Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

CHP ve BDP kavgası üzerinden PKK propagandası

CHP ve BDP kavgası üzerinden PKK propagandası

Operasyonlarda ağır darbeler alan ve çok ciddi bir güç kaybına uğrayan PKK terör örgütünün, bildik eylemlerinin dışına çıkarak, ilk defa bir milletvekilini kaçırması, doğrusu şaşkınlığa sebep oldu.

Gündemi değiştiren bu eylem, hiç şüphesiz millet iradesine ve parlamentoya yapılmıştır. PKK ve güdümündeki BDP; CHP’nin Tunceli’de Alevi ve Kürt seçmen kitlesine yönelmesinden rahatsızlık duymaktadır. CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılmasının sebepleri araştırılırken elde edilen bilgiler, bu eylemin CHP ile BDP arasında bölgede siyasi güç olma kavgasından kaynaklandığını göstermektedir.
Tunceli’deki iki milletvekilliği için yürütülen seçim kampanyaları sırasında, CHP ile BDP karşı karşıya gelmişti. Hatta kaçırılan CHP vekili Hüseyin Aygün, seçim kampanyası sırasındaki konuşmalarında “Seçim kampanyamızı PKK baskısı ve tehditleri altında yürütüyoruz” diyerek yakınmış ve halka şikâyette bulunmuştu. Kürt sorunu çerçevesinde yaptığı değerlendirmelerde “Kan dökerek barış olmaz. PKK önce silahı bırakmalı” sözleri ile terör örgütünü kızdırmıştı.
Kaçırma eylemi irdelendiğinde; bu eylemiyle PKK’nın, propaganda hedefine ulaşmış olduğu görülmektedir. Çünkü bu eylemde, kaçırılan kişinin Ana Muhalefet partisi CHP’nin milletvekili olması, Kürt ve alevi olması bakımından, uluslararası kamuoyunda tartışılmasına sebep olduğu gibi PKK, büyük bir propaganda şansını yakalamış oldu.
Operasyonlarda ağır darbe almış olmasına rağmen PKK, “ben varım ve eylemlerimi sürdürüyorum, sürdüreceğim”, ayrıca “operasyonlar devam ederse saldırı ve kaçırma eylemleri sürecek. Her an ve her yerde eylem yapacak güçteyim” imasında bulundu.
Öte yandan bu eylemle PKK, “PKK’yı muhatap almadan Kürt sorunu çözülmez, çözemezsiniz” mesajını vererek oyun dışında kalmak istemediğini göstermiş oldu.
Peki ama neden Hüseyin Aygün?.
Alevi ve Kürt seçmen kitlesine yönelik mesajlar vermesi ve PKK’ya rağmen Tunceli’de iki milletvekilliğini CHP’ye kazandırmış olması nedeniyle PKK zaten Hüseyin Aygün’ü susturmak istiyordu. Aygün; “Kürt sorununa barışçıl çözüm” önerileriyle Tunceli’de etkili olduğu gibi PKK ve onun siyasi uzantısı BDP’nin Kürtleri temsil etmediğini iddia ediyordu. (Bu kaçırma olayından sonra aynı iddiaları sürdürür mü? zaman içinde göreceğiz).
Bunların dışında hem kaçırılma şekli, hem de sonrasında, PKK tarafından “Hukuki sorgulama tamamlandığında serbest bırakılacak” şeklindeki açıklamaları ile bir devlet yapılanmasının varlığına işaret edilmiş olması gerçekten düşündürücüdür.
Şu küstahlığa bakın; dokunulmazlığı nedeniyle devlet kurumlarının hukuk çerçevesinde dahi alıkoyamadığı bir vekili PKK alıp dağa çıkarıyor ve de sorguluyor...
Bunları yazmak bana acı veriyor ancak maalesef bunlar ülkemin gerçekleri.
Gelelim BDP’ye...
Kaçırılma olayının perde arkasında CHP ile BDP arasındaki o yarış ve sonrasındaki o kavga olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Tunceli’de iki milletvekilliğini CHP’ye kaptıran BDP yönetimi, PKK tarafından beceriksizlikle suçlanıp ağır bir dille hem eleştirilmiş hem de uyarılmıştı. Kaçırılma olayından hemen sonra “Bize düşen bir görev olursa hazırız” diyen BDP, Hüseyin Aygün’ün kaçırılması üzerine CHP’li vekillerin “Neler yapılabilir, elinizden ne gelir” soruları karşısında ise “kem küm” oldu. Onlar itiraf etmeseler de herkes biliyor ki; ayaklarındaki PKK prangaları takılı iken yapabilecekleri hiçbir şey de yoktur...
Eğer aksini iddia edecek olurlarsa; TSK’nın PKK terör örgütüne yönelik operasyonları engellemek amacıyla PKK’nın talimatlarına uyarak, “canlı kalkan” olmak için dağlara tırmandıkları gibi, şimdi de emrinde oldukları örgütün elinden Hüseyin Aygün başta olmak üzere tüm kaçırılanları kurtarmak üzere dağlara tırmansınlar da görelim.
Bu eylemin, kirli ve çirkin bir eylem olduğunu söyleyip PKK’yı kınayan bir açıklama yayınlasın ki, biz de yazdıklarımızdan dolayı ve de onlara “güdümlü vekiller” dediğimiz için özür dileyelim.
Velhasıl kelam bu kaçırma olayı “CHP ile BDP arasında Tunceli ile ilgili kavganın sonucudur”. Sayın Hüseyin Aygün’ün kısa zaman içinde serbest kalacağı inancındayım. Çünkü PKK bu eylemle istediğini almış ve hedefine ulaşmıştır.
CHP, PKK’NIN PROPAGANDASINA
ÇANAK TUTUYOR
CHP, “Kürt sorununu AK Parti çözmesin, çözerse biz biteriz” korkusu ile, hükümetin PKK ve Kürt sorununa çözüm bulmak amacıyla başlattığı hiçbir girişim ve açılıma destek vermedi. Şayet destek verseydi, bugün gelinen nokta burası olmazdı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Biz nerede yanlış yaptık” sorusuna cevap arayacağına; yine her zamanki tarzı ile hükümete ve Başbakan Erdoğan’a yüklendi. Bu yanlış politikaları yüzünden halkın desteğini alamayan CHP, son zamanlarda bölücü terör örgütü PKK’nın propagandalarına çanak tutan bir yanlışın içine düşmüştür.
Unutulmasın ki, hukukun üstünlüğünü temel esas kabul eden ülke yönetimlerinde iktidar kadar muhalefet de sorumludur. CHP bu gerçeği hatırlamalı ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmelidir.
Bölücü örgütün en büyük hedefinin propaganda olduğu unutulmamalı. TBMM’nin CHP tarafından olağanüstü toplantıya çağrılması yanlış olmasının yanı sıra PKK’nın “Gündemi biz tayin ederiz” iddiasına destek vermek olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Sorunların çözümsüzlüğü sadece iktidara değil, ülkeye, millete ve de muhalefete de ağır kayıplar ve zararlar vermektedir.
CHP yanlış politikalarında ısrarcı olmamalı. Yanlışları kabullenip doğruya yönelmek de bir erdemdir. Ülkemiz çok ciddi bir süreçten geçmektedir ve iktidarın, muhalefetin desteği ile daha başarılı olacağı gerçeğinden hareketle, hakaretler ve suçlamalar yerine devlet adamlığı anlayışı içinde bir uzlaşma ve işbirliği kültürü geliştirilmeli ve sorunlara çözüm üretilmelidir.
Milletimizin beklentisi de budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi