Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Yeni bir model: Çamlıca Külliyesi

Yeni bir model: Çamlıca Külliyesi

Çamlıca Camii yavaş yavaş zihnimizde şekil ve suret kazanmaya başladı. Nitekim bir gazetenin verdiği bilgiye göre cami, Mimar Sinan Camii’nin üç katı genişlikte olacak, cemaat kapasitesi de 30 bini bulacakmış. Gene bu arada 57 dekarlık alanın (camiye ait geniş çevre) ortasında yerleştirilecek olan Çamlıca Camii’nin bizzat kendisi 15 dekarlık bir alan üzerinde yükselecekmiş!..


İnşaatı tamamlandığı takdirde de caminin yanı sıra birtakım derslikler, konferans salonu, toplantı salonları, yemekhane, gasıl-hane, tuvaletler, çeşitli sergi salonları vs. bulunacakmış. Tabii bunun yanı sıra çevrede yeşil alanlar da eksik olmayacakmış. Size ilave bir bilgi daha: Çamlıca Camii’nin yapımını da Mimar Sinan Camii’ne öncülük eden “İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmetleri Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği” üstlenecekmiş!.. Nitekim cami için proje yarışması açan ve bunu gazetelerde çeyrek sayfalık ilânlarla duyuran da aynı dernek!.. Dolayısıyla böyle önemli bir hizmete ön ayak olan zevatı yakından tanımamız, onlara buradan hasseten teşekkür etmemiz gerekiyor.


Sağ olsunlar var olsunlar!.. Ön ayak oldukları himet ne kadar mühim olursa olsun, gene de kendi tasavvurlarının ötesinde bir iştir bu. Daha doğrusu da Türkiye’nin yeni yüzyılının basubadel mevti gibi, yepyeni bir diriliş sembolüdür. Türkiye’nin büyüyen şuurunun timsali mesabesinde bir gösterge değeri taşıyacak bu eser inşaallah!..


İlgili camiin henüz proje safhasında bulunduğu için, vaktin darlığını da nazarı itibara olarak hem dernek yöneticilerine, hem proje çizimi için çalışan mimarlarımıza sırf düşünceleri noktasında bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Burada söyleyeceklerim aynı zamanda Diyanet yetkilileri ile YÖK ile İlâhiyat yönetimleri için de geçerli.


Dernek yöneticilerinden alınan ve basına yansıyan bilgilere bakılırsa, Çamlıca Camii’nin ibadethane özelliğinin yanı sıra, sosyal bir mekân olarak da düşünüldüğü anlaşılıyor. Toplantı ve sergi salonları, önemli yemek (iftar) programları için geniş salonlar bunun bir işareti.


Kuşkusuz bunların hepsi güzel ve ihtiyaçlarımız cümlesinden!.. Fakat dikkat ederseniz burdan, tarihi geleneğimizde olduğu gibi, caminin “külliye” olarak tasavvur edilmediği ortaya çıkmaktadır. Etrafı cıvıl cıvıl insan kaynayan bir mekân!.. Fakat gene de bir külliye değil bu!.. Nitekim son 20-30 yıldır yapılan camiler için otoparklar, alt katlarda süper-market bölümleri, çevrede az çok yeşil alan ve icabında konferans salonları hep düşünülüyor. Bir de zaman zaman camilerin alt bölümlerinin Kur’an Kursları’na tahsis edildiği görülmektedir ki, en isabeti uygulamalardan biri bu olmaktadır.


Fakat bize göre bunların hiç biri yeterli değil. Dolayısıyla belki her cami için olmayabilir, ancak Çamlıca Camii gibi iddialı yapıların mutlaka külliye fikri ile birlikte doğması, ana cami yapısının yanında, ilim ve kültür merkezleri ile de eşleştirilerek tecessüm ettirilmeleri gerekir. Bu açıdan Fatih ve Süleymaniye camileri yapılırken, onu tasavvur eden Sultanların, mimarlara ne istediklerini iyi ifade ettikleri anlaşılıyor. İlim ile (medrese) camiyi bir arada mütâlaae etmek, yani cami ile üniversiteyi aynı konsep içinde düşünmek gibi!..


İşte biz de Çamlıca Camii projeleri çizilirken, asıl bu hususun ihmal edildiği sonucuna ulaşıyoruz. Kuşkusuz böyle bir yola başvurmak, bunun için bir çıkış yolu üretmek, Türkiye Müslümanlığı açısından büyük bir tecdid, rönesans teşkil edebilecektir. Elbette bunun farklı kurumların irade ve temayüllerinin bir noktada tevhidi ile yakın bir alâkası vardır. Milli Eğitim gibi, YÖK veya üniversite gibi!.. Belki bir noktada Diyanet de buna dahildir. Fakat Diyanet’ten bazı yetkililerle görüştüğümde, onların bu gelişmeleri uzaktan takip ettiğini, yani heyet içinde bulunmadıkları bilgisini edindim. Bizim kanaatimiz, Kocatepe tecrübesine vâkıf kurumun, Çamlıca Camii için söyleyebileceği çok şeyler bulunduğu hususudur.


Dolayısıyla asıl söyleyeceklerime şimdi gelebiliyorum:


Çamlıca Camii ibadethane özelliğinin yanı sıra bir yandan bir ilim merkezi, öbür yandan da İslâm Dünyası ile ilişkilerimizi kuran ve geliştiren kurumların merkezi gibi bir hüviyet arz etmelidir. Meselâ İslâm Konferansı Teşkilâtı’nın önemli seksiyonları, bu cami külliyesi ile bir arada düşünülebilir. Bu babda, kuruculuğunu Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yaptığı IRCICA adlı kuruluşun mekânı da bu külliyeye nakil olunmalıdır. İşte bu tür kurum ve kuruluşların bir araya getirilmesi ile Çamlıca Külliyesi, İslâm Dünyası’nın nabzının attığı önemli merkezlerden biri haline getirilebilir.


Fakat Külliye’nin ilim tarafı bundan daha önemli görünüyor bize. Meselâ Diyanet’in Haseki Eğitim Merkezi behemehal buraya nakledilmelidir. Bundan ayrı olarak yüksek seviyeli bir Anadolu İmam Hatip Lisesi normal İlâhiyat Fakültelerinden biri, daha yeni yeni kurumlaşmasını tamamlayan ve ileride büyük hizmetler vereceğinden emin olduğumuz Uluslararası İlâhiyat Fakültesi de aynı külliye ile bir arada düşünülmez mi? sonra meselâ İslâm Ansiklopedisi’nin alt yapısını teşkil eden ve İslâmi ilimler noktasında önemli bir merkez rolü oynayan İSAM (Kütüphanesi ile birlikte) da buraya yakışmaz mı.


İşte böyle düşünüldüğü takdirde Çamlıca Camii, kendine yakışan bir külliye fikri ile birlikte doğar. Daha doğrusu da yepyeni bir model olarak vücut bulur. İlgili heyetten hasseten ricamız budur. Kuşkusuz projenin böyle külliye fikri ile de doğmadığı ortada. Fakat bu imkanın iyi kullanılması da o kadar lüzumlu!..


Eğer istikbale dönük nâzım bir plan fikrinden uzak çalışırsak, ileride ek ve ilâve yapılarla o büyük alan karmaşık bir manzaraya dönüşebilir. Bizim kanaatimiz proje süresinin biraz daha uzatılması ve bu fikrin masaya yatırılmasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Türünay Arşivi