Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yargıtay’a Güzel Başkan

Yargıtay’a Güzel Başkan

Okul yılları geliyor gözümün önüne, ne çabuk da geldi geçti...

Ben 1968 girişliyim, bir yıl kaybedince 1973’de Ali Alkan ile birlikte mezun olduk.

Devre arkadaşlarımızın bir kısmı halen görevde, bir kısmı emekli olmuş, diğer bir kısmı da ötelerde. Yargıtay’da emekliliğe hazırlanan Selamet İlday, o da bir öncesi Yargıtay Başkanı adayı idi.

Ölenlere rahmet, emekli olanlara sağlıklı ömürler diliyorum.

Peygamberimiz öyle buyurmuştu; hayat dediğin iç içe daireler halinde...

En son daire kabir kapısı...

Bizden birkaç devre önde olan Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak da emekli ordusuna iltihak etti. Ortak noktamız, orta gelirli ailenin çocukları olmamız..

1968’lerde bu çocuklar Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Anayasa mahkemesi Başkanı olacak denseydi kimseler inanmazdı, çünkü o zamanlar statükonun elinde ince eleyen rejim eleği vardı.

Elekten kaçabilirsen varsın, değilse elenirsin.

Yollar yokuş, dik, devletin hassas görevleri aslanın ağzında.

Eşinin veya kızının örtüsü yüzünden kıyıda köşede bekletilen hakim ve savcıları da gördü bu ülke... Hatta basın toplantısı yaparak iddianamesini ağız dolusu küfürlerle açıklayanlar da geldi geçti bu kubbeden. Yanlışa oynayanlar yanlışları ile göçüp gittiler...

Yargıtay’ın çiçeği burnunda yeni başkanı söylentilerden rahatsızlık duymuş olacak ki “Yargıtay’da hiç kimse belli bir grubun, belli bir düşüncenin ve belli bir inancın temsilcisi durumunda değildir. Yargıtay’daki bütün arkadaşlarımız hukukun ve hukukun üstünlüğünün temsilcisi durumundadırlar ve bu amaçla çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu şekildeki düşünceleri kınıyorum” şeklindeki cümlelerle vurgu yapmak gereğini duydu.

Doğru olanı bu değil mi?..

Hakim dönemin değil, hukukun adamıdır.

Alkan, hukukun üstünlüğüne inanan hukuk adamıdır, Yargıtay Başkanlığı koltuğunu en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorum.

Ne hikmetse, bu günlerde kim bir yere gelse cemaatçi oluyor, veya cemaatin adamı!

Kimler besteliyorsa bu tip şarkıları!..

Kötü şarkılar, güzel şarkılar değil...

Yargıtay’ın mevcuduna göre ilk turda 201 oy almak kolay bir iş değil. Alkan, meslektaşları arasında çokça sevilen bir kişidir. Sevgi onu o makama getirdi...

Yüklü ve de sorumlu bir makam... Dosyalar azaltılsa da arkası yağmur gibi geliyor.

Yağmuru en azından azaltmak lazım.

Siyasilere bırakılırsa onlar akşam sigara kutusunun üzerine yazarlar, ertesi sabah çöpe atarlar.

Yani unuturlar demek istiyorum...

Sorunlar pek çok... Aklıma gelen bir kaçını sıralarsak başta iletişim gelir.

Teknik artık çok ilerledi. Tebliğler, ve de çağrılar Internet üzerinden yapılsa hem zaman almaz, hem de kağıt kabarıklığı azalır.

Yargıtay Başkanı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dışındaki seçimler Yargıtay’dan kaldırılmalı. Dairlerde kıdemli kimse boşalan koltuğa gitsin otursun.

Seçim yasası öyle değil midir?

Bu tip bir uygulama işleri hızlandırır, üyelerin dosyaları daha dikkatli okumalarını sağlar.

Seçim hem meşgul ediyor, hem de guruplaşmalara neden oluyor...

İstinaf mahkemelerinin şu aşamada devreye girmesi Yargıtay’ın yükünü bir süre için hafifletebilir, gelecek için daha alt kademelerde yargı reformuna ihtiyaç var.

Bir başka sorun, kararları bozup geri gönderme yerine “karara bağlama” ilkesi getirilmeli. Çok zorunlu değilse, işi karara bağlamak daha pratik.

Bir dosya bazen iki üç sefer Yargıtay’a gidip geliyor.

Şimdi ki Yargıtay binası rahat çalışmaya müsait değil, bu ülkede oldum olası binasızlıktan çekeriz. Sanki çimento, demir kıtlığı var.

İnşallah yargı daha da güzel olacak...

Yeni simalar, yeni bakışlar, yenilikler... Yargıtay Başkanı kardeşim Ali Alkan’a, Allah kolaylık versin, candan kutlarım, yeni görevinde başarılar dilerim...





Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi