Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“Toplama kampı”

“Toplama kampı”

CHP tarihi hafızasındaki kayıtları yokladığında haklı olarak Silivri cezaevini toplama kampı gibi görüyor. Çünkü toplama kampı CHP’nin işi. Şapka giymeyenlerin atıldıkları sahalar hep toplanma kampı idi. Hatta Kur’an okurken yakalanan çocuklar, aç çıplak düşerdi yollara...

Tencere dibin kara, seninki benden kara...

E birader sen önce kendi kampına baksana, için kaynıyor, dışın kaynıyor, rivayetler yakında Abbas yolcu gösteriyor... Hem senin bir de hesabını vermediğin kanlı Dersim’in var...

Kimseler alınmasın, Kılıçdaroğlu aslında iyi bir siyasi rakip... Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Karayalçın’a dua etsin, AK Parti de CHP’nin genel başkanlarına...

Bu iki zengin kaynak kurumadıktan sonra ne Melih beyin sırtı yere gelir, ne de AK Parti’nin.

Kılıçdaroğlu, Ergenekon şirketine üye olmak istemesi bir tarafa, şimdi de boyundan büyük laflar ederek ülkenin yargısını külliyen karşısına alıyor.

Sorsanız yaptığı iş siyaset, kamuoyu yoklamaları öyle demiyor, diyor ki Kılıçdaroğlu liderliğindeki tarihi CHP karaya oturmak üzere. Başka bir deyişle, ey Kılıçdaroğlu gene çaktın...

İşin garibi, “toplama kampı” diyerekten taşladığı, Seyfi baba ile Kadir Özbek zamanında atanan hakim ve savcılar. O zaman bu kesim bizdendi, şimdi ise Erdoğan’ın tarafına geçerek iktidarın hakim ve savcıları olmuşlar. Dedim ya, bu yakıştırmalar akıllı adam işine benzemiyor.

Rizeli hemşehrim İstanbul’a gidince bakmış ki her tarafta tüfek sesleri.

Sormuş, demişler ki “İngiliz Kraliçesi gelmiş de ona atıyorlar.”

Tüfek sesleri kesilmeyince bizim ki söylenmiş:

“Ula atayuler atayuler, iki saat oldu bir karıyı vuramayuler.”

Muhalefet on yıldır atıyor ama bir türlü vuramıyor, şimdi belki vururum diyerekten “toplama kampı” diye tutturdu, o da tutmaz, çünkü kamp dediği aslında darbecilerin dinlenme kampı...

¥

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş...

Genelkurmay Başkanı’na Onbaşı demekle Kürtçülük reyonunda ne elde edeceğini doğrusu merak ettim. Onbaşı küçük görülüyorsa tutmaz...

Benim bildiğim Genelkurmay Başkanı onbaşı sözünden gocunmaz, aksine onurlanır. Askerlik mesleğinin as elemanı onbaşıdır, generallik üst rütbelisidir...

Ama BDP’nin derdi o değil...

Asker kızsın ki PKK dağa adam bulsun, değilse o dağ yakında kuruyacak.

BDP’nin son günlerdeki meclis çatısı altındaki hareketlerini izliyoruz, barış diyor hırçınlık ve de taşkınlık yapıyor, ipe sapa gelmez işler... Sözde bu tavırlarla Kürt halkını temsil edecek.

Es kaza bu kadro Kürtlerin başına gelse vay o Kürtlerin haline...

¥

Benim anlayamadığım, iktidarın tutuklularla ilgili son hamlesi... Tutuklu yakınlarının ölümü veya hasta olması halinde birkaç günlüğüne izin çıkarmaya soyunması neyi amaçlıyor?

Baykal, Haberal için istedi diye mi?

Son günlerin garipliklerine bir de bu izin işi eklendi. Daha doğrusu toplama ile salma işi çelişti. Sanki birileri setre arkası talimat verince dört parti bir araya geliyor.

Paşa paşa, tıpış tıpış geliyorlar...

Şike dediler geldiler, milletvekili maaşları dediler geldiler, şimdi de bir yandan toplama kampı benzetmesi, diğer yandan tutuklulara kolaylaştırma çalışmaları yine bir arada...

Konu Ceza İnfaz Yasası... Bu yasada hükümlülere izin var da tutuklulara yok...

Neden olmadığını da söyleyeyim.

Tutukluluğa tedbirdir deriz, yani olayın en sıcak ve en kızgın anları.

Düşünün ki ırz düşmanı ve de gaspçıyı içeri aldınız, üç gün sonra da yakınını görmek için salarsanız başınıza püsküllü bela almış olursunuz. Veya bir cinayet sonrası tutuklunun evine gönderilmesi bir başka sorunları takar peşine...

İsterseniz bir kenara not edin, bu yasa söylendiği şekli ile çıkarsa bilin ki, birçok nitelikli tutuklu sırf dışarıya çıkabilmek için yakınını öldürtmeyi bile göze alır...

Firar olayları da artar, güçlü olan kırar, zayıf olan cezasını çeker...

Hem bir tutuklunun iki üç gün dışarıda kalması ne demek?

Bu kişiyi o zaman zarfında kim kollayacak, kim tekrar sağ salim geri götürecek?

Hadi bu izin işi bir iki saatliğine olsa neyse, iki üç gün uzun ve de baş ağrıtacak bir zaman.

Yoksa diyorum... Cezaevlerinin yükü ağır geldi de, sayıyı azaltmak için yasal kılıf mı uyduruyorlar? Öyle ya, cezaevlerinin onca sorunu varken dün şike çetesi, bugün de neden Haberal?!.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi