Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Açlık grevleri Başbakan Sorumlu!

Açlık grevleri Başbakan Sorumlu!

Açlık grevi “bana sevdiğim kızı vermezseniz intihar ederim” nevinden değil tabi.


İstedikleri Öcalan’ı ev hapisten çıkarmak.

25 ile özerklik tanımak.

Askere silah bıraktırmak…

Bu herzeliliğin adına da “barış” diyorlar…

Bu barış olmazsa sorumlusu da Başbakan…

Senin barış dediğin bu ise, isteklerin bu ise, ölüm orucu değil istersen kendini uçurumdan aşağı at geber, kimsenin umurunda bile değil…

“Edirne’den Van’a kadar benim güzel bir yurdum var/İster savaş ister barış, vermem ondan ben bir karış.”

Hem neyin barışı?!.

Kürt halkı ile diğer halkın bu coğrafyada bir sorunu mu var?

Akraba oldular, komşu oldular, ticaret ortağı oldular, kardeş oldular…

Güneydoğu’nun perişan halını görmüyorlar mı? Halkın büyük bir ekseriyeti batı kesimlerine sığınmış durumda, beladan, terörden kaçmışlar.

Şehirler BDP’li belediyelerin elinde harap, okullar yakılıyor, yollar tahrip ediliyor.

Sorsanız Kürt Hakları.

Kürt deyince, sadece bir bölge akla gelmesin, İç Anadolu’da da asırlardır yaşayan Kürtler var. Onların bölücülük gibi bir dertleri yok, hiç olmadı...

İlk defa bu sütunda yazıyorum, benim de büyüdüğüm köy safı Kürt.

Kürt değilim (olsam da fark etmez) ama, rahmetli babam köy imamı olduğundan Yunak/ Sinanlı Köyüne yerleştik, daha doğrusu köylü babamı salmadı.

Ev verdiler, tarla verdiler, bahçe verdiler…

Ailece yarım asırdan fazla kardeşçe bir arda yaşadık, halen de akraba gibiyiz.

Müslüman hangi kavimden olursa olsun, Allah’ın (cc) lanetlediği ırkçılığı yapar mı?

Böleceğim, bölüneceğim der mi?

Terörün, cinayetlerin adını barış koyar mı?..

Polisin yüzüne tokat atmakla, tekme atmakla, külhanbeylik yapmakla bir yere varılmaz. Zamanı geldiğinde bu sorumsuzlar yaptıklarının cezalarını çekecekler.

Görecekler devlete silah çekmenin, tekme atmanın, küfretmenin bir işe yaramadığını.

Milletvekili olmuş ölüm orucuna yatıyor… Canın nereyi istiyorsa oraya yat, ölmek de hakkın, aç kalmakta. Yeter ki insanları birbirine kışkırtma, bölücülük yapma…

Geçmişte Kürt halkına yapılanlara vicdan sahibi herkes isyan ediyor, lanetliyoruz.

Ama bugün o yasakların büyük bir kesimi kaldırıldığı halde yine de kan durmuyor…

Kanı elbette ki devletin eli durduracak.

Sayın Başbakan, ilk defa idamı telaffuz etti, aynen öyle, halk da öyle istiyor.

Allah’ın (cc) da vadi öyledir, “Kısasta sizin için hayır vardır.”

Hukuk devleti caniyi beslemek demek değildir. Hadi diğer suçlar neyse de, vatanı görev yapmaktan başka bir suçu olmayan askerin yoluna mayın döşeyene, karakolları tarayana, emniyet güçlerini öldürene, hatta küçük yaştaki çocuğun ırzına geçerek kesip çöplüğe atana madalya mı takacak bu devlet?..

Gel de kafası kalın hukukçu geçinenlere anlat… İdamda yanlışlıklar olurmuş, bu düzende idam olmazmış. O zaman diğer cezalarda aynı değil mi? Ağırlaştırılmış müebbet hapis az mı? Yanlışlık oluyor diye onu da kaldıralım…

Meydan haydutlara mı kalsın?

Geçen hafta televizyonda Mehmet Bekaroğlu’nu izledim.

Garibim, o da insan hakkı, barış gibi turnalardan atıp tutuyor. Ölüm orucuna yatanlar insanmış. Peki onları tuza aside yatıranlar neymiş?..

Veya katledilenler neyin nesi?..

Sen çatıdan atlayacaksın, sorumlusu Başbakan olacak.

Hadi oradan hergele…

Neşet Ertaş’ın deyimiyle noktalayalım, “İnsan doğan yine insan ölseydi.

Belki de dünyada hayvan kalmazdı.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi