Kemal Derviş ve stratejisiz yazılar

Kemal Derviş ve stratejisiz yazılar

Birleşmiş milletler kalkınma programı başkanlığı yapan Kemal Derviş’in sol bir parti kurma amacıyla Türkiye’ye döneceği duyulunca eleştiri sağanağı da başladı. CHP medyasının eleştirilerini anlamak mümkün. Yeni bir sol parti, CHP’nin kolunun kanadının kırılması demek. Asıl şaşırtıcı olan AKP’ye yakın çevrelerin aynı tepkileri vermesi.

Eleştirilerin nirengi noktasını Derviş’in ABD’ye yakınlığı oluşturuyor. Bir çok yazar Derviş’in başbakan olması halinde Türkiye’nin ABD’nin sömürgesi olacağını iddia edecek kadar uçuk görüşler ileri sürüyor. Gerekçe Derviş’in uzun yıllar ABD’de ikamet etmesi, birleşmiş milletlerde çalışması ve klasik sol geleneğe aykırı görüşler taşıması..

Bence Derviş, özellikle CHP geleneğine aykırı görüşler taşıması yüzünden her türlü ilgiyi hak ediyor. Bugün yaşadığımız sıkıntıların, derinleşen krizlerin arkasında CHP geleneği yok mudur? Türkiye’de toplumsal eğilimleri okuyan, dünyadaki dengeleri ve trendleri takip eden gelişimci, değişimci bir sol siyaset olsaydı bugün bu sıkıntıların hiç biri olmayacaktı. CHP mevcut geleneği, taşlaşmış, kabuk bağlamış yapısıyla milletin ayaklarına vurulmuş bir pranga gibi duruyor. Milletin gücü, onca gayret ve himmete rağmen bu bukağıyı kırmaya yetmiyor.

Kimse eline davul zurna alıp Derviş’i desteklesin demiyorum. Ama merkez sağın Derviş’ten rahatsız olması, daha Derviş harekete geçmeden sadece CHP’ye yarayan argümanlarla bir muhalefet oluşturması en hafif tabirle stratejisizlik ve ‘biz CHP’den memnunuz’ demektir. Derviş, AKP’ye zarar veremez. Hitap ettiği toplumsal tabanın AKP’nin hitap ettiği tabanla hiçbir alakası yoktur. Hal böyleyken CHP’den daha keskin, daha sert ifadelere Derviş muhalifliği yapmak akıl karı değildir.

CHP’nin bugünkü hali ve kadrosuyla toplum nezdinde karşılığı olan siyasetler üretmesi mümkün görünmüyor. CHP geleneği, farklı açılımlar yapmak isteyen siyasetçileri ya kısa bir süre içinde kendine benzetiyor, ya da dışına atarak etkisiz hale getiriyor. Yani CHP’nin yakın bir gelecekte değişeceğine dair herhangi bir umut söz konusu değil. O halde yapılması gereken CHP dışında yeni bir sol yapılanmanın vücut bulması, Türkiye’nin çürümüş, kokuşmuş, zamanın dışında kalmış CHP zihniyetinden kurtulmasıdır. Derviş bunu yapabilecekse buna engel olmak yerine en azından hamuş olmak, sükut etmek gerekir. Derviş’in başarılı olması sadece sol siyasetlerin önünü açmaz, AKP ve merkez sağında önünü açar. Türkiye’yi yönetilemez hale getiren CHP zihniyetinden kurtararak, yönetilebilir bir ülke haline getirir. Bundan rahatsız olmak niye?

Kemal Derviş’in Türkiye’yi ABD sömürgesi yapacağı iddiası ise tartışmayı hak etmeyecek kadar gayri ciddi bir iddiadır. Devlet bir kurumlar, yasalar bütünüdür. Herkesin ve her kurumun sınırları bellidir. TSK ve Yargı erki hariç Türkiye’de her kurum denetlenmektedir. Kaldı ki, sol’un başında kim bulunursa bulunsun yakın vadede iktidar olma şansı da yoktur. Derviş’in en büyük başarısı CHP dışında yenilikçi, milletle barışık, temel hak ve özgürlüklere saygılı bir sol hareketi başlatmak ve CHP’yi zayıflatarak millete musallat olmaktan kurtarmak olur. Buna da evet dememek için ahmak olmak gerekir.

Derviş’i birkaç defa TV programlarında dikkatle izledim. Ekonomiye, rakamlara hakim bir bürokrat. Dünya solunu iyi biliyor. Bireysel özgürlüklerden yana. Kavgacı değil, uzlaşmacı bir siyaset biçimini savunuyor. Kullandığı politik dil toplumu barıştırmaya çok müsait. Kışkırtmıyor, tahrik etmiyor, ikna edici bir üslupla düşüncelerini savunuyor. Böyle bir sol AKP için de, Türkiye için de şans olur. Onun için, CHP’nin betonlaşmış, çağdışı geleneğini kırma iddiası taşıyan Derviş’in peşinen mahkum edilmesini doğru bulmuyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi