Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Kendini vuran bir habercilik

Kendini vuran bir habercilik

Yazılı basında ve televizyonlarda terör haberleri nasıl veriliyor, hiç düşündünüz mü?


Her gün 8-10 televizyon kanalını seyreder, özellikle de haberleri büyük bir dikkatle izlersiniz. Hatta hangi kanal şu haberi nasıl yansıtıyor diye, onu özellikle takip edersiniz. Başbakan bir konuşma mı yaptı? Kılıçdaroğlu dün şöyle dediği halde, bugün böyle mi dedi? Ya da meselâ hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamalar!..


Bu açıklamaları televizyon ve gazeteler farklı farklı verebilir. Biri az verir, diğeri geniş ama verir. Fakat benim sorum, terör haberleri ile ilgili!.. Meselâ diyelim ki Şemdili’de, veya Kato dağında mücadele sürüyor. Bir çatışma oldu veya baskın!.. O anda iki asker şehit olmuş, arkasından hurûç gerçekleştiren askerler de sekiz teröristi etkisiz hale getirmiş diyelim.


Peki böyle bir çatışmayı televizyonlar nasıl verir? Ya da sağ-sol, liberal, muhafazakâr veya İslâmi televizyonlar böyle bir vakayı nasıl haberleştirir? Seyrettiğiniz, izlediğiniz haberlerden bir tefrik yapabiliyor musunuz? Ancak sizden önce bendeniz cevap vereyim bu soruya:


- Terör haberciliği konusunda, Türk basınında tandans farkı hissedilmiyor!.. İşte uzun zamandır, hatta birkaç yıldır benim en çok dikkatimi çeken de bu oluyor.


Meselâ bir televizyon kanalı veya ajans (Resmî Anadolu Ajansı ve TRT de dahil buna) yukarıdaki olayı haberleştirmek istedi diyelim. O habere bir başlık, manşet veya spot gerekir. Hangi tipte ajans olursa olsun, tabii televizyonlar da dahil buna. İlk yaptıkları, “İki askerin PKK tarafından şehid edildiği” cümlesinin öne çıkarılması olur. Bu tür haberler ve ölümler hemen her gün vuku bulduğu için, o zaman da haberin başlığı şöyle kurulur:


“Bugün de bir asker şehit oldu”. Haberi veren kanallardan bazıları “askerimiz” diyebilir. Bazıları da “hunharca öldürüldü” gibi bir cümle kurabilir.


İşte haberin en çarpıcı tarafı da burası olur. “Bugün de!..” Peki bunun manası nedir? Bugün de!.. Bugün de!.. Yani hemen her gün askerin ölümünü öne çıkaran, vurgulayan, mercek altına alan bir habercilik!..


Bir de, spotu öyle olan bir haber nasıl devam ettiriliyor ona bakalım. Haberin altına görüntü olarak, eski silahlı terörist filimleri, göklerden yağan bombalar, yollarda mayın tarayan askerler, BDP veya PKK gösterileri vs. Bu tür görüntüler haberin altından akıyor. Aynı görüntüler, aynı haber boyunca durmaksızın tekrar ettiriliyor.


Öyle de bu haber nasıl uzatılıyor?


Son zamanlarda bunun da bir yolu bulundu. Eskiden şehit askerlerin ailesine ve yakınlarına cenaze merasimi sırasında ulaşılırdı. Şimdi bir asker şehit olduğu zaman, anında ailesine ve çevresine ulaşılıyor. Şehit olan asker kaç günlükmüş, terhisine kaç gün kalmışmış? Ya da bir gün öncesinde annesi veya eşi, nişanlısı ile konuşmuş mu? Varsa çocuğunu özlemiş miymiş? İşte bu tür kişisel hikâyeler, şehadet spotunun ardından alabildiğine dramatize edilerek, sündürülüyor da sündürülüyor.


Daha önemlisi de, eskiden Şow televizyonda Reha Muhtar’ın başlattığı veya azdırdığı, haberde efekt kullanma tekniğinin devreye sokulması!.. Acımasız silâh sesleri, feryat-figan sesleri!.. Buna da şimdilerde en çok Samanyolu televizyonu başvuruyor.


Artık sormanın sırası geldi sanırım:


- Böyle bir haber tarzının, toplum üzerindeki tesiri nedir acaba? Bu tür bir haberciliğin amacı, toplumun haber ihtiyacını gidermek olarak düşünülebilir mi? Yoksa burda daha başka, farkına varmadığımız gizli amaçlar güdülüyor olmasın?


Bana göre ilgili haberlerin amacı, meydana getirdiği tesirde gizlidir. Öyleyse terör haberlerinin ve veriliş biçiminin toplumda bıraktığı tesir hakkında sizin bir fikriniz var mı, yok mu? Eğer şimdiye kadar böyle bir algılamanız olmamışsa, siz boşuna yayıncılık yapıyorsunuz demektir.


Dikkat ederseniz bu haberler, özellikle de haberlerin veriliş biçimi toplumu can evinden vuruyor. Milletin, ailelerin her gün kolu kanadı kırılıyor. Bu işin hakkından gelinemeyecek gibi bir duygu yüreklerde yer tutuyor. Beni yanlış anlayanlar bulunabilir, fakat niçin söylemeyeyim? Bu olaylar, özellikle de bu tür bir habercilik devam edecek olursa, toplum giderek şöyle düşünmeye başlayabilir: Herhalde bu hükümet de bu işin altından ka lkamayacak!..


Şimdi de asıl faciaya sıra geldi: Meselâ böyle üç-beş dakika sürdürülen haberin sonu nasıl biter biliyor musunuz? Haberin en sonuna: “Çıkan çatışmada veya yapılan takip sırasında, sekiz terörist de etkisiz hale getirildi” cümlesi eklenir. Üç-beş dakikalık haberin sadece son cümlesi!.. Tek bir cümlesi!..


Terör haberlerinin şematik kurgusu işte böyledir.


PKK’yı destekleyenlerin, hükümet ve güvenlik kuvvetlerinin başarısızlığı duygusunu üretmek isteyenlerin, halkın moralini bozmayı amaçlayanların icad ettiği bir habercilik tarzıdır bu.


Peki senin fikrin farklı ise, haber kurgun neden farklı olmuyor ey televizyoncu!.. Ey ajansçı dost!.. En basitinden bu haberi tersine çevirmek, ne zaman aklına gelecek senin? Ey TRT, ey Anadolu Ajansı!.. Ey RTÜK!.. Hâlâ daha bunları düşünmeyecek misiniz siz? Terörle böyle mi mücadele edilir ayrıca? Stratejik bir yaklaşımınız yoksa sizin, onu söyleyeyim yaptığınız boştur.


Şehitliği yücelten, bir aile açıklaması, doğudan terörü kınayan spot cümleler toplumun ve güvenlik güçlerinin moralini yükselten sesler, görüntüler!.. Sizin haberlerinize ne zaman eşlik edecek? Söyleyin ne zaman!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Türünay Arşivi