Serdar Arseven

Serdar Arseven

Alparslan’la hatlar niçin kesildi?

Alparslan’la hatlar niçin kesildi?

Danıştay “tetikçisi”nin babası İdris Aslan’la zaman zaman konuşurum...
Tuhaf bir duygu…
Danıştay tetikçisinin babası ile karşı karşıya gelseniz, neler hissedersiniz?..
Ben üzülüyorum...
Oğlunuz;
Böylesine büyük bir saldırının tetikçisi ya da faili olarak cezaevinde olsa...
Düşünmek bile istemiyor, insan...
Danıştay’ı basıp, üyeleri kurşuna dizen delikanlının babası olmak nasıl bir histir?..
Malûm;
İdris Bey, Eski Milli Eğitim müfettişlerinden...
Oturup konuştuğunuzda; hayli okumuş, yazmış bir zat olduğunu hissediyorsunuz...
Mahkemeye teslim edilen iddianamede, Danıştay saldırısındaki “azmettiriciliğine” vurgu yapılan Ergenekon Terör örgütü’nün dünya görüşüne “yakın” fikirleri savunmuyor...
Aksine; Ergenekon operasyonlarını destekliyor...
“Türkiye darbecilerini cezalandırmadıkça rahata, huzura eremez” diyor...
Rejime yönelik ciddi ve tutarlı eleştirileri var...
İçinden geçeni; “suç olurmuş, olmazmış” düşünmeksizin söyleyen İdris Bey’le bazı konularda hem fikiriz de... Bir hususta “kesinlikle” anlaşamıyoruz...
Daha doğrusu, anlaşamıyorduk...
Ben ısrarla; “Danıştay saldırısını İslâm’la, İslâmî hassasiyetlerle bağdaştırmaya çalışmanın yanlışlığına” vurgu yaparken...
İdris Bey, oğlunun bu eylemi gerçekleştirmesini olmadık “hassasiyetlere” bağlamaya gayret ediyordu...
Tabii; bu tavrı anlayışla karşılamak gerek...
Aklı başından gitmemiş hiçbir baba, evlâdının “Ergenekon terör örgütünün yönlendirmesiyle hareket ettiğini” kabullenmek istemez!..
Oğlunun yanlış veya doğru bir “niyet” uğruna böyle bir işe kalkışmış olmasını; “Ergenekon terör örgütü tarafından kullanılmış olduğunu kabullenmeye” tercih etmesini, doğru bulmuyorsak da anlayabiliyoruz.
Lâkin, kendisi de biliyor ki; “Bu, öyle bir genç avukatın tek başına tasarlayıp gerçekleştirebileceği bir eylem değil...”
Dün bunları konuştuk önce...
Mesela; “Danıştay’ın o güne kadar arıza vermeyen kameraları eylemden bir gün önce; oğlunuzun ön inceleme için oraya geldiği sıralarda bozuluyor. Ve eylem bitene kadar öyle bozuk kalıyor. Bu kadar saat hiçbir güvenlik görevlisi fark edemedi mi kameraların bozuk olduğunu?..”
Ve tabii... “Cihaz bozulsa bile, o ana kadarki kayıtların tamamı bellekte tutuluyor. Bu kayıtlar da silinmiş, ne hikmetse!..”
Baba İdris Aslan; şüpheli noktalar üzerinde düşündükçe...
“Oğlum bunu başörtüsü için yaptı” takıntısından uzaklaşıp...
“Tabii, şüpheli noktalar var” diyor...
Ve oğlunun bazı Ergenekon sanıkları ile “temas trafiğinin” kendisini de “şüpheye sevk ettiğini” dile getiriyor...
İki ihtimal var...
Birincisi, en çok istediği:
Oğlu, bu işi başörtüsüyle ilgili karara kızdığı için yapmış olsun!..
Ve ikincisi...
Korktuğu ve gittikçe daha fazla ihtimal verdiği:
Oğlu, yıllardır kendisini tâkip ettiği için; tavrını, huyunu, tepkilerini, hangi durumlarda nasıl gaza getirilebileceğini çok iyi bilen Terör örgütü tarafından kullanılmış olmasın!..
Bir baba için son derece zor bir durum...
Oğlunun bedenini değilse de “onurunu” kurtarmak için çırpınıp durdukça batıyor..
Ve... Dönüp dolaşıp, “Başörtüsü için yapmıştır”a sığınıyor...
Bunun, mantıklı, anlaşılır bir “değerlendirme” olmadığını gördüğünde de...
Ağzından; “İnşallah Ergenekon’un tuzağına düşmemiştir” duası dökülüyor...
Olan bitenin aksini işaret ettiğini bile bile!..
VE çOK öNEMLİ BİR İHBAR!..
Alparslan Aslan’ın babası, annesi ve kardeşleri eylemin meydana geldiği andan bu yana büyük güçlükler yaşadılar...
Bugünlerde, sıkıntılarına bir yenisi eklendi...
Baba İdris Aslan, cezaevindeki oğlunu en son üç ay evvel gördüğünü... O günden bu yana görüşemediğini söylüyor...
Haftada bir sefere mahsus telefon hakkını da kullanmıyormuş, Alparslan Aslan...
Baba endişeli; “Oğlum üzerinde baskı olmasın!” diyor...
-
Evet, ilginç bir durum...
Ben, cezaevi yönetiminin böyle bir baskıya müsaade etmesini pek ihtimal dâhilinde görmediğimi söylesem de...
Israrlı;
“TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na başvuracağını ve oğlu ile irtibatının niçin kesildiği konusunda bilgi isteyeceğini” söylüyor...
Evet; Alparslan Aslan ne yapmış olursa olsun; anne, baba ve kardeşleri ile görüşmesi engellenemez!..
Bu konuda bir açıklama yapılacak olursa; “üç aylık temassızlığın” sebebi ortaya konulursa...
Buradan duyururuz kamuoyuna...
Kendisi mi görüşmek istemiyor, yoksa görüşmesi mi engelleniyor?..
Her iki durumun da, üzerinde durulması gereken boyutları var...
Kendisi görüşmek istemiyorsa; “bir şeylerden korkuyor” demektir!..
Görüştürülmüyorsa...
Bilmem ne demektir!...
Bence, bu konudaki “tatmin edici” açıklamanın geciktirilmemesi çok iyi olur...
Zira; mahkemeye teslim edilen iddianamede, “Danıştay saldırısı ile Ergenekon Terör örgütü arasındaki bağlantıya” dikkat çekiliyor...
Hal bu iken;
Vatandaşın aklına “Bazı hususları açıklaması mı istenmiyor?” türünden “münasebetsiz” sorular düşmesin!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi