Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Türkiye-Rusya: Yeni bölgesel yapı

Türkiye-Rusya: Yeni bölgesel yapı

Rus Devlet Başkanı Putin, bel ağrısından muztarip olduğu halde Türkiye’ye geldi ve gitti. Yani şu veya bu sebepten tehir edilip duran Putin’in ziyareti gerçekleşti. Putin’in ziyaretinin Türkiye’yi protesto nedeniyle tehir edildiğini iddia edenlerin yüzü ise alı al, moru mor şimdi!..


Bakın görün ki, bölgenin iki büyük devleti arasında halledilemeyecek hiçbir sorun yokmuş ya da daha farklı bir ifade ile büyük güçler, kendi tezlerini açık olarak vâz eder, fakat bunu ilişkileri sabote etmek amacıyla asla tehdide dönüştürmezler. Çünkü buradan doğacak zararın muhatapların yanı sıra, kendilerine de rücu edeceğini gayet iyi bilirler.

İşte bu realiteyi iyi okuyarak, Türkiye ve Rusya emin adımlarla, belirli bir istikamete doğru yol katediyorlar. Ne dediğimizin daha iyi anlaşılması için, meselâ şöyle düşünebilirsiniz:

Suriye konusunda farklı düşünüyoruz diye Rusya, Türkiye’ye verdiği gazı veya petrolü keserim şeklinde bir tehdide başvuruyor mu? Hiç böyle bir koku alıyor musunuz? Ya da aksi yönde Türkiye böyle bir fantezi peşinde koşuyor mu? Hayır, hayır!.. Çünkü büyük güçler hislerle değil, büyük bir şuurla hareket ederler. Hemen daima da uzun vadeli planlar yaparlar.

Bu basit hakikate işaret etmemizin sebebi, Rus liderin Türkiye ile ilişkilere verdiği önemi tebarüz ettirmek içindir. Dolayısıyla ne Patriot’ların Türkiye’ye yerleştirilmesinin ne de Suriye’ye yönelik Türk politikasının ilişkileri zedeleme kabiliyeti vardır. Ne olursa olsun, hangi gelişme vuku bulursa bulsun, Türk-Rus ilişkileri bundan etkilenmeyecek, artarak da devam edecektir.

Onun için aldığı mesafeye de bakarak, bu ilişkileri daha serin kanlı değerlendirmek lüzumu vardır. Eğer böyle mühim meselelere sokak ağzı ile, sokak kültürü ile bakmaya devam edersek, sadece ve sadece kendi seviyemizi tezahür ettirmiş oluruz. Ya da Rusya ve Türkiye arasında zirve yapan ilişkilerden rahatsızlık duyan bir çevre adına konuşmak derekesine düşeriz.

Bu bakımdan realist olmak, olup biteni anlamaya çalışmak daha sağlıklı bir yoldur. Öyleyse bu izahların ardından, işin özünü kavramaya dönük adımlar atalım:

Bir defa eski düşünme biçimlerinin, eski kafaların boşaltılması gerekiyor. Orta yerde anti-komünizm dönemlerinden kalma, Türk-Rus rekabeti diye bir şey kalmadı. Rus tehdidine karşı Türkiye, artık kendini bir cephe ülkesi olarak hissetmiyor. Yani eski NATO’cu kafaya göre düşünmüyor Türkiye!.. Dolayısıyla Rusya da Türkiye’nin yeni politikalarını görüyor, ona göre hareket ediyor. Daha açığı da her iki ülke, geçmişin tortularını bir yana bırakarak, geleceğe doğru tarihi adımlar atıyor. Kuşkusuz bu halde de kendi menfaatlerini kolluyorlar. Ayrıca bundan daha tabii bir şey olabilir mi?

Haliyle buradan da yepyeni bir düzlem oluşuyor. Tarihi rekabet ve düşmanlığın yerini karşılıklı menfaatler doldurmaya başlıyor. 140 milyonluk Rusya ile 80 milyonluk Türkiye vizeleri kaldırarak, karşılıklı büyük bir pazar oluşturuyor. Bu pazara Türkiye’nin periferisi ile, Rusya’nın periferisi de (Orta Asya) dahil edilirse, üçyüz milyonluk bir pazar genişliğine ulaşılması işten bile değil. Nitekim Putin’in karşılıklı ticari ilişkilerin yüz milyar dolar seviyesine çıkartılması teklifinin altında yatan da budur.

Fakat Türk-Rus ilişkilerini sırf ticarete, sırf al-ver hesabına hapsetmek de doğru olmaz. Çünkü ilişkinin bu seviyesi, ister istemez dış politikalara da yansır. Nitekim yansıyacaktır da!..

Yukarıda bir yerde demiştik ki, Türk-Rus ilişkileri tarihin eski rekabetleri üzerinden ilerlemiyor. Eski çatışmacı, rekabetçi dönemler geride kaldı veya kalacak!.. Nitekim Suriye krizi fazla uzun sürmeyeceği gibi, Karabağ probleminin de 2015 sonrasında minimize edilmesi ihtimali yüksektir.

Öyleyse diyebiliriz ki fazla uzun sürmeyen bir vadede, Rusya’nın Ortadoğu’ya veya Akdeniz’e dönük politikaları Türkiye ile rekabet esasına göre değil, tam tersine işbirliği arayışına sahne olursa bundan kimse şaşırmamalıdır. Bunun manası ise şudur: Rusya, Suriye gibi bir ülke dolayısıyla, Türkiye’ye dönük ilişkilerini ipotek altına sokamaz. Türkiye’nin aksine, yüzde yüz İran’a oynayamaz. Dahası Türkiye’yi gözden çıkararak, İsrail’le ittifak arayışlarına kalkışamaz. Geriye ne kalıyor? Sadece ve sadece Kıbrıs Rum kesimi!.. O kadarcık da olsun, ne yapalım!..

Netice olarak söylemek gerekirse; Türkiye-Rusya ilişkisinin derinleşmesi, biz farkına varmasak bile yapısal bir nitelik arz etmektedir. Dolayısıyla dünyanın Kuzey-Güney hattı bakımından, tarihi nitelikte bir stabilizasyon denemesidir. Öyle olduğu içindir ki bu gelişmeden ABD de rahatsız değildir. Onun için dikkat edin: Herhangi bir ses çıkıyor mu? Çıkmayacak, memnun olunacak ve onaylanacaktır bu gelişme.

Türkiye’nin fiilî konumu, bölgesel strüktüre yeni şekiller vermeye başladı bile!.. Fark etmekte gecikilmesin lûtfen!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Necmettin Türünay Arşivi