Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdir yetkisi!..

Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdir yetkisi!..

“Erbakan Hoca ev hapsinde!..”
Garip değil mi:
“Yolsuzluklar” düzeninde…
“Usulsüzlükten” dolayı ev hapsi çekmekte olan bir Başbakan…
Tabii anlamadığımız işler!..
Aynı fiilden başı belaya giren CHP için; Anayasa Mahkemesi’nin suç duyurusu şart koşuluyor…
Refah’ın dâvâsında ise;
Anayasa Mahkemesi bir güzel by-pass ediliyor…
Başsavcı…
O zamanın ki Vural Savaş denilen zât;
Doğrudan suç duyurusunda bulunuyor…
Ağır ceza mahkemesi de;
Hınca hınç faturalarla dolu 373 çuvaldan bir tekinin dahi ağzını açmaya ihtiyaç hissetmeksizin…
DSP’li Maliye yönetimi tarafından hazırlanmış bir raporu yeterli görmek suretiyle…
Cezayı kesiyor!..
Hayır…
Mehmet Moğultay’ın “Ne yani” ile başlayan cümlesinde “Sol kayırmacılığı” varsa da…
CHP’ye özel torpil yapıldığını filan iddia ediyor değiliz!..
Lâkin;
Nasıl oluyor da oluyor;
CHP’nin Kanaltürk’e yaptığı ödemeyi, taaa 2 yıl sonra faturalandırmasında herhangi bir “hukuksuzluk” bulmuyor mekanizma!..
Merak ediyorum işte!..
Yani;
Anlamadığımız mevzular;
Vergi Usul Kanunu’nun 231. maddesi mi ne…
Malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmeyen faturaları “yok hükmünde” sayıyormuş!..

CHP’nin faturaları bu kanuni sınırı, 100’e, hatta daha fazlasına katlayınca bir hukuksuzluk olmuyor da…
Refah’ın zamanında düzenlenmiş 373 çuval dolusu kapı gibi faturaları,
Nasıl oluyor da adamdan sayılmıyor?..
Dedik ya;
Anlamadığımız işler!..
Efendim;
Ne olmuşsa olmuş…
Hiçbir şey için geç değil…
Ben; ülkenin her karışına silinmez imzasını atmış bulunan ve bilhassa da kısacık koalisyon döneminde, D-8 gibi muhteşem bir projenin mimarlığını üstlenmiş olan Erbakan Hoca’nın “eve hapsedilmesini” kabullenemiyorum!..
Hani, kendisinin elinden tutup bir yerlere getirdiği zatlar var!..
Ne bileyim;
Kaynağını temin ettiği medya organları, kurduğu sivil toplum örgütleri…
Ve kıyıdan köşeden, bucaktan köyden toplayıp “adam” sınıfına soktukları filan…
Bakıyoruz da;
çoğunun umurunda değil, Erbakan gibi değeri her geçen gün biraz daha iyi anlaşılan bir Büyük Devlet Adamı’nın “ev hapsi” çekiyor olması!..
Ya…
CHP’nin “usulsüzlük” sürecinde yaşananlara bir bakar da, kahrolur insan!..
Bu partiye destek verenlerin; kendilerine en az on puan oy kaybettiren önder Sav’a sahip çıkışlarına bakar da…
Utanır, filan!..
Neyse…
Para, kişiyle idealleri arasına giriyor…
İdealleri bitiriyor…
Kaybedecekler arttıkça; insanlık azalıyor!..
Neyse…
Dileyelim ki;
Türkiye için yüz karası olan uygulama bir şekilde sona ersin…
Evet, bir şekilde…
Galiba…
Bunun bir tek yolu var…
Evet;
Bir tek yolu!...
Sayın Gül…
Cumhurbaşkanımız, Anayasa’nın 104. maddesindeki “takdir hakkını” kullanırsa…
Bu “sıkıntı” sona erer!..
Malûm;
Sayın Cumhurbaşkanı, bir zamanlar Refah’ın Genel Başkan Yardımcısıydı…
Erbakan Hoca’ya yöneltilen suçlamayla o da karşı karşıya kalmıştı…
Ve bu suçlamanın “hukuki” değil de “siyasi” olduğunu, katıldığı canlı yayınlarda dile getirmişti…
Madem ki öyledir…
Sayın Cumhurbaşkanımız; hakimlerin, savcıların kışlalara çağrılıp komutla ayağa kaldırıldığı “brifingli yargı” döneminde açılan bu davadan çıkan mahkumiyet kararlarının “hukuki” olmadığına inanmaktadır…
Atacağı bir adımla, ortadaki adaletsizliği “hafifletmesi” beklenir!..
Sayın Gül’ün;
Erbakan Hoca gibi “haklılığına” inandığı, “saygı” ve “sevgi” duyduğu bir Devlet Adamı’nın “ev hapsine” son vermemesi gibi bir ihtimali aklıma getirmek bile istemiyorum…
Ha bu arada;
Bir hatıra…
Büyük Dâvâ adamı Burhanettin Kayhan Ağabey’i defnedeli kısa bir süre olmuş…
Sayın Gül’le dertleşiyoruz…
Diyor ki bana;
“Son derece hayırlı işlere imza atmış, mübarek bir Ağabeyimizdi; Allah mekânını cennet eylesin…”
Bunları söyledikten sonra gözlerini bir noktaya dikiyor…
Ağzından dökülen cümleleri hatırlıyorum:
“Makam, mevki hepsi boş!..
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ…
İnşallah…
Hoş sadâ bırakarak gidenlerden oluruz…”

Amin!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi