M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Muhalefete Tarihi Çağrı

Muhalefete Tarihi Çağrı

Eskiden Milli Eğitim Bakanlığı’nın adı Maarif Vekaleti idi.

Hadi “Vekalet”i değiştirip “Bakanlık” yaptınız, çok önemli değil diyelim.

Ama şu “Maarif”ten ne sıkıntınız vardı da değiştirdiniz?

İşte görüyorsunuz; “Maarif”ten “Milli Eğitim”e dönünce ne hallere düştük!

Arasında ne fark var, diyeceksiniz.

Öyle büyük farklar var ki, saymak bu sütunun hacmini aşar.

***

Maarif; marifettir.

Marifet de, irfan’dan gelir.

Maarif’ten ayrıldık, marifet’i kaybettik.

Marifet’i kaybedince de, irfan’ımızı kaybettik.

İrfan dediğimiz şey neydi hatırlayalım:

“Anlayış, derinliğine biliş, hakikate vâkıf olma, içyüzüne varma, ilim ve zekâ ile hâsıl olan olgunluk, kültür ve medeniyet birikimi…”

Şimdi, Milli Eğitim’in tezgâhından geçen çocuklarımızın neden irfan yoksunu olduklarını daha iyi anlıyoruz değil mi?

Çocuklarımıza kuru bilgi yükleyen bir Milli Eğitim müfredatı.

Ve onları yarış atına çeviren sınav maratonları.

Okullar yetmedi, dershane kuyrukları…

Ne ahlakî ilkeler, ne de mânevî değerler umurumuzda!

Evrensel insan haklarının öğrenilip tatbikine bile razıyız.

Ama, yeni yetişen nesilde, bunları mumla arıyoruz dersek abartmış olmayız!

Çünkü yapılan eğitim değil, sadece öğretim.

O da, hayata yansımayan, sadece kitap ve defterlerde kalan bir öğretim!

***

Şimdi, 3x4 sistemiyle bunları düzeltme çabalarını görüyoruz.

Şüphesiz, şekli değişiklikler aksayan sisteme biraz işlerlik kazandıracaktır.

Hele, ortaokulların yeniden açılması, Milli Eğitim’in Maarif’e dönüşün bir parçası olacak.

Maarif’in aynı zamanda marifet demek olduğunu yukarıda söylemiştik.

Neydi “Marifet”?

Bilgiyle birlikte hüner, maharet, ustalık ve sanat demek.

Bunlar da, ortaokul çağlarında kazanılan melekelerdir.

Bu maharetleri, sadece el ve ayakla sınırlamak yanlış!

Çünkü, ses de dahil, vücudun tüm fonksiyonları her türlü kabiliyet veya beceriye açıktır.

Dolayısıyla, sanayicinin kalifiye elemandan çini ustasına, kündekârından ressamına, sağlıkçısından ziraatçısına, hattatından müzehhibine, dansçısından popçusuna, topçusundan ses sanatkârına, film artistinden tiyatrocusuna, mihraptaki imamından minaredeki müezzinine kadar çok geniş yelpazede ihtiyaç duyulan tüm iş, meslek ve sanat kolları için en ideal çağ, ortaokul çağıdır.

Bütün dünyada bu böyle.

Bakmayın siz CHP’nin buna karşı çıktığına!

Onların sıkıntısı, İmam Hatiplerin orta kısımlarının yeniden açılacak olmasıdır!

***

Bence CHP’lilerin sıkıntısı ancak şöyle giderilebilir:

Bütün okullara seçmeli ders olarak Kur’an-ı Kerim ve Meali, Hz.Peygamber’in Hayatı ve Sünneti, Arapça Yabancı dil dersi konsun.

Bunların yanında da, eğer talep olursa diğer din mensuplarının dini dersleri ve farklı yabancı dil dersleri seçmeli olarak konsun.

Bu kavga da burada bitsin!

Ancak, bütün dinlerin ortaklaşa öğretildiği ve genel ahlak kurallarının eğitildiği “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi” yine zorunlu ders olarak devam etmelidir.

Çünkü, adı üstünde bu bir genel kültür ve evrensel bilgi dersidir.

Diğerleri ise, sadece isteğe bağlı, dileyenlerin tercih edebileceği seçmeli derslerdir.

Bu seçmeli düzenleme, bir zamanlar CHP Genel Başkanlığı da yapan Bülent Ecevit’in de hayaliydi.

Ama, gerçekleştiremeden öldü gitti.

***

Şimdi, Ecevit’in durumuna düşmeden CHP ve MHP kurmayları için bu bir fırsattır.

Ey muhalefet partileri! Getirin bu teklifi TBMM gündemine.

Hem, Akparti’nin elinden önemli bir kozu almış, hem de milletin gönlünde taht kurmuş olun!

Ayrıca, ikide bir gündeme getirdiğiniz imam hatip sendromundan da kurtulun!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi