Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Buldunuz iki yaşlıyıNasıl iki yüzlülükse...

Buldunuz iki yaşlıyıNasıl iki yüzlülükse...

O gün askerin sırtını “darbe yapın” diye sıvazlayanlar, bugün darbe karşıtı kesildiler.

Hatta müdahil olmak için kuyruğa girdiler...

Daha dün, Alemdaroğlu namındaki kişinin başını çektiği kalabalığın ellerindeki pankartlarda “ordu göreve” diye yazmıyor muydu?

Seksen öncesi kara cübbeliler ne yapıyordu dersiniz?

CHP o yıllarda hangi frekansta çalıyordu?

Olayları merkezinden bilen birisiyim.

Savcılar arasında en genç olmam, bir de soruşturmayı çabuk yürüttüğüm için anarşik olaylara genelde ben giderdim. Ankara’nın mahallelerinde nice bıyığı yeni terleyen gençlerin cesetleri ile yüz yüze geldim.

1978-1980 yılına ait yüzlerce terör suçu soruşturmasının altında benim imzam var.

Evim polisler tarafından tarandı, hanımım komşu çocuğunun silahından çıkan kurşunlarla ağır şekilde yaralandı, kaç sefer çatışma arasında mahsur kaldım.

Bir yıl boyunca sabah adliye, öğleden sonra Hacettepe Hastanesi.

Gına geldi... Hastane sözcüğü bile beni bir hoş eder.

Bazen de o hastane solcu anarşistler tarafından işgal edilince içerideki hastama kolluk kuvvetlerinin yardımı ile ulaşabilirdim.

Zordu o günler...

Polis polisi vuruyordu. Öğretmen, polis iyice kamplaşmıştı... Vatandaş bir mahalleden diğerine anarşistlerden izinsiz zor giderdi. Biz de devletin savcısı ve hakimi olarak evlerimize giderken ya nasip çekiyorduk. Koruma ayrı bir sorundu.

Faili meçhul cinayetlerin dosyaları çuvallarla emniyetten geliyordu, biz de üst yazılarına bakarak iade etmekten başka çaremiz yoktu.

Gidenler gitti...

Bilerek veya bilmeyerek bir tarafta CHP, diğer taraftan MHP, olayları hem destekliyordu, hem de körüklüyordu.

Asker bana göre ikinci planda kalır. Olaylar öylesi bir noktaya geldi ki askerin yönetime el koymasından başka yol kalmamıştı. Kaldıysa hangisi olduğunu söylesinler.

İdam diye tutturanlar Balgat’ta taranan kahvede can veren çocukların ailelerine sorsunlar. Ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor...

“12 Eylül, İslamî kesime yol açtı” diyenler avuçlarını yalasınlar.

Hangi yol?..

Eylemlere katılmadıkları halde sırf inançları gereği nezarete alınanların edep yerlerine cop sokarak intikam aldıklarına şahit oldum.

Cumhuriyet kurulduğundan beri sistemin tek hedefi İslamiyet ve Müslüman halk değil midir? Bu gün de Suriye’de hedef Müslüman halktır.

Halkı ayaklandıranların derdi Eset değil, Ortadoğu’nun İsrail’e açılan önemli kapısı sayılan Suriye’nin ta kendisidir. Burasını hiç unutmayın... Suriye bölünerek, İran’ın İsrail’e giden yolları tıkanmak isteniyor...

Şimdi bazıları Anayasa’nın darbecileri yargılama ilgili ek 15. maddesine geçersiz diyorsa, o zaman anayasanın tümü de geçersizdir, sil baştan yapmamız gerekir.

Daha açıkçası sistem çöker.

“Darbeler insanlık suçudur zamanaşımına uğramaz” diyenler de var. İnsanlık suçu zamanaşımına uğramıyorsa işe Halaskar askerin işlediği cinayetlerden başlayacağız.

Sonra İstiklal Mahkemeleri.

Hiçbir günahı olmayan merhum Atıf Hoca...

Hatta o da kesmez, 1908’lerden itibaren çıkacağız yola... Hesaplaşmada Sultan Abdülhamit’in alaşağı edilmesi de var...

Müsebbipler bu tarihi hesaplaşmaya hazır mı, değil mi?..

Öyle müdahil olmakla, mağduriyet havalarına yatmakla sorumluluğu kimseler üzerinden atamaz. Unutmayalım, 12 Eylül’ün askeri kanadı varsa, siyasi kanadı da var.

O zamanlar kaplandınız, şimdi de erkekseniz çıkın ortaya.

Saklanmayın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi