Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Depresyona yol açan yanlış düşünce biçimleri

Depresyona yol açan yanlış düşünce biçimleri

Barış bey, lise mezunu bir bankacıydı. 6 yıllık evliydi ve 2 yaşında bir kızı vardı. Eşini çok seviyordu. Geçen yıl babasını aniden kalp krizinden kaybetmişti. Barış bey babasına çok düşkündü, annesi zaten uzun yıllar önce ölmüştü.
Sık sık babasını rüyasında görüyor, her hafta babasının mezarını ziyaret ediyordu. Babasını rüyasında kötü görse hemen kaygılanıp, o gününü moralsiz geçiriyordu. Danışma seansında Barış bey sıkıntılarını şöyle dile getirdi; “Kıvanç hanım, hayattan bezmiş vaziyetdeyim. İçimde sürekli bir sıkıntı var. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. İşte de kendimi çalışmaya veremiyorum, dikkatsizce hatalar yapıyorum. Çocuğumu çok sevdiğim halde onun en küçük bir yaramazlığına tahammül edemiyorum, ona bağırıyorum. Sonra da iyi bir baba olmadığımı düşünüp daha fena sinirleniyorum. Çok uyusam da kendimi yorgun hissediyorum, sabahları güçlükle kalkıp işe gidiyorum. Yemek yemekten de zevk almaz oldum, son bir ayda 4 kilo verdim. Değersiz, işe yaramaz bir insan olduğumu düşünüyorum.”
Değerli okuyucularım, depresyondayken oldukça yanlı olan yorumlarımız, genellikle olumsuzdurlar. Yıllardır bana gelen vakalarda fark ettiğim şey, depresif insanların, kendileri ve çevreleri hakkında düşünürken, aynı türden hataları yapma eğiliminde olduklarıdır.
Depresyona yatkınlık oluşturan kişilik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
¥ Aşırı sorumluluk duygusu: Depresyon, aşırı sorumluluk duygusu taşıyan, aile ve arkadaş çevresinde herkesin yardımına koşmaya çalışan, her yükün altına giren kişiler depresyona daha yatkındır.
¥ Titizlik, mükemmelliyetçilik: Kılı kırk yaran, ince eleyip sık dokuyan, el attıkları işi kusursuz yapmaya çalışan insanlar daha sık depresyona girerler. Çünkü bu insanların kafası devamlı meşguldür. Sorumluluklarını daha iyi nasıl yerine getirebileceklerini hep düşünürler. Halbuki hayatta mükemmel diye bir şey yoktur. “Daha iyi, iyinin düşmanıdır” derler. Aşırı titiz ve mükemmelliyetçi insanlar kendilerine yüksek hedefler koyar, bunlara ulaşamayınca da hayal kırıklığına uğrarlar. Çok ayrıntıcı ve ince düşünceliler, aynı tutumu çevreden beklerler.
¥ Kendinden ve başkalarından çok şey beklemek: Bazı kişiler, bilhassa bazı bayanlar çevrelerinden aşırı sevgi beklerler. Kimi bayanların sevgi beklentileri o kadar yüksektir ki, hiçbir erkek bunu karşılayabilecek kapasiteye sahip değildir. Kimi kişiler de herkesin kendilerine duyarlı, ince davranmasını ister. Halbuki hayatta haksızlığa uğramak kaçınılmazdır. Kişinin kendinden her zaman yüksek başarı beklemesi de depresyon sebeplerinden biridir.
¥ Kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışmak: “İyilik yaparsanız depresyona girersiniz” demiyoruz. Hayır diyememek önemli bir depresyon nedenidir. Bazı kişiler hayır” diyemediklerinden, yapmaktan hoşlanmadıkları bir sürü işi yapmak zorunda kalırlar.
¥ Bağımlılık, onaylanma ihtiyacı: Hepimiz sevmek ve sevilmek isteriz. Ama bazı kişiler anneleri, arkadaşları olmadan hiçbir şey yapamazlar. Evde yalnız başına çay demleyip, kitap okuyamayan, bir yakınını yanında taşımadan ayakkabı giysi beğenemeyen insanlar az değildir. Bazı kişiler de her zaman birinin fiziksel varlığına ihtiyaç duymazlar. Ama yaptıkları her işin, başka kişilerce onaylanmasını, takdir edilmesini beklerler. Bağımlı kişiler için boşanma, annenin ölümü gibi olaylar onlar için faciadır.
¥ Kendine güvensizlik: Kendine güvensiz kişiler daima başarısızlıklarını görürler, geçmişte başardıkları şeyleri unuturlar. Bu kişiler genelde red edilme korkusuyla karşı cinsten uzak dururlar. Evli bile olsalar, terk edilme korkusunu içlerinden kolaylıkla atamazlar, gereksiz kıskançlıklara kapılırlar.
¥ Şüphecilik, insanlara güvensizlik: Eşi tarafından aldatılma ihtimalini kafasından çıkaramayan bir adam nasıl mutlu bir yuva kurabilir? Şüpheci insanlar daha çok depresyona girerler.
¥ Ya hep ya da hiç biçiminde düşünme: Tipik zihin yapısı şu şekildedir; “Bir işi ya mükemmel tamamla veya o işe hiç başlama.” Kimi kişiler, yaptıkları ibadetin mükemmel olmasını o kadar çok isterler ki, sonunda ibadetten kopma noktasına gelirler.
¥ Kişiselleştirme: Bir çalışan, iş yerindeki gerginliklerden kaynaklanan sert uslubu, “Beni burada istemiyorlar, işi bırakmam için rahatsız ediyorlar” diye düşünebilir. Kişi, hiç alakasının olmadığı olayları, tamamen şahsıyla ilgiliymiş gibi değerlendirir ve bu olayların olumsuz sonuçlarından kendini sorumlu tutar.
¥ Seçici odaklanma: Kişi, olayların yalnızca olumsuz sonuçlarına odaklanır. Titiz bir erkek, hanımının iyi huylu sevgi dolu olduğunu görmez, ütüsü bozuk pantolonlardan yakınır. Bardağın hep boş tarafını gören biri mutlu olamaz.
Değerli okuyucularım, bazı kişilerden duyarız; “Ben inançlı insanım, nasıl depresyona girerim?” derler. Halbuki herkes depresyona girer, ama imanlı insan daha çabuk/kolay depresyondan çıkar. İbadet aynı zamanda iyi bir rehabilitasyon gibidir.
Huzurlu sağlıklı günler duasıyla Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi