemlerini etkin bir şekilde devam etmesinden yana olduğu bilinen bir gerçek.

PKK sayesinde siyasete müdahale imkanlarını sürdüreceklerini, rant elde edeceklerini biliyorlar.

Sonuçta her yıl hayatını kaybedenler gariban Anadolu çocukları ve bu mantıktaki insanlar için eğitim zaiyatından farkı yok.

Biraz fazla komplo teorisi gibi görünüyor ama insan hayatını bu coğrafyada geçirmiş, birbiri ardına devlet eliyle düzenlenmiş katliama tanıklık etmişse, komplo teorisiz yapamıyor.

Hala teğmenlerin başbakan aleyhine internet siteleri kurduğu, sivillerden üstün olduklarını öğreten bir sistemle yetişmeye devam ettiği bir sistemimiz var.

İktidarın 10 yılın ardından düştüğü reform yorgunluğu, Avrupa Birliği sürecinin tamamen durması, statükocu güçleri hem cesaretlendiriyor, hem de güçlendiriyor.

Liberallere kulak tıkama noktasına gelmiş olan iktidarın elinin bir kısım devlete karşı hala çok güçlü olmadığını gösteren bir gelişmeye tanıklık ettik.

Gelinen noktayı yeterli görmenin yol açtığı bir zaafiyetle karşı karşıyayız.

Kazanımlar geri döndürülemeyecek kadar güçlü değil.

Ortada görünen bir gerçek var; insansız hava aracı destekli operasyonlar PKK’ya ciddi rahatsızlık veriyor ve bunun durdurulmasına çalışılıyor.

Bütün bu gerçek 35 insanın vahşice öldürülmesi üzerindeki perdenin kalkmasına engel olmamalı elbette.

Hüseyin Çelik’in söylediği gibi, sorumluların mutlaka bulunması ve cezalandırılması gerekir.

Sonuç itibariyle bu Muğlalı’nın 33 köylü infazından başka bir şey değildir.

Demokratik bir toplum yurttaşlarının canının hesabını sorabilen bir toplumdur. Türkiye bu konuda parlak bir geçmişe sahip değil.

Hrant Dink’ten Abdi İpekçi’ye, Uğur Kaymaz’dan rahip Santoro’ya kadar üstü örtülü cinayetlerle dolu bir ülkeyiz ne yazık ki.

Hesabı sorulmayan, sorulamayan her cinayet yenilerinin kapısını açıyor.

Bu yaşanan kıyım, kınamayla, protesto ile geçiştirilemeyecek kadar önemli bir olaydır.

İktidar kendisine yönelik bu meydan okumayı doğru okumalı ve kendisine ciddi bir çeki düzen vermeli.

Mutlu yıllar

Acılarla dolu bir 2011 yılını geride bıraktık.

Türkiye 2011’i kanlı bir olayla noktalamak durumunda kaldı.

2012’de kanın artık durmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Bölgedeki gelişmeler bunun kolay olmayacağını gösteriyor.

Ama barış uğruna mücadele edince elde ediliyor.

2012’nin her inanç, etnik köken ve düşünceden insan için mutlulukla dolu geçmesini diliyorum.

İyi seneler herkese...
Artık depreme dayanıklı binalar yapmak mümkün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi