M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Düşünce

Düşünce

Kur’an düşünceye büyük önem verir.
İbadetler içinde en önde gelen namaz hakkında ikiyüz civarına ayet varken, düşünce üzerine beş yüzün üzerinde ayetin olması bunu gösterir.
Elbette bu rakam farkı, namazın önemsiz olduğunu göstermez.
Ancak, namazı önemli kılan da, düşüncenin var olması değil mi?
Düşünen insan; ibadetten zevk alır, verim alır.
Okunan Kur’an da böyledir.
Kur’an okuyan, ayetleri düşünmeden okumuş olsa neyi anlayacak!?
Anlaşılmayan ayetleri okuduğunda nasıl yaşayacak?!
***
Kur’an’ın bir ismi de “Furkan”dır.
Yani, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayıran ölçek.
Bunu tefrik etmek, yine düşünmek ve anlamakla olur.
İnsan bir şeyi anlamalı ki, ayırma işini de yapabilsin!
“Zikir” de Kur’an’a verilen isimlerden biri.
Yani, tezekkür, hatırlama veya hatırlatma.
Kimler hatırlar veya hatırlatır?
Düşünenler ve anlayanlar kuşkusuz.
Kur’an kelimesi de böyle değil mi?
Yani, düşünmek ve anlamak için okunan kitap!
***
Nereden bakarsanız Allah’ın Kitabına, hep aynı kapıya çıkıyorsunuz.
Düşünme, tefekkür, tezekkür, anlama, kavrama, idrak etme, ders çıkarma, ibret alma…
Şimdi bütün bu gerçekler ortada iken, metnini alıp mana ve muhtevasına bakmamak, Kur’an’a hakaret olmaz mı?
Hele hele Kur’an’ı başkalarına sipariş verip okutmak hangi Müslümana yakışır?
Cenazesinin arkasından okuyacağı bir fatiha bir ıhlas kendisi için daha hayırlı olduğu halde, hafızları toplayıp parayla hatim indirmede hayır arayanın delili ne?
İnsan için en büyük ibret olan ölümde bile Kur’an’ı eline almayan, ayetlerle tanışmayan, vahiyle yüzleşmeyen insan, bunları öldükten sonra mı yapacak?
Ne hazindir ki, toplumumuzun ciddi sayılabilecek bir nüfusu, Kur’an’a anlaşılması gereken bir kitap gözüyle bakmamakta veya en azından anlamak için gayret göstermemektedir.
Sanki Kur’an, hafızların, hocaların, din görevlilerinin okuması, anlaması gereken bir kitap!
Allah’ın, “Ey insanlar… Ey Müslümanlar…” diye hitap ettiği kişiler, sanki hepimiz değiliz!
En tehlikeli anlayış da; “Bizim Kur’an okumamız doğru olmaz, çünkü biz alim değiliz, ayetlerden bir şey anlamayız” demektir.
***
Bilim, teknoloji ve iletişim çağında cin gibi her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan, menfaati için kılı kırk yaran, çalmadık kapı bırakmayan günümüz insanının bu trajikomik mazereti karşısında, acaba çöl bedevilerine hangi mazereti yakıştırmak gerekecek?!
Ki onlar, mazeret üretmeden dinledikleri, ezberledikleri ve anladıkları Kur’an sayesinde çöl bedeviliğinden kurtulup saadet asrının medeni insanları oldular.
Kur’an’ı anladılar, anlattılar, yaşadılar ve yaşattılar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi