Serdar Arseven

Serdar Arseven

Mehmet Özhaseki-Kemal Kılıçdaroğlu Mücadelesi (4)

Mehmet Özhaseki-Kemal Kılıçdaroğlu Mücadelesi (4)

Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında bana cevap yetiştirmeye çalışması siyasi geleceği açısından hiç de iyi olmadı.

Kemal Efendi; “Böyle yazıyor ama ben sahte belgeyle konuşmam!” diyor ya...

Nice sahte belge ortaya koyduk.

Ve dahi aynen “koymaya” devam!..

Önceki yazılarda belirttiğimiz üzere biz bir Genel Başkan için “yalancı” demekten imtina ediyoruz.

Amma velâkin “Yargı” bizim gibi düşünmüyor.

Mesele şu:

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki, Kılıçdaroğlu’na acayip bir lakap yerleştirmişti:

“Yalan makinesi!..”

Kılıçdaroğlu alınmış olacak ki, hakaret gerekçesiyle konuyu mahkemeye taşıdı?..

Sonuç; Atatürk’ün koltuğunda oturan bir Genel Başkan için son derece acıklı ve de şişman!..

Hal şu:

Kılıçdaroğlu; “Bana yalan makinesi diyor, oysa ben yalan makinesi değilim!” diyerek mahkemeye başvuruyor.

Yerel Mahkeme, “Ortaya konulan gerçekler ışığında değerlendirildiğinde, Özhaseki Haklıdır!.. Kemal Kılıçdaroğlu’na yalan makinesi denmesi hakaret değildir!” hükmüne varıyor.

Bundan çok daha elim ve de vahim olmak üzere üst mahkeme de kararı onaylıyor..,

Ortada bu doğrultuda yeni bir mahkeme kararı olduğuna göre ne yaşanmıştı gelin birlikte hatırlayalım.

Meselenin aslı da fesli de nedir?

Bakalım:

Efendim;

2010 yılı Aralık ayında TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerinde Kılıçdaroğlu, bütçe ile ilgili CHP’nin görüşlerini aktarmak yerine eline verilenlerden yola çıkarak, Kayseri’de bir rüşvet çetesi olduğundan bahseder. Bu çetenin başında da Başkan Özhaseki’nin olduğunu imâ eder...

Kılıçdaroğlu, “Rüşveti toplayan” Hacı Ali Hamurcu adlı zatın polise giderek olanı biteni anlattığını öne sürer.

Bu “yalan” demeyelim de, “doğru olmayan” bir iddiadır oysa.

Gerçekte bu şahıs polise kendisi gitmemiştir. Büyükşehir Belediyesi’nin şikâyeti üzerine polis tarafından saklandığı yerde kıskıvrak yakalanmıştır!..

Ortada ne bir samimi ikrar ne de vicdani bir mesuliyet duygusundan eser vardır.

Fakat her eline verileni almaya ve göstermeye teşne olan Kılıçdaroğlu öyleymiş gibi anlatmıştır!..

Kemal Efendi’nin yaptığına siz “yalancılık” deseniz de ben bunu demem.

“Kandırılmıştır, mandepsiye bastırılmıştır!” derim olsa olsa!..

Efendiiim...

Gelelim, bir sonraki fasla...

Kemal Efendi diyor ki:

“Rüşveti toplayan Hacı Ali Hamurcu adlı itirafçının 26 sayfalık ifadesi 16 sayfaya indirildi”.

Bu cümlenin neresinden tutarsın?

Hamurcu itirafçı değil zanlı!..

Ondan şikayetçi olan Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı...

Ortada da kaybolan bir ifade tutanağı filan da yok!..

Suç tamamıyla ortada ve “zanlı” hapiste!..

Kemal Efendi eline almış ya; işin aslını feslini araştırmaya gerek görmeksizin devam ediyor:

“Başkan Özhaseki’nin 10 milyonluk rüşvet senedini imzalamış olması yolsuzluğun en büyük kanıtıdır”.

¥

Amma dalga!..

Kemal Efendi bilmez mi ki; Büyükşehir Belediyeleri senetle iş görmez, göremez.

Varsın o bilmesin; Adli Tıp bilir ve senetteki imzanın da kaşenin de sahte olduğunu bir raporla tevsik eder!..

Ve de...

Kılıçdaroğlu “eline aldıkları”na itimatla sürdürdüğü iddialarına şu flaş cümle ile zirve yaptırır:

“Söyleyebilirler mi, bu değerli Hacı Ali Hamurcu nerededir?”

Hadi bakalım; “Rüşvet Zanlısı” oldu mu sana “değerli adam!..”

“Değerli adam” nerede mi?..

Nerede olacak, kodeste!..

Hem de, Sayın Özhaseki’nin şikayetinden dolayı kodeste!..

Öyle de...

“Ergenekon” organizasyonları müthiş.

Ergenekon, bu Hacı Ali Hamurcu’yu cezaevinden dışarı çıkartıyor abi ve mason büyük üstadına suikast yapmak üzere görevlendiriyor!..

Neyse ki, eylemi gerçekleştirmek üzereyken yakalanıyor da Kemal kılıçdaroğlu’nun “Değerli” dediği adam; “Kayseri” üzerinden büyük bir tartışmanın içine saplanmaktan kurtuluyor canım memleketim!..

¥

Bütün bu gelişmeler üzerine ne yapsın Kılıçdaroğlu: “Ben başka bir davadan açılmayan bir davadan söz ediyorum” diyerek yeni bir manevraya yöneliyor!..

Buyur burdan yak!..

¥

Ya ben hangi birinden bahsedeyim; neresinden tutsan dökülen bir “Genel Başkan” tablosu var ortada.

Bir de “Yalan Makinesi” lafını maalesef tescilleyen yeni bir mahkeme kararı!..

Kemal Efendi ne yapsın, debelenmeye devam...

Kılavuz kargalar da tam mesaide!..







Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi