LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Paracı sağlık değil, halkçı sağlık iste!

Paracı sağlık değil, halkçı sağlık iste!

-Lütfü Bey; devlet hastanelerinde çalışan doktorların özel muayenehanesinin olmasını engelleyen “tam gün yasası” diye bilinen Kanun Hükmündeki Kararname, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dava sonucu iptal edildi. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

- “Tam gün yasası” doktorlara “ya devlet hastanelerinde çalışın ya da özel muayenehanelerinizde çalışın; bu konuda tercih yapın” demekteydi. Doktorların günün bir bölümünde çalıştıkları devlet hastanelerini, özel muayenehanelerine hasta kazanmanın aracı olarak kullanmasını engellemekteydi. “Tam gün yasası” özel muayenehaneleri olan doktorların aleyhine, ancak halkın lehineydi. Ne yazık ki adı Halk Partisi olan bu parti, halkın çıkarına olanı iptal ettirdi. Yahu bu Halk Partisi, halkın çıkarına olan hiçbir şeyi desteklemeyecek mi? Yarın üniversite harçları kaldırıldığında, onun da iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidecek mi? Bu Halk Partisi parasız sağlık istemediği gibi parasız eğitim de istemeyecek mi? Bir de bu Halk Partisi’ne “solcu” deniyor; ama solcu bir partinin sağlık hizmetlerinin parasız olmasını savunması gerekmez mi? Nitekim dünyada gerçek anlamdaki solcu parti ve liderlerin yönettikleri ülkelerde sağlık hizmetleri parasızdır. Örneğin Castro’nun Küba’sında sağlık hizmetleri parasızdır. Mao’nun Çin’inde de, Lenin’in Sovyet Rusya’sında da sağlık hizmetleri parasızdı. Bu ülkelerde sağlığın ticaretleştirilmesi, sağlığın paraya dönüştürülmesi yasaktı. Dünyada sosyalist partiler başta olmak üzere “solcu” denilen partiler için esas olan parasız sağlık hizmetidir. Eğer CHP “solcu” olsa, onun için de parasız sağlık hizmetinin esas olması gerekir. CHP’nin sağlığı ticaretleştiren, hastayı müşteri gibi gören, parası olana sağlık hizmeti veren, parası olmayana “paran yoksa öl” diyen kapitalist zihniyete karşı çıkması gerekir. Sonuçta özel muayenehaneler de parası olana sağlık hizmeti verilen yerlerdir. Özel muayenehaneler de sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesidir. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesini savunmak ise, hastayı para kazanılacak bir müşteri gibi gören paracı sağlık istemektir! Paracı sağlık istemek ise, halkçı sağlık istememektir! Adı Halk Partisi olan, amblemindeki 6 Ok’undan biri halkçılık olan bir parti için bu ne büyük çelişkidir?


HÜKÜMETİ DE CEMAATİ DE ELEŞTİRDİM,


AMA HAPİSTE DEĞİLİM!


-Askeri darbeye teşebbüs etmek suçlamasıyla açılan Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yargılananların taraftarları, “Ergenekon davası nedeniyle hapiste olan yazarlar AKP Hükümeti’ni, Gülen Cemaati’ni eleştirdikleri için, subaylar ise ABD’ye karşı oldukları için hapisteler” şeklindeki bir görüşü yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


-Hükümeti, cemaati eleştirenler hapse atılacak olsa, en başta benim hapse atılmam gerekir. Hükümetin de cemaatin de eleştirilmesi gereken her şeyini eleştirmişimdir. ABD emperyalizmine karşı verdiğim mücadeleyi ise dünya alem bilir. Hadi beni geçelim. Hükümeti, cemaati çok ağır eleştirdikleri halde hapse atılmayan yazarlara gelelim. Emin Çölaşan’dan Nihat Genç’e, Bekir Coşkun’dan Yılmaz Özdil’e, Melih Aşık’tan Mustafa Mutlu’ya kadar birçok yazar AKP Hükümeti’ni de, Gülen Cemaati’ni de çok ağır eleştiriyor. Peki onlar neden Ergenekon davasına dahil edilip hapse atılmıyor? “Ergenekon davası nedeniyle hapiste olan yazarlar AKP Hükümeti’ni, Gülen Cemaati’ni eleştirdikleri için hapisteler” diyenler, demek ki adlarını sıraladığım bu yazarları yazardan saymıyor! Hadi bunu da geçelim. Şu “Ergenekon, Balyoz davası nedeniyle hapiste olan subaylar ABD’ye karşı oldukları için hapisteler” iddiasına gelelim. Hapisteki subayların en üst rütbeli olanı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ değil mi? Ama unutulmasın ki İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanı olur olmaz yaptığı ilk konuşmada, “ABD ile Türkiye’nin mükemmel askeri işbirliğini koruyup kollamak başlıca görevimdir” demişti. Hapisteki diğer subaylar da tıpkı onun gibi ABD’ye, NATO’ya bağlılıkları bilinen subaylar değiller mi? Bu subayların görevde oldukları zamanlarda ABD’ye, NATO’ya karşı çıktıklarını hiç görüp işittik mi? Öyleyse “Ergenekon; Balyoz davası nedeniyle hapiste olan yazarlar AKP Hükümeti’ni, Gülen Cemaati’ni eleştirdikleri için, subaylar ise ABD’ye karşı oldukları için hapisteler” şeklindeki görüş hiç inandırıcı olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi