Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Bayram değil seyran değil, BDP PKK’yı niye öptü?

Bayram değil seyran değil, BDP PKK’yı niye öptü?

Kamuoyu BDP’li milletvekilleriyle PKK’lı teröristlerin kucaklaşmasını niye yadırgadı anlayamıyorum. Ya hu bu neden sürpriz bir şey gibi algılanıyor? Adamlar zaten her daim kucak kucağa!


Neyse... Konumuz bu değil! Biz işimize bakalım ve bu hadiseye onların bakmamızı istedikleri noktadan değil, kendi perspektifimizden bakalım! PKK jargonuyla ifade etmek gerekirse, bu hadiseyi “çözümlemeye” çalışarak perde arkasını görmeye çalışalım!

Bu netameli dönemde Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk gibi BDP zontaları, neden PKK’lılarla sarmaş dolaş olarak devlete nanik yapar? Bu noktadan hareketle olasılık dâhilinde olanları sıralayalım:
- BDP tabanına PKK’nın şahin kanadında BDP ile stratejik bağlamda bir kopukluk olmadığını, BDP’nin PKK’yla göbek bağını kesmediğini kanıtlamak.

- Hüseyin Aygün olayı sonrası PKK’ya iman tazelemek, dağ kadrosuna selam çakmak.

- İktidarın, terör sorunu konusunda kendilerini muhatap olarak kabul etmesini sağlamak...

- İktidarın ve halkın sabrını taşırarak, BDP’nin kapattırılmasını sağlamak! Bu sayede sivillere yönelik vahşi saldırıları ve köylüleri zorla silahlandırmaya çalışmalarıyla bölgede nefret uyandıran, gözden düşen PKK’ya, BDP’nin mağduriyetini kullanarak halkın gözünde yeniden itibar kazandırmak!

- PKK’nın BDP’ye ayar çekmesi, gözdağı vermesi ki bu bana göre kuvvetli bir ihtimal olarak gözüküyor! (Çünkü PKK’nın dağ kadrosunun gözünde bir kısım haddini bilmez BDP milletvekilleri, Meclis’te olmalarının kerametini BDP’nin izlediği siyasetten menkul sanıyor. Bu da şahin kanadı deli ediyor!)

- Verdiği son kayıplar yüzünden paniğe kapılan PKK’nın BDP ile sözleşerek, dünya kamuoyuna “Bizi bitiremediler. Yıkılmadık ayaktayız. PKK, bölgede elini kolunu sallayarak dolaşan siyasi bir otoritedir” mesajını vermek! Nitekim Hüseyin Aygün olayı da bu ve bundan önceki olasılığı destekler niteliktedir!

- TSK’nın ve şehitler nedeniyle gerilmiş ülke kamuoyunun kuvve-i maneviyesini kırmak! Yani TSK içerisinde ve toplumda psikolojik tahribata yol açmak!

Tabii Hüseyin Aygün olayında bir punduna getirip MHP’yi de içine alan bir görüntü vermeyi başarabilselerdi bu planları aksaksız işleyecekti; lakin Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu gibi PKK’nın tezgâhına sazanlamadı. Saygı uyandıran bir devlet adamına yakışan neyse onu yaptı. Kör bir muhalefet hırsıyla değil, ülke hassasiyetiyle karar aldı. PKK’nın bu zifiri oyununa karşı müteyakkızdı. Uyanık davrandı ve MHP içi muhalif kanadın bunu kendisine karşı kullanacağını bile bile elini taşın altına koydu ve partisini PKK’nın maşası yapmadı!

Burada PKK, bu topraklardaki terörist saldırılarıyla “Arap Baharı”na benzer bir kaos yaratamadıysa, iktidar kadar Devlet Bahçeli’nin devlet adamlığının da altını çizmek gerekir! Bahçeli bu bıçak sırtı dönemde, tarihî bir duruş sergileyerek MHP’li gençlerin oyuna getirilmesinin önüne geçti. “Durun kalabalıklar” dedi. Tehlikeyi sezmişti. Kürt-Türk çatışmasına zemin hazırlayan provokasyonlara geçit vermedi. Gençleri sokağa dökmedi! PKK gibi düşük profilli bir siyasi muhalefet için bulunmaz bir nimeti tepti! Bana göre bu duruşuyla tarihe geçti!

BDP’li vekillerin bu konudaki artistik savunmalarına gelince... Sizi gidi idrak yolları iltihaplı BDP’liler sizi... Durun size antibiyotik niyetine bir öneride bulunayım! Sizin PKK’lılarla kucaklaşmanız neyse Başbakan Tayyip Erdoğan’ın askerlerle kucaklaşması odur! Yani Başbakan’dan teröristlere şefkatle sarılmasını beklemeniz için önce dağda PKK’yla mücadele eden Mehmetçikleri de aynı samimiyetle kucaklamanız gerekir! Hadi sarılın Mehmetçiklere de samimi olduğunuza inanalım! Yoksa avazım çıktığı kadar “artistlik etmeyin uleeeen” diye haykıracağım!

Niye sustunuz?

Ne oldu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi