M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Şirk Tapınmak Demek Değil!

Şirk Tapınmak Demek Değil!

“İnsanların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler.”(Yusuf/106).
Ortak koşmak yani şirk dediğimiz itikat bozukluğu, tevbe edip tevhide yönelmedikçe Allah tarafından af kapsamı dışında tutulan en büyük günahların başında gelir.
Zira, şirkle iman bir arada bulunmaz.
***
Kur’an-ı Kerim’in indiği dönemde Arap toplumunda Allah inancı vardı.
Lakin bu inanç; put, resim, sembol vs. şekillerle Allah’a ulaşılabileceği şeklinde idi.
Allah’a ait nitelikler, bu aracı varlıklara yakıştırılıyordu.
Allah’ın sıfatları, hakimiyet ve tasarrufları, sanki bu aracılarda temerküz etmişti.
Bir başka ifadeyle sanki Allah, bunlara bir kısım yetkilerini devretmiş, özel bazı görevler vermişti!
Ne yazık ki, insanların çoğu ayette de belirtildiği gibi, “Allah’a, O’na ait nitelikleri başkalarına yakıştırmaksızın iman etmiyorlardı.”

Yani, bunlar gerçekte Allah’a inanmış olmuyorlardı ama Allah’a iman ettiklerini söylüyorlar, yaratıcı varlık olarak Allah’ı kabul ve tasdik ettiklerini iddia ediyorlardı (Ankebut/61-63) fakat, bunun yanında O’nun yetkilerini kullandığına inandıkları başka bir varlığı da Allah’a ortak ediyorlardı.
***
Mekkeli Müşriklerden bir kısmı, inandıkları Allah’a ulaşmak için Melekleri araya koyuyorlar ve “Melekler Allah’ın kızlarıdır” (İsra/40; Saffat/153; Necm/21) iddiasında bulunuyorlardı.
Bir kısım Müşrikler de; “Biz, Allah’a yaklaşmak için putlara tapıyoruz.”(Zümer/3) diyorlardı.
Geçmişte de Yahudiler; “Üzeyr Allah’ın oğludur” derken, Hıristiyanlar da; “Mesih Allah'ın oğludur” demişlerdi. (Her iki ayet için bkz:Tevbe/30).

Böylece, herbiri kendileri ile Allah arasına bir vasıta, bir aracı koyuyorlar, Allah’a ait sıfat ve yetkileri bunlarda görüyorlar ve böylece onlarda insanüstü bir özellik ve güç vehmettikleri için Allah’a ortak koşmuş oluyorlardı.

Demek ki, Allah’ın varlığına iman etmek ve O’nun yaratıcı bir güç olduğunu kabul etmek yetmiyordu.
Gerçek iman, tevhide şirki karıştırmamaktı.
Allah’ı, alternatifsiz bir ilah olarak kabul etmek, O’nun saltanatına, üluhiyetine, güç ve kuvvetine, tasarruf ve yetkilerine herhangi bir varlığı ortak etmemekti.
***
İnsan, hayvan, resim, put, hiç fark etmez, herhangi bir varlığı Allah dışında ilah/rab edinmek, onu put yapıp tapınmak değildir.
Mesela Hıristiyanlar, Hz.İsa’ya (a.s) tapmadıklarını söylerler ama O’nu ilah edinmişler ve böylece şirke düşmüşlerdir.
Buna en güzel örnek, Adiy b.Hatem’in sözüdür.
Hz.Peygamber (s.a.v) efendimiz Tevbe/31’de geçen:
“(Hıristiyanlar) Allah’ın peşi sıra, hahamlarını ve rahiplerini –tabii ki Meryem oğlu Mesih’i de- rabler edindiler” ayetini okuduğu zaman, Adiy b.Hatem buna itiraz ederek:
“Ama biz ona tapmıyorduk ki!” deyince, Rasulüllah şu cevabı vermişti:
“Siz, onların haram kıldığını haram, helal kıldığını helal bilmiyor muydunuz? İşte bu, onları rab edinmektir.”
***
Allah’ın otoritesinden başka otoriteyi kabul etmek, O’na saygıdan daha ileri boyutta başkalarına saygı göstermek, O’na sevginin ötesinde başkalarına sevgi gösterisinde bulunmak, Allah’a itaatin fevkinde başkalarına itaat etmek, Allah’ın büyüklüğünün üstünde başkalarını büyük görmek, Allah’ın hakimiyetinin üzerinde başkalarının hakimiyetini kabul etmek…vs., bunların hepsi şirke açılan kapılardır.
Bugün, Müslümanların belki de en büyük problemi budur.

twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
112 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi