Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Suriyeli mültecileri bize karşı koruyun!

Suriyeli mültecileri bize karşı koruyun!

Biz nasıl bu hale geldik? Ne zaman vicdanımızı, merhametimizi bir kenara bırakıp bu kadar fırsatçı olduk bilmiyorum. Ayıp...


Vallahi ayıp...

Allah aşkına söyleyin, bu nasıl bir ev sahipliğidir bizim milletteki? Evini, yurdunu, yuvasını bırakıp, canını kurtarmak için bize sığınan mültecilerin ceplerindekini yağmalamak ayıp değil mi? Çoluk çocuklarını, yakınlarını kaybedip savaştan kaçanlara kol kanat germemiz gerekirken, bunu fırsata dönüştürmek yakışıyor mu bize? Kiralık ev fiyatlarını iki katına çıkartmak... Perişan etmek... Satıp savmak zorunda bırakmak...

Başka şehirlerde vaziyet nedir bilmem ama Gaziantep’te insanlık kaybı feci boyutlarda! İnanın neredeyse tükenme noktasında diyebilirim hatta! Kiralık ev fiyatlarını mülteciler gelir gelmez iki katına çıkaran ev sahiplerinin, emlak fiyatlarını uçuran esnafın haline baktıkça tüylerim diken diken oluyor! İnsanlık adına utanıyorum! Vicdanım sızlıyor!

Bunu söylemek benim için ne kadar acı bilemezsiniz ama illa söylemek zorundayım! Çünkü devletin, acilen mültecileri bizdeki kazanma hırsına karşı koruması gerekiyor. Yakınlarını kaybetme duygusunun yanı sıra yabancı topraklarda bulunmak zorunda kalan bu insanları, esnafın istismarına terk etmek büyük bir haksızlık!

Kaldı ki bu süratli fiyat artışı, yerli fakir fukarayı da fena halde mağdur etmiş durumda! Çünkü bu durumda yerli kiracılar da Suriyelilere uygulanan fiyatlarla ev kiralamak zorunda kalıyorlar! Aksi halde ev bulamıyorlar! Zira ev sahipleri, yerli kiracılarını çıkartıp, evlerini karaborsadan yani değerinin birkaç katına satıyor veya kiraya veriyorlar!

Dolayısıyla bu emlak karaborsacılarına karşı mültecileri de, yerlileri de korumak gerekiyor! Örneğin geçen yılki kira bedelleriyle, şu anki kira bedelleri karşılaştırılıp, haksız kazançları konusunda yasal işlem yapılabilir!

Mültecilere sahip çıkıp onların kurtarıcısı olan sayın başbakanın bu konuda acil olarak yasal bir düzenleme yapması gerekiyor! Konuyla ilgili olmadığını bildiğim halde suya, doğaya ve hayvanlara karşı vicdanlı ve merhametli olduğuna inandığım sayın bakan Veysel Eroğlu’nun da bu müdahaleye iştiraki harika olur! Zira sosyolojik doğanın dengesi de en az ekolojik denge kadar bozulmaması gereken bir düzendir.

El birliğiyle halkın içindeki bu “mülteci canavarlarını” durdurun nolur!

Fethi Kabir

Sanki Özal ailesi bu ülkeye uzaydan gelmiş dersiniz. Müslüman mezarlığına girmenin adabından haberleri yok! Hani uzaydan gelme oldukları için başlarını örtmek akıllarına gelmedi!

İnsanda utanma duygusu olmasa da biraz adap erkân olur! Hiç mi iz kalmaz first lady döneminden bir kadının üstünde? Bir mekâna girerken, o mekânın değerlerine karşı saygılı davranma kültürü, nezaketi olmaz?

Hadi rahmetli Özal’ın inancına, değerlerine saygıları yoktu diyelim! Babalarının naaşına, cenaze töreninde okunan Kur’an-ı Kerim’e de mi saygıları yoktu? Semra Hanım kızına hiç mi vermemiş bir Müslüman cenazesinde bulunmanın terbiyesini? Hallerine bakıyorum da... Sanki Müslüman mezarlığındaki herhangi bir cenazeye katılan gayrimüslimler gibi...

Merhumun değerlerini çiğneye çiğneye defnetmek midir onu sevmek?

Bu ne asaletsiz, ne yabanıl bir yas tutuş böyle? O nasıl vahşice bir acı çekiş Zeynep Özal’daki?

Ne kadar dramatik ve ne kadar hazin... Çok az erkek öldüğü vakit ardında hatırasına, değerlerine vefa gösterecek, saygıyla yâd edecek, o soyadıyla toplumda saygı uyandıracak bir kadın bırakıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi