Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Cumhuriyeti kutlamak!

Cumhuriyeti kutlamak!

“Cumhuriyet”in 89. yıldönümüne bir gün var.

Son parlak kutlamalar 50. Yılda mıydı, yoksa 75. Yılda mı?
10. Yıl kutlamaları anlatıla anlatıla bitmez. Devir tek parti devri... “Türkiye’yi kurtaran, Cumhuriyeti kuran ve halk adına ülkeyi yöneten” kadro, 1930’da danışıklı bir muhalefet denemesi yapmış ve iş halka bırakılırsa seçilmelerinin mümkün olmadığını anlamıştı. Danışıklı parti derakap kapatıldı. 
Seçimsiz, demokrasisiz daha mutlu olduğumuza millet inandırılmalıydı. 10. Yıl bir gaz verme vesilesi addedildi.

Gazi Paşa (o zaman daha “Atatürk” değildi). Bir nutuk irad etti. “Az zamanda çok ve büyük işler” başardıklarını söyledi. 
“Temeli Türk kahramanlığı” olan büyük işler! 
Cumhuriyetin büyük işlerini millet 10. Yıl Marşı’ndan talim etti. 
On yılda on beş milyon genç yaratılmıştı!
Anayurd demir ağlarla örülmüştü!

Gerisi “edebiyat” ve lâf ü güzaftı.
Türküz cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi
Türke durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri!
10. yılın filmini Sovyet sinemacılar çekti: “Ankara Türkiye’nin kalbidir!” Yani Türkiye’de onuncu yılın belgeselini yapacak sinemacılar ve cihazlar yoktu! Türkiye on yılda kültür, sanat alanında devrimlere maruz bırakılmış böylece on yıl öncenin gerisine düşürülmüştü. 
10. Yılın gazını 50. Yılda ve 75. Yılda da vermeye çalıştılar. Netekim 50. Yıl için bir marş yarışması açıldı, Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şiiri seçildi.

“Erdi Cumhuriyetin elli şeref yaşına” gibi bir şey! 
Unutuldu gitti. Fakat çeyrek asır sonra, yani 75. Yılda o dahi yapılamadı. 28 Şubat’ın ağır havasında cumhuriyetçilik resmen moda yapılmıştı. Cumhuriyetçiliğin marşı da “10. Yıl Marşı” idi. Askeri, yarı askeri, bürokratik toplantılarda neredeyse İstiklâl Marşı’nın yerine bu basit propaganda marşı okunuyordu. 
Bir aralar, İstiklâl Marşı’nın yerine 10. Yıl Marşının geçirileceği haberleri yayıldı. Ne de olsa içinde ezan, şehadet, Hakk’a tapmak gibi kelimeler ve kavramlar vardı ve de şairi mürteci bir zattı! Neyse ki, bu hamakatpezir işten vazgeçildi. 
Geldik 89. Yıla... Gelecek yıl 90. Yıl. Daha tantanalı kutlamalar beklenir. Yüzüncü yıla da çok fazla kalmadı.

Cumhuriyetin 100. Yıl vurgusunu, dini hassasiyeti bilinen bir parti ve onun iktidarı yapıyor... Cumhuriyet baştan beri dini; siyasî, sosyal, iktisadî alanlardan, hatta hayattan tamamen çıkarmayı hedefledi. Bu maksatla acayip katı bir laiklik siyaseti takip edildi. 
Tek parti devrinde bunun başarıldığı sanıldı. İlk çok partili seçimde kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. 
1950 sonrası siyaset tek partici din karşıtı cumhuriyetçilerle, dine hürmetkâr liberaller arasındaki çekişme olarak okunabilir. 
28 Şubat’ta, 75. Yılda azgın tek particilik zihniyeti dini dışlama yönünde çok güçlü bir hamle yaptı. Dinî öğretimi kısıtladı, dinî kaynaklı partiyi bir daha kapattı. Nihayet, bazı sağcı partileri de CHP’lileştirerek seçimleri kazanmalarını da sağladı. Fakat bu bir seçimlik bir galebe oldu.

Din referanslı yeni bir parti seçimlerde ezici bir zafer kazandı. 
Bu sonuç Cumhuriyetin lehine mi oldu, aleyhine mi? Şüphesiz lehine oldu. 75. Yılda cumhuriyet kutlamalarına halk katılımı o kadar düşüktü ki, askerlere sivil kıyafetler giydirilerek Cumhuriyet yürüyüşü yaptırıldı!
Mevcut hükümet Cumhuriyete sahip çıkıyor, programını Cumhuriyetin 100. Yılına göre yapıyor. Belki de CHP ve paralel partilerin telaşı bundan. Her fırsatta sakız ettikleri Cumhuriyeti de ellerinden kaçırmak üzereler!
“Öyle kutlanmaz, böyle kutlanır” tafrası bundan. 
Resmi kutlamaları boykota varan bir tavır olur mu? 
Olursa, bu sırf Cumhuriyet istismarı fırsatının kaçmasındandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi