Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bir Yürek Adam portresi: Gönenli Mehmed Efendi

Bir Yürek Adam portresi: Gönenli Mehmed Efendi

Bugün bir “Yürek Adam”ı konuşacağız sizinle. Onun için bu ifadeyi daha önce de kullandığımı hatırlıyorum, ne var ki, milyon kere milyon övücü ifadelerle onu yâd etsem bile az gelir diye düşünüyorum.



Neden derseniz, envai çeşit şaklabanlığın “bilimsellik” sayıldığı, şaklabanların ekranlar arasında cirit attığı bir ortamda yaşıyoruz.

Para “iman”ın önüne geçti…

Hile “beceri” sayılıyor…

Dindar Müslümanlar bile bu dalgaya kapılmış gidiyor! “Nabza göre şerbet” vermeyi “hale mutabık” buluyoruz.

İkiyüzlülük geçer akçe oldu: Kapıcıya “selâmünaleyküm”, pilot komşuya “günaydın”!
“Maharet”, “marifet” ve “feraset”in yerini “felaket-helaket” aldı…

“Hikmet” gitti, “hiddet” geldi…

İman bilinciyle yaşaması gerekenler, “zaman sana uymazsa sen zamana uy” tekerlemesi eşliğinde, yuvarlanıp gidiyor!
İşte bu yüzden “Yürek Adam” hasretimiz hâd safhada, onlara ihtiyacımız büyük, minnetimiz sonsuz…
Neden derseniz dostlarım, yeteri kadar emek veren herkes, her şey olabilir, ama herkes kolay kolay “Yürek Adam” olamaz!..

“Yürek Adam” olmak için, öncelikle, içi iman dolu kocaman bir yürek lâzım…
Yüksek ahlâk, sonsuz fazilet, geniş idrak ve derin feraset lâzım…

Hesapsız fedakârlık, kucaklayıcı uhuvvet, kuşatıcı sadakat ve tabii hikmet lâzım…
Rahmetli Gönenli Mehmed Efendi’de bunlar vardı…

“İsanlara iyilik yaptınız mı yanından hemen kaçın; kaçın ki, utanmasınlar; teşekkür etmeye vakit bulamasınlar” diyebilen adam, başkaları için yaşayan adamdır!
Bazen bir cümle bir dünyadır: İnsanı tam da yüreğinden yakalar ve kitaplar dolusu sözün yapamayacağı izahları yapar…

Ve her cümle, söyleyeni ele verir: Duruşu hakkında fikir edinirsiniz.

“İnsanlara iyilik yaptınız mı yanından hemen kaçın; kaçın ki, utanmasınlar; teşekkür etmeye vakit bulamasınlar” sözü peygamber duruşlu bir yüreğin vuruşudur! Başka türlüsü zaten olamaz.

“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir” vecizesinin açılımı olursa bu kadar olur. Bir söz, insanı tâ kalbinden kavrıyor ve tevazuun zirvesine çağırıyor.

Anlıyorsunuz ki, bazı sözler “Lâf ola küp dola” söylenmemiştir; “Kitabın orta yerinden” deyiminde olduğu gibi, yüreğin tam ortasından çıkmış, etkisi de ona göre olmuştur.
Başka “Hoca”ların sözü, bir kulağımızdan girip bir kulağımızdan çıkarken, neden Gönenli Mehmed Efendi’nin her sözünün yüreğimize kök saldığını ancak şimdi anlayabiliyorum…

Çünkü o “Yürek Adam”dı! “Yürek Adam”lar yürekten konuşur. Yürekten konuşanı, insanlar yürekleriyle dinler; böylece yürekten yüreğe köklü bir buluşma gerçekleşir…
Hayatımda isteyerek ve severek öptüğüm nadir ellerden biri onun elidir… “Berhüdar ol evlâdım” deyişi de hep yüreğimdedir, çünkü hiç kimse bana onun kadar içten “berhüdar ol” dememiştir; onun gibi, hiç kimse yanaklarımdan kelimelerle öpmemiş, sımsıcak cümlelerle yüreğime dokunmamıştır.

Vuslat deminin (ölüm) üzerinden 22 sene geçti (02 Ocak 1991). Rahmet ve minnetle anıyor, hasretle arıyorum.

Çok şükür mihrabı boş değil: Emrullah Hocaefendi (Hatiboğlu) Sultan Ahmed Camii mihrabını liyakatiyle dolduruyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi